13. Hukuk Dairesi 2013/8517 E. , 2013/11602 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... Mevkiinde bulunan 3159 ada, 18 parselde de kayıtlı 210 m2 miktarlı arsanın 204/210 hissesini davalıdan 28/03/2007 tarihinde satın aldığını, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/463 esas ve 2009/78 karar sayılı kararı ile tapunun hazine adına tescil edildiğini, gerek satıcı gerekse tapu sicil memurlarının satış sırasında taşınmazda 2/B şerhi olduğu konusunda kendisini aydınlatmadığını, dava konusu tapunun iptali ile zarar uğradığını belirterek dava konusu parselin dava tarihindeki rayiç değerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 45.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizleri ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı, davanın haksız olduğunu, davacının bu yeri 2/B şerhinin kaldırılacağı umudu ile aldığını, davacının 2/B şerhinin anlamını ve sonuçlarını bildiğini, satış esnasında da kendisine söylendiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/463 esas sayılı dosyasında 2009/78 karar sayısı ile 2/B şerhi uyarınca davacı adına tapunun iptali ve hazine adına tesciline ilişkin karar, Yargıtay 20. Hukuk dairesince onanarak 7.8.2009 tarihinde kesinleşmiş ve 2010 yılında hazine adına tescil edilmiştir. Söz konusu tapu iptali ve tescil dosyasının incelenmesinde, hazine tarafından tapu malikleri ... ve ... Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davada, davaya konu taşınmazın 6831 sy. değiştiren yasa uyarınca 2/B maddesi ile orman niteliğini yitirmiş olması nedeni ile hazine adına orman sınırı dışına çıkartılmış olduğu belirtilip, davalı adına tapunun iptali ve tecsili istekli açılmış davada davaya konu yerin 1943 yılında 3116 sy. göre tahdidi yapılmış olması nedeniyle orman tahdit sınırında iken bu niteliğini yitirmiş olması nedeniyle orman sınırı dışına ve yine yasal koşullar oluştuğu için bu niteliği ile 6831 sy. ile değişik 2/B maddesi uyarınca hazine adına orman dışına çıkartılmış olmasının doğru olduğu anlaşılıp, davalı adına tapunun iptali ve davacı hazine adına tescile ilişkin mülkiyetin aynına yönelik davada verilen ve yargıtayca onanarak kesinleşen karar doğrultusunda tapuda işlem yapılmıştır.
Dava konusu taşınmaz resmi memur önünde MK 706, BK 213, Tapu Kanunun 26. maddelerine uygun olarak davacıya satılmıştır. Satış tarihi itibariyle tapuda satımı engelleyen bir durum bulunmamaktadır. Bu durumda, yapılan satımın geçerli bir satım olduğunun kabulü zorunludur. Davacı da, geçerli olan bu satış sonrası dava dışı hazinenin davaya konu taşınmazı üstün hakka dayanarak zaptetmesi nedeniyle davalı satıcının taşınmazın rayiç değerinden sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
BK"nun 189 maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes"ul ve zamindir." yazılıdır. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda resmi şekle uygun olarak satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Buna göre davalı zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13-618 esas ve 2010/668 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Mahkemenin açıklanan bu ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yaparak taşınmazın tapu iptal davası kararının kesinleştiği 7.8.2009 tarihi itibariyle rayiç değerinin tespiti ile sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar vermiş bulunması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 7.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.