17. Hukuk Dairesi 2019/2006 E. , 2020/4744 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.06.2020 Salı günü davacı vekilleri Av. ... Kabaakal, Av. ... ile davalı ... vek. Av. ... ve davalılar ..., ... vek. Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı borçlu ... hakkında İstanbul 34. İcra Müdürlüğü"nün 2014/29547 sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığını, takip miktarının 2.087.568,49 TL olduğunu, 30/01/2015 tarihinde borçlunun adresine menkul haczi için gidildiğini ancak haczi kabil mal bulunmadığını, borçlu adına kayıtlı ..., ..., ... Mahallesi 3470 parsel sayılı bina akaryakıt istasyonu ve arsası niteliğindeki taşınmazın 795/1482 payının borçlu tarafından 24/05/2010 tarihinde davalı ..."a, ... tarafından da 10/10/2013 tarihinde diğer davalı ve borçlunun kardeşi ..."a 450.000,00 TL bedelle devredildiğinin tespit edildiğini, davalı ..."ın ../...
davalı borçlunun köylüsü ve yakın arkadaşı olduğunu, devirden sonra taşınmaz üzerinde bulunun akaryakıt istasyonunun davalı borçlunun sahibi olduğu Dablan İç ve Dış Tic. tarafından işletilmeye devam edildiğini, beyan ederek; ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 3470 parsel sayılı bina akaryakıt istasyonu ve arsası niteliğindeki taşınmazın ... ve ..."a devri ile ilgili tasarrufun geçersiz bulunduğundan iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davalı ..."un icra takibine dayanak oluşturan senet metninden anlaşılacağı üzere bir defada 1.500.000,00 TL bedeli teminatsız ve rehinsiz olarak nakit şeklinde borçlanmasının mümkün olmadığı gibi alacaklı görünen davacının da bu meblağı borç olarak vermesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; alacaklının takibe koyduğu senedin tanzim tarihinin 19/02/2010, vade tarihinin 20/02/2012 olduğunu, senedi icraya koymak için 2 sene beklendiğini, alacağın samimi bir alacak olmadığını, senede konu miktarın elden verilmesinin akla ve mantığa uygun olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, ticari şirketi veya şirket ortaklığı bulunmayan davacının yüksek meblağlı bir alacağının olduğu iddiası gerçekçi bulunmamış, davacının vergi, tapu ve trafik kayıtlarından da senet tanzim tarihi itibariyle davaya konu senet bedeli meblağını verebilecek ya da bu şekilde borçlandırabilecek ticari hacme ve ekonomik güce de sahip olmadığı anlaşıldığından birbiriyle çelişen, resmi belgeler ile kayıtlara da aykırı olduğu tespit edilen tanık beyanlarına da itibar edilmemiş ayrıca davacı ile borçlu arasında akrabalık ilişkisi, senedin meblağının yüksek olmasına ve teminat alınmamasına karşın vade tarihinin 2 yıl gibi uzun bir süre olması, üstelik takibin bu uzun süreli vadeden bile 2 yıl sonra yapılması hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı ..."un ..."dan alacağının gerçek olmadığı, alacağın muvazaalı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekilince yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece alacağın muvazaalı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verildiğine göre ilam harcının maktu alınması ve davacıların önceden yatırdıkları fazla harcın iadesine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davacılar yargılamanın başında 7.684,88 TL harç yatırmış olduğundan maktu harcın mahsubu ile bakiye harcın iadesine karar verilmesi gerekirken, harcın eksik gösterilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 sayılı HMK"nın geçiçi 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi’nin “istinaf talebinin esastan reddine” ilişkin kararının ortadan kaldırılmasına, Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12/07/2018 tarih ve 2015/73-2018/694 sayılı kararının hüküm fıkrasının 2. bendinin tamamıyla hükümden çıkarılarak yerine “Peşin alınan 7.684,88 TL nisbi karar ve ilam harcından karar tarihi itibariyle alınması gereken 35,90 TL maktu red karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 7.648,98 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,” ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.