Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12.06.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_ Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davaya konu taşınmazların yola bağlanabilmesi için .. parsel sayılı taşınmaz aleyhine de geçit hakkı tesisi talep edilmesi gerektiği, .. parsel sayılı taşınmaz maliki olan hazinenin davalı olarak gösterilmemesi bağlantısızlık ortaya çıkaracağından ve hukukumuzda temel olarak dahili dava kurumu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir. Ayrıca, hangi güzergahtan geçit kurulacağı sadece davacının tasarrufunda olan bir husus değildir. Geçit irtifakı kurulurken tarafların sübjektif arzularına göre değil, başta “fedakarlığın denkleştirilmesi” olmak üzere bazı temel ilkeler ve objektif kıstaslarla en uygun geçit alternatifinin belirlenmesi ve bu alternatif üzerinden geçit kurulması gereklidir. Bu durumda mahkemece, en uygun güzergah üzerindeki aleyhine geçit kurulacak taşınmazların malikleri davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmelidir. Mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler ve objektif kıstaslara göre geçit alternatiflerinin değerlendirilmesi gerekirken uygun güzergahtaki parselin maliki Hazine"nin davada taraf olmadığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 02.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.