17. Hukuk Dairesi 2014/8786 E. , 2016/8398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın sürücüsü iken meydana gelen kazada öldüğünü açıklayıp ıslah ile artırılan toplam 100.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davacı ... için 83.881,74 TL, ... için 16.118,26 TL’nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmişti.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma zararına ilişkindir.
Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemini olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de emeklilik ya da çalışma hayatının sona erdiği pasif dönemini
oluşturduğu Dairemiz ve Yargıtay"ın yerleşik uygulaması ile benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararının asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan şekilde bir hesaplama yapılmamış, işlemiş bilinen dönem ve işleyecek bilinmeyen dönem ayrımı yapılarak davacının bakiye yaşam süresince elde ettiği geliri üzerinden hesaplama yapılmıştır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi yaşam süresinde kişinin çalışma hayatının sona erdiği pasif döneminin belirlenerek bu dönemde elde edeceği gelir düzeyinin yalnızca çalışan kişiler için öngörülen Asgari Geçim İndirimi uygulanmaksızın Asgari Geçim İndirimsiz asgari ücret düzeyinde gelir sağladığının kabul edilerek buna göre hesaplanma yapılması gerekirken açıklanan yöntem dışında hesaplama tarzı uygulanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Kaldı ki; davalı vekilince aktüer hesabına yönelik olarak pasif dönem zararının hesaplanmasında kabul edilen ücret miktarının hatalı olduğu belirtilerek itiraz edilmiştir. Mahkemece davalının bu itirazını giderecek şekilde bilirkişiden ek rapor alınmadığı gibi davalının bu itirazlarını karşılar şekilde kararın gerekçesinde de bu husus tartışılarak açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29.09.2016 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle uğranılan zararın işletenin ZMSS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davalı ... şirketi kusursuz sorumlu olan işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu"nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK"nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır. Zarar gören destek, kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusur sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idiyse, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da indirim yapılmalıdır. Nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır. Müterafik kusurun nazara alınmasının, destek tazminatının miras hukukundan bağımsız olmasına dayandırılması doğru olmamaktadır. Zira destek, kendi kusurlu hareketi ile ölümüne sebebiyet vermiş ise bu eylem hukuka aykırı olmadığı gibi teknik anlamda kusurda sayılmadığından ölümünden sorumlu tutulamayacak desteğin, destek olduğu kişilere karşı sorumluluğunun devam ettirilmesi anlamına gelir. Bu da destek görenlerin, mirasçılara karşı da bu talep hakkını yöneltmelerine imkan vermek gibi bir sonuca gider.
Bu nedenlerle ister bizzat mağdur, isterse ölümü halinde diğer hak sahipleri bu haksız fiilden dolayı tazminat talep ettiklerinde, tazminat miktarının belirlenmesinde mağdurun (desteğin) müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiği kanaatinde olduğumdan kararın 1 nolu bendine katılmıyorum.