1. Hukuk Dairesi 2021/1333 E. , 2021/5926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, olayda 01.04.1074 tarih 1/2 İBK uygulanmayacağı, tenkis talibe de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’nın maliki olduğu 465 parsel sayılı taşınmazın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı ...’a devredildiğini, temlik tarihinde mirasbırakanın yaşlı ve felçli olduğunu, sorulan sorulara mantıklı ve makul cevaplar veremediğini, zaman zaman hafıza kaybı yaşayarak geçmişi hatırlamadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa bedele karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., taşınmazı ...’dan satın aldığını, maddi durumunun yerinde olduğunu, iyiniyetli olduğunu, taşınmaza yaklaşık dört yılda yatırımlarda bulunduğunu ve şeftali fidanları ekip yetiştirdiğini, davalı ... ise, mirasbırakanın 2003 yılında kısmi felç geçirerek kendi işini göremez hale geldiğini, mirasbırakana baktığını, mirasbırakanın davacılara bir çok maddi yardım yaptığını, mirasbırakanın minnet ve sevgi duyduğundan dava konusu taşınmazı satılığa çıkardığını, alıcı ...’ın satış bedeli olarak 90.000 TL ve bir daireyi kendisine verdiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece Mahkemesince, temliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, işlem elden bağış niteliğinde olduğundan 01.04.1074 tarih ½ İBK’nın uygulanmayacağı, tenkis talebi de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nın 15.10.2011 tarihinde ölümü ile geriye çocukları davacılar Melek ve Rahmiye ile davalı ...’nin mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 465 parsel sayılı 10.250 m2 miktarlı şeftali bahçesi nitelikli taşınmazın mirasbırakan tarafından 19.01.2011 tarihinde 1500 TL bedelle dahili davalı ...’a devredildiği, onun da 24.09.2012 tarihinde 5.700 TL bedelle davalı ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava ve cevaba cevap dilekçelerinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacının, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.4.1990 gün ve 1990/1–152, 1990/236 sayılı kararında vurgulandığı gibi, davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabilir ve dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. Maddesi, şahsın hak elde edebilmesini, borç (yükümlülük) altına girebilmesini, fiil ehliyetine bağlanmış, 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de ye almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Ne var ki, mahkemece ehliyetsizlik iddiası yönünden hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek ve önemine binaen öncelikle incelenmesi, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi, temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olması halinde muris muvazaası hukuksal nedenine göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin 371/1-a maddesi gereğince Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 21/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.