Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9328
Karar No: 2013/12900
Karar Tarihi: 18.09.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/9328 Esas 2013/12900 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Tapu iptali ve tescil davası sonucunda, miras bırakanın gerçek irade ve amacının ortaya çıkarılmasına bağlı olarak miras muvazaasının tespit edilmesi halinde, resmi sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespit edilerek tapu kaydının iptal edilebileceği belirtilmiştir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde delillerin eksiksiz toplanmasının önem arz ettiği vurgulanmıştır. Ayrıca, miras bırakanın kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde paylaştırma yapmışsa, mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir. Mahkeme kararında, davanın kabul edilmesi gerektiği ancak yanılgılı değerlendirme sonucu reddedildiği belirtilmiş ve yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- Medeni Kanunun 706. maddesi
- Borçlar Kanununun 213. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi)
- Tapu Kanununun 26. maddesi
1. Hukuk Dairesi         2013/9328 E.  ,  2013/12900 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MİLAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 16/10/2012
    NUMARASI : 2011/113-2012/699

    Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi,duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi.Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Asıl ve birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakan D... Ç..."in 15.08.2010 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak eşi Makbule ile Makbule"den olma çocukları olan davacı M.., davalılar T... ve T... ile dava dışı A..."nin kaldığı, mirasbırakan adına kayıtlı olan 1655 parselin ifrazıyla 1659,1660,1661 ve 1662 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu,1660 parsel sayılı taşınmazını dava dışı kızı A..."ye,1661 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu T..."e,1662 parsel sayılı taşınmazını ise diğer davalı oğlu T..."a 12.02.2007 tarihli satış aktiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, çekişme konusu taşınmazların davalılara temliklerinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davaları açmış, davalılar ise muris tarafından mallarının mirasçılar arasında paylaştırıldığı savunmasında bulunmuştur.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 237. maddesi) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince; mirasbırakan Duran tarafından oğulları olan davalılar T... ile T..."a taşınmazlar temlik edilmiş buna karşın kızı olan davacı M... ile dava dışı eşi M..."ye herhangi bir taşınmaz temlik edilmediğinden mirasbırakanın yaptığı hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde paylaştırmadan sözedilemeyeceği dolayısıyla miras bırakandan oğlu olan davalılara satış yoluyla geçen taşınmazların intikalinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varıldığı gibi temliki işlemlerin tarafların anlaşmalarına uygun biçimde gerçekleştirildiği savunması da kanıtlanamamıştır.
    Hal böyle olunca; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacı vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK.nun geçici 3/2.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi