10. Hukuk Dairesi 2021/2522 E. , 2021/8724 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
Dava, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olup, teşviklerden faydalandırılmamaya dair Kurum işleminin iptali ile davalı Kuruma yersiz ödenen tutarların faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın esası hakkında Karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili; davacı şirketin ...Güvenlik A.Ş."den güvenlik hizmeti aldığını, Kurumun 23.08.2017 tarih 2017/RKART-019 sayılı raporunda ...Güvenlik A.Ş."nin bağımsız işveren olmayıp yeni bir işyeri dosyası açılıp müvekkili şirket hakkında idari para cezası uygulamasına ...Güvenlik A.Ş. tarafından ödenmeyen borçların müvekkili şirketten tahsiline karar verildiğini, 2017/9-10-11-12. aylar, 2018/1-2-3-4 ve 5. aylar yönünden teşviklerin iptaline karar verilerek ek aylık prim ve hizmet belgesinin düzenlenmesinin istenildiğini, davacının ihtirazi kayıtla ödeme yaptığını belirterek davacı şirketin ödemiş olduğu 71.969,41 TL idari para cezası ve prim teşvik iptalinden kaynaklı 701.397,44 TL"nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili; Kurumun 23.08.2017 tarihli raporuna istinaden 1017109 sicil numaralı işyerinden 13.08.2009-31.05.2013 tarihleri arası yapılan bildirim aktarılmasının gerektiğinin tespit edildiğini, davacının başvurusu üzerine Kurum işleminin iptal edildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, davacı şirket vekili tarafından, kurum tarafından haklarında hukuka aykırı olarak tesis edilen işlemler nedeniyle ödemek durumunda kalınan toplam 773.366,85 TL"nin yasal faiziyle birlikte tahsili talepli istirdat davası açılmıştır. Davacı vekili tarafından ön inceleme duruşmasının tamamlanmasını müteakip kurum tarafından yapılan işlemlerin iptal edildiğini ve davanın konusuz kaldığını bildiren dilekçe gönderilmiştir. Davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen kurum işleminin iptali ve yersiz ödemelerin davacıya iadesine ilişkin kurum kararı dosya içerisine ibraz edilmiştir. Söz konusu kurum kararına göre dava konusu edilen işlemlerin iptal edildiği ve davacı tarafından ödenmek durumunda kalınan tutarların iade edildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle davanın konusuz kaldığı ve davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşıldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ve yargılama giderlerinden davalı kurumun sorumluluğu cihetine gidilmiştir.
Açıklanan gerekçelerden ötürü davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi, Kurumun 23.08.2017 tarih ve 2017/RKART /019 sayılı denetim raporuna istinaden ... Sosyal Güvenlik Merkezinde işlem gören 1017109 sicil numaralı ...Güvenlik A.Ş ünvanlı işyerinden 13.08.2009-31.05.2013 tarihleri arası yapılan bildirimlerin iptal edilerek söz konusu şirketin davacı şirkete taşeron olarak kaydedilmesine karar verilmek suretiyle davacı şirketin 2017/9,10,11,12, 2018/1-2-3-4-5. aylara ait teşvik primlerinin iptaline karar verildiği, davacının Kuruma müracaatı üzerine Kurumun 28.10.2019 tarihli yazısı ile davacı hakkında yapılan işlemin iptal edildiğinin ve 702.646,94 TL"nin işyeri hesabına iade edildiğinin bildirildiği anlaşılmış olup, bu itibarla, davanın Kurumun yaptığı hatalı işlemden kaynaklandığı, hatanın dava açıldıktan sonra düzeltildiği, davanın konusuz kaldığı, davanın istirdat davası olarak açılması nedeniyle nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu, davalının istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davalı Kurumun istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, davacı hakkında kurumca yapılan işlemin yasal ve hukuka uygun olduğunu, bu nedenle davanın reddine dair karar verilmesi gerektiğini beyanla, kararın bozulmasını istemiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
4447 sayılı Yasanın geçici 10. maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalanma hakkının tespiti istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17. maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, Ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ve daha sonra 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.