1. Ceza Dairesi 2021/12625 E. , 2021/15101 K.
"İçtihat Metni"(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
Müşteki ..."e yönelik basit yaralama suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Küçükçekmece 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.06.2012 tarihli ve 2012/8 Esas, 2012/1089 Karar sayılı kararının 17.10.2012 tarihinde kesinleştirilmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 12.11.2012 tarihinde kasten işlediği suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Küçükçekmece 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.10.2019 tarihli ve 2019/496 Esas ve 2019/539 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 04.10.2021 tarihli ve 2021/7107 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.10.2021 tarihli ve 2021/123071 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 09.10.2012 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, ""(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun"un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11.01.2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19.03.2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılarak, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, mernis adresine Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, mernis adresinin olmadığının tespiti halinde ancak 35. maddeye göre daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği cihetle, somut olayda, sanığın nüfus kaydında mernis adresi olarak görünen ancak tebliğ tarihinde güncel mernis kaydı olup olmadığı belirlenmeyen ve daha önce usulüne uygun tebligat yapıldığına ilişkin bir belge de bulunmayan "... Mahallesi 533. Sokak No:69 Esenyurt/İstanbul" adresine Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçerli sayılamayacağı, bu itibarla sanığa tebliğ işleminin geçersiz olması karşısında; esasen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
5271 sayılı CMK"nin 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanığın beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulacağı belirtilmiştir. Denetim süresi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulüne uygun olarak kesinleşmesi üzerine başlar.
İncelenen dosyada; sanık hakkında müşteki ...’e yönelik kasten basit yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ancak sanığın yokluğunda verilen bu kararın usulüne uygun tebliğ edilmediği, bu nedenle kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamaması nedeniyle hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden sanığın denetim süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle ihbar üzerine dosyanın ele alınarak açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Küçükçekmece 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.10.2019 tarihli ve 2019/496 Esas ve 2019/539 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.