11. Ceza Dairesi Esas No: 2018/5071 Karar No: 2020/2367 Karar Tarihi: 11.03.2020
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/5071 Esas 2020/2367 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2018/5071 E. , 2020/2367 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet
TCK"nin 204. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen "görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleme" suçu, sadece kamu görevlisi tarafından işlenebilen "özgü suç" olduğundan; aynı Kanun"un 40. maddesinin 2. fıkrası gereğince, bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilir. Sanığın, suça konu aracın trafik tescil belgesinde yapılan muayene işlemini gerçekleştiren Karayolları 4. Bölge Müdürlüğü Araç Muayene İstasyonunda muayene görevlisi olarak çalışan ...’ün eylemine azmettiren olarak iştirak ettiği gözetilmeden TCK’nin 39/2. maddesi uyarınca cezasından indirim yapılması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır. Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 tarihli 2011/8-335 Esas ve 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, sahtecilik suçunun oluşabilmesi için belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, merciinden alınmış belgede aldatıcılık niteliğinin var olduğunun kabul edilmesi gerektiğinden; suç tarihinde araç yediemin otoparkında olsa bile suça konu aracın trafik tescil belgesinde yapılan muayene işlemini Karayolları 4. Bölge Müdürlüğü Araç Muayene İstasyonunda muayene görevlisi olarak çalışan ... isimli kişi tarafından yapıldığının anlaşılması karşısında, yapılan sahteciliğin nesnel olarak aldatıcılık niteliğine haiz olduğu; her ne kadar dosyası tefrik edilen sanığın babası olan diğer sanık ... muayene evrakını kendisinin verdiğini beyan etmiş ise de, sanığın suça konu sahte muayene evrakını yediemin otoparkına ibraz ettiğine dair tutanağın mevcut olduğu, böylece sanığın sahte olduğunu bildiği belgeyi kullandığının anlaşılmasına göre üzerine atılı suçun tüm unsurları itibarıyla oluşup sübuta erdiği ve 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesinin de atıfetin genişletilemeyeceği ilkesi gözetilerek uygulanmayacağı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK"nin 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip suçun sübutu yönünden vicdani kanıya ulaşan mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncelerine iştirak edilmemiş, 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal hükmü ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Yargılama sürecindeki işlemlerin hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ile delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, vicdanî kanının deliller ve dosyadaki bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, fiile uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlenip uygulandığı, kurulan hükümde eleştiri dışında bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmış; sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan, hükmün ONANMASINA, 11.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.