16. Hukuk Dairesi 2014/6482 E. , 2014/3904 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2011
NUMARASI : 2008/249-2011/417
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K.Köyü 893 (54) nolu kök kadastro parselinin, davalı S.. B..nin 38 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 893 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda Kabasakal Köyü 4834 ada 1 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, ancak Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek; tapu iptali ve Hazine adına tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacı Hazinenin Seyhan belediye başkanlığı aleyhine açtığı davanın yasal zorunluluk nedeniyle taraf sıfatı kalmayan Seyhan Belediye Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı Hazinenin diğer tüm davalılar yönünden, açtığı davasının kabulü ile Adana İli Çukurova İlçesi K. Köyü 893 (54) kök parsel de bilirkişilerin 18.11.2009 tarihli raporlarında belirtilen 2.120 m2 yüzölçümlü taşınmazın imar öncesi kadastral hak durumuna dönülerek K. Köyü 893 (54) parsel sayılı taşınmazın ihyasına, dava terditli olarak açılmış olup tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı A.. B.. vekili ve dahili davalı Çukurova Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve S.. B..nce başka birçok parselle birlikte 38 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bilahare aynı bölgede davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından da 28.02.2007 tarih ve 419, 420 ve 421 sayılı Encümen kararlarına istinaden yeni bir imar uygulaması yapıldığı, ancak Adana Büyükşehir Belediyesi’nin yapmış olduğu imar düzenlemesine ilişkin idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edildiği ve dereceattan geçerek kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği görülmektedir. Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ile geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki; imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda; dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Somut olaya gelince, S.. B..nce yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu uygulama neticesinde alınan bilirkişi raporu, encümen kararları, İdare Mahkemelerinin A.. B.. tarafından yapılan imar düzenlemesinin iptaline ilişkin kesinleşmiş ilamları ve aynı nitelikteki emsal dosyalardan anlaşılmaktadır. O halde, anılan 38 nolu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemez. Hal böyle olunca; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de, imar parselinin ihyası talep edilen kadastral parsele isabet eden kısmının tapu kaydının iptali ile kadastral parselin ihyası ve ihya edilen parselin Hazine adına tesciline hükmedilmesi gerekirken, iptal ve tescil yönünde hüküm kurulmayıp infaza elverişli olmayacak biçimde ihya hükmü ile yetinilmiş olması doğru olmadığı gibi, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde Adana Büyükşehir Belediyesi ve Çukurova Belediye Başkanlığına iadesine, 04.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.