14. Hukuk Dairesi 2020/1997 E. , 2020/7604 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.04.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, asli müdahil yönünden davanın reddine dair verilen 24.12.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve asli müdahil vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı ..., paydaşı olduğu ...ili, ... ilçesi, 36256 ada 3 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından dava dışı ..."in dava konusu taşınmazdaki 43/618 oranındaki payını davalıya sattığını belirterek önalım hakkına dayalı olarak davalı adına olan payın iptali ile kendi adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın paydaşlarından ... tarafından davacı aleyhine önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığını, ..."in davayı kazanması durumunda dava konusu taşınmazda paydaşlık sıfatının sona ereceğini, davacı aleyhine açılan önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, taşınmazda uzun yıllardır fiili taksimin bulunduğunu, dava konusu taşınmazlarda paydaşların kendilerine ait gecekonduları kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asli müdahil ... vekili, müvekkilinin davacı aleyhine ...16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/102 Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine 36256 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası açtığını, iş bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, dava konusu taşınmazda bulunan davalı adına kayıtlı payın önalım hakkına dayalı olarak iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davacı yönünden davanın açılmamış sayılmasına, asli müdahil yönünden davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 18.12.2018 tarihli ve 2016/3591 Esas, 2018/9178 Karar sayılı ilamıyla "...Mahkemece, mahallinde keşif yapılarak ve tarafların bildirmiş oldukları tanıklar keşif mahallinde dinlenerek satış tarihinde 35256 ada 3 parsel sayılı kadastral parselin fiilen taksim edilip edilmediği araştırılmadan yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacı yönünden davanın açılmamış sayılmasına, asli müdahil yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili ile asli müdahil vekili temyiz etmiştir.
Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 184. maddesinde açıkça; Hâkimin, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceği, mahkemenin tarafların tahkikat hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini, taraflara tefhim edeceği, yine aynı Kanunun 186. maddesi hükmü ile de; mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunu bildireceği, mahkemenin sözlü yargılamada tarafların son sözlerini sorarak hükmünü vereceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemeler emredici niteliktedir.
Somut olayda; mahkemece, 16.05.2019 tarihinde yapılan duruşmada taşınmaz başında 14.06.2019 tarihinde keşif yapılmasına karar verildiği halde celse arasında verilen ara karar ile yeni bir keşif günü belirlenmiş, taraflara usulüne uygun bir bildirim yapılmadan, 20.09.2019 tarihinde asli müdahil tarafın yokluğunda keşif icra edilmiş, bu keşifte dinlenen tanık beyanı esas alınarak hüküm kurulmuştur. Mahkemece yeni bir ara karar kurulup taraflara bildirilmeden, keşif yapılması yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturmuştur.
Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ile asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.