17. Hukuk Dairesi 2019/1790 E. , 2020/4743 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Bursa 6.Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.06.2020 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... Gayrimenkul ... İnş. San ve Tic. A.Ş vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin alacağın tahsili için borçlu ... aleyhine Bursa 11. İcra Müdürlüğü"nün 2015/9760 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, alacağın tahsiline yönelik olarak yapılan hacizlerde borca yeter miktarda mala rastlanılmadığını, icra dosyası içerisinde yapılan yazışmalar neticesinde borçlu adına kayıtlı bulunan ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1609 ada, 1 parselde kayıtlı bulunan 1/2 hissesini 25.09.2013 tarihinde diğer davalı ... Gayrimenkul ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş."ne devir
işleminin gerçekleştirilmiş olduğunu, bu işlemlerin alacaklıdan mal kaçırmak kastı ile gerçekleştirilmiş olduğunu, gerçek bir satış olmadığını belirterek ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1609 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda borçlu ..."e ait 1/2 hissenin satışına ilişkin tasarrufun iptali ile Bursa 11. İcra Müdürlüğü"nün 2015/9760 sayılı dosyası üzerinden icra takip yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; müvekkilinin iptali istenen taşınmazdan başka iki adet gayrimenkulünün daha bulunduğunu ve söz konusu taşınmazların takip konusu borcu karşılamaya yeter miktarda olduğunu, davacı tarafın iddialarının yerinde olmadığını, taşınmazın piyasa rayiç değerlerinde satışının gerçekleştirildiğini ve gerçek bir satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Gayrimenkul ... İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili; dava dilekçesinde belirtilen hususların yerinde olmadığını, satış işleminin gerçek bir satış işlemi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazda A, B, C, D, E ve F blokları olmak üzere ve her bir blokta 6 daire olmak üzere bağımsız bölümlerin oluşturulduğu, davalı şirket tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde yatırımların gerçekleştirildiği, bu durumun muvazaa olgusuna aykırı bir işlem olduğu ve muvazaalı bir işlem yapılmış olması halinde bu tür yatırım işlemlerinin gerçekleştirilmesinin mümkün olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, Usûl ve yasaya uygun Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 02/03/2017 tarih ve 2015/809 E., 2017/201 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın daha önce 03/09/2010 tarihinde davalı borçlu İbrahim tarafından dava dışı ...’a satıldığı 30/10/2012 tarihinde ... tarafından yeniden davalı ...’e devredildiği; ...’ın davalı 3.kişi ... Gayrimenkul ... İnş.San.ve Tic.A.Ş’nin eski ortaklarından olduğu; 24/07/2013 tarihinde dava konusu taşınmaz için davalı ... Gayrimenkul ... İnş.San.ve Tic.A.Ş ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmasına rağmen daha sonra bu sözleşmenin feshedildiği, Davalı şirketin vekilinin cevap dilekçesinde; davalı borçlu İbrahim’in belediyede memur olmasından dolayı davalı şirkete arsa bulduğu ve karşılığında da komisyon aldığına yönelik beyanları gözetildiğinde davalılar arasında ilişkinin bulunduğunun anlaşılmasına göre davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; aynı Kanun"un 373/1 maddesi uyarınca, dosyanın İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.