Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9355
Karar No: 2013/12897

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/9355 Esas 2013/12897 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Yerel mahkeme, paydaşların kullanımında olan taşınmaz üzerindeki ecrimisil davasını reddetmiştir. Dosya incelendiğinde, davacının paydaşı olduğu taşınmazın bir bölümünün davalı firma tarafından kullanıldığı, davacının ise kullanmadığı anlaşılmaktadır. Paydaşın payına düşen yerleri kullanamaması durumunda elatmanın önlenilmesi davası açabileceği ancak paydaşın çekişmesiz kullanabileceği yerler olması durumunda bu davayı açamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca, fiili kullanma biçimi veya harici bir taksim planı olmayan taşınmazlarda elatmanın önlenilmesi davası açılamayacağı ve tüm paydaşların bağlayan bir taksim sözleşmesi veya özel bir parselasyon planı olması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, davacının talebinin detaylı araştırma neticesinde tekrar değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 4721 s. Türk Medeni Kanunu (TMK) 706
- 6098 s. Türk Borçlar Kanunu (TBK) 237
- Tapu Kanunu 26. madde
- TMK'nin 2. maddesi
1. Hukuk Dairesi         2013/9355 E.  ,  2013/12897 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : YENİCE(KARABÜK) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/02/2013
    NUMARASI : 2011/60-2013/19

     Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece  davanın, reddine  ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince  yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,  Tetkik Hakimi  raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 203 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davacının 12/112 ve davalı şirketin 100/112 hisse oranında paydaş oldukları,davalı şirketin çekişmeli taşınmazı ağaç ve kerestelerini depolamak suretiyle kullandığı,davacının kullandığı bir bölümün bulunmadığı,davacının davalı şirkete 09.11.2006 keşide tarihli ihtar göndererek taşınmazı boşaltmasını ve ecrimisil istediği,davalı şirketin ise 20.11.2006 keşide tarihli ihtara cevap ile çekişmeli taşınmazda davacının hissesine düşen 456 m2 lik bölümünün boş olduğunu davacıya bildirdiği   anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir.Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    Öte yandan, 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK)  237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz.  Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; yukarıdaki ilkeler uyarınca fiili kullanma biçiminin veya harici bir taksimin varlığı söz konusu değildir. Nitekim, bu husus Mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki; yapılan araştırmanın hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Zira mahallinde yapılan keşif neticesinde kadastro fen memuru krokili raporunda sadece taşınmazın üzerinde ağaç ve kerestelerin depolandığı tespitinde bulunmuştur. Bu nedenle rapor hüküm kurmaya elverişli olmayacak derecede yetersizdir.
    Hal böyle olunca,mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle  davalı şirketin kullandığı alan sağlıklı bir şekilde saptanarak,mevcut kullanım durumu ve davacının kullanabileceği bir alan olup olmadığı,intifadan ( yararlanmadan ) men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir.  Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  18.09.2013  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi