Esas No: 2020/10589
Karar No: 2021/8725
Karar Tarihi: 22.06.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/10589 Esas 2021/8725 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2018/3154-2020/958
Mahkemesi : ...Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma hakkının tespiti ile birlikte davalı Kuruma yersiz ödenen tutarın iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun reddine, davalı Kurumun istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; ..., ... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ...Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğünün 13/03/2013 tarih ve B.13.2.SGK.4.54.00.00/21-4.500.126 sayılı idari para cezasının müvekkil şirkete kesildiğini, ancak ... 1.İdare Mahkemesine idare para cezasını iptali için başvurduklarını ve ... 1.İdare Mahkemesinin 2013/414 ve 415 esas sayılı dosyaları ile idari para cezalarını ilişkin işlemin iptaline karar verildiğini, bu nedenle müvekkili davacı şirketin 5510 sayılı Kanunun 81.(ı) maddesi gereğince işveren pirim payının 5 puanlık kısmının Hazine tarafından karşılanması hakkında, Ocak 2013 - Aralık 2013 aylarında olmak üzere 1 yıl süre ile faydalandırılmaması sebebiyle fazladan ödeme yapmak durumunda kaldığını, 200.703,00 TL"nin ödemelerin yapıldığı tarihlerden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir aykırılık ve hata bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, davacı şirketin anılan dönemdeki çalıştırdığı işçiler için APHB"lerini yasal süresi içerisinde davalı Kuruma verdiği sigorta primlerinin tamamının zamanında ödendiği prim, idari para cezası geçikme cezası ve gecikme zammı bulunmadığı, sigortasız işçi çalıştırmadığı ve özel sektör işvereni olduğu tespit edilmiştir.
Bu doğrultuda işverenin anılan dönemde teşvik indiriminden yararlanması gerektiği ve buna ilişkin işveren hissesinin 5 puanlık kısmının hesap edilmiştir.
Dosyadaki ... tahakkuk fişleri ve ... yazısı eki listeden ilgili aylara ilişkin hesaplanan miktarın %5 karşılığı toplamının 131.462,19-TL olduğu, bu miktarın 5510 sayılı Yasa"nın 81. maddesinin (ı) bendi uyarınca Hazinece karşılanması gerekirken davacı tarafından fazladan ödendiği, 131.462,19-TL lik sosyal güvenlik primi işveren hissesinin davacıya iadesi gerektiğinin tespitine, fazla istemin reddine dair mahkememize yeterli kanaat gelmiş ve davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
5510 sayılı Kanunun 79. maddesinde Kurumun prim alma zorunluluğu ve ilgililerin de prim ödeme zorunluluğu hüküm altına alınmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf konusu olan prim tutarını davacıdan Kurumun tahsil ettiğine dair çekişme bulunmamaktadır. Aynı zamanda yasanın ifadesinde geçen “işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır.” hükmü ile davanın Hazine’ye karşı açılması gerekeceği veyahut husumetin hazineye düşeceği sonucu çıkartılamaz. Zira 5510 sayılı Yasa kapsamındaki teşvik ile işverenin hissesine düşen tutarın beş puanlık kısmının Hazine’den karşılanmasına dair talep hakkı, davacı veya başka herhangi bir kimseye değil sadece davalı kuruma tanınmış olup, şartlar oluştuğunda Kurum istemi ile, kurumca faydalandırılan teşvik tutarları Hazinece karşılanır. Salt işverenlerin bu konuda Hazine’den doğrudan talep hakkı bulunmadığı gibi Hazinenin de işverenler bakımından yasal şartların varlığını araştırma ve değerlendirme yetkisi bulunmamaktadır. Çünkü teşvikten faydalandırılması gerektiğine dair yasal şartların oluşup oluşmadığına dair inceleme, değerlendirme, kabul etme ve reddetme yetkisi davalılardan ...’na tanınmış olup, tüm aşamalarda davalı Kurumun davacı hakkında yaptığı baskın işlemleri nedeniyle ve özellikle, yersiz tahsil edildiği iddia edilen primlerin iade yükümlülüğünü primi tahsil eden ..."ndadır. Bu nedenle davalılardan ... yönünden davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi, İlk Derece Mahkemesi kararının, Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin istinaf nedenleri ile davalı ... vekilinin "Kurumun harçtan sorumlu olmadığı" dışındaki istinaf nedenleri yerinde değildir.
Harca yönelik davalı istinafına gelince: 502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun 36. maddesinin “…Kurumun taraf olduğu davalar, icra kovuşturmaları ile ilâmlar, …damga vergisi ve harçlar ile belediyelerde yürütülecek her türlü hizmet karşılığı alınan ücret ve katılma payından müstesnadır.” hükmü gereği, davalı Kurum harçtan muaf olduğu halde, hatalı değerlendirme sonucu, harçtan sorumluluğu yönünde hüküm kurulmuş olması yerinde değildir.
Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK"nun 355 maddesi ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalı Kurumun harçtan muaf bulunduğu dikkate alınarak, önceki gibi, Hazineye yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yönelik davanın ise kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaati ile ...Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi"nin 18.07.2018 tarihli, 2016/717 Esas - 2018/553 Karar sayılı kararının HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacının Hazineye karşı olan davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına karşı olan davasının kısmen kabulüne, 5510 sayılı Yasa"nın 81/ı bendi uyarınca 131.462,19-TL alacağın her aya ilişkin primin kuruma yatırıldığı ayı takip eden aybaşından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Başkanlığından alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını bu nedenlerle kabule dair verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Öncelikle; davaya konu uyuşmazlığın dava dışı sigortalıların çalışmalarının varlığı noktasında toplandığı dikkate alındığında, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalıların da davada taraf olmasında hukuki yararının olduğu anlaşıldığından, davanın sadece ... hakkında yürütülüp sonuçlandırılması isabetsizdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 günlü 2011/21-632 E;, 2011/784 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere dava sonucunda verilecek karar, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalının da hak alanını ilgilendirdiğinden, davacı tarafa harcı da yatırılmak suretiyle yöntemince söz konusu sigortalıların davaya HMK 124. Madde uyarınca katılımının sağlanması (davanın teşmil edilmesi) için süre verilmesi, anılan sigortalının gösterdiği deliller de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklik giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden yargılamanın sürdürülmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ayrıca, 5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendi kapsamında yer alan teşvikten faydalandırılma ve yersiz ödenen tutarların iadesi istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17. maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
Değinilen ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında ..."nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir Yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.