Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1957
Karar No: 2021/5924

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1957 Esas 2021/5924 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/1957 E.  ,  2021/5924 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davacı ve davalı ...’in istinaf başvurusunun reddi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın davalıya devredildiğini, davalı oğlu tarafından hastaneye götürmek için evden aldığını, giriş işlemi için imzana gerek var diyerek imzalattıkları evrakın üstünü örterek parmak bastırdıklarını, davalının yaşlılığından, okuma yazma bilmemesinden yararlanılarak taşınmazı temlik aldığını, hata ve hileye düşürüldüğünü ileri sürerek, tapu kaydını iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., davanın süresinde açılmadığını, taşınmazın adına kayıtlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ..., tapu kayıtlarına güvenerek davaya konu taşınmazı aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davacı ve davalı ...’in istinaf başvurusunun reddi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu ... ada ... parsel sayılı 2.402,22 m2 miktarlı iki katlı kargir bina ahır ve bahçesi nitelikli taşınmazın davacı ... adına kayıtlı iken 30.06.2009 tarihinde 30.000 TL bedelle davalı oğlu ...’e devredildiği, onun da 23.01.2019 tarihinde 70.000 TL bedelle dahili davalı ...’na temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun tarafta iradi değişiklik başlıklı 124. maddesi “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklindedir.
    Somut olayda, dava konusu taşınmaz davalı ... tarafından 23.01.2019 tarihinde ...’na devredilmiş, dava ise 06.02.2019 tarihinde açılmış, davacının isteği üzerine kayıt maliki ... davaya dahil edilmiş olup, davalı ...’in davacının oğlu olması nedeniyle dava sürecini kolaylıkla öğrenebileceği ve taşınmazın devri ile dava tarihi arasındaki kısa süre gözetildiğinde, taraf değişikliğinin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı açıktır.
    Bu durumda, son kayıt maliki ...’nun davaya dahil edilmesi HMK 124. maddesine uygun olduğundan, bölge adliye mahkemesince ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğu olmamıştır.
    Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu"nun 39/1. maddesi "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da kotkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onaylamış sayılır. " şeklinde düzenlenmiştir.
    Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildiriminin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 39. maddesinde belirtilen bir yıllık süre içinde karşı tarafa ulaştırılması gerekir. Bildirimde, geçersizlik sebebi tam olarak açıklanmasa dahi, sözleşmeden dönüldüğü, sözleşmeyle bağlı kalınmayacağı, sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin iptal edildiği gibi açıklamaları mutlaka içermelidir.
    Sözleşmeyle bağlı olmama bildirimi (İptal beyanı) hiçbir şekle tabi değildir. Şekle bağlı bir sözleşmede de, örtülü irade beyanıyla iptal bildirimi yapılabilir. Sözleşmeyle bağlı olmama bildiriminde (iptal hakkı) bir yıllık kısa süre, iradeyi sakatlayan sebeplerin öğrenilmesi veya korkunun etkisinin ortadan kalkmasıyla başlar. Bir yıllık hak düşürücü sürenin, daha uzun bir süre ile de sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı doktrinde tartışmalıdır.
    İradesi bozulan kimse, sözleşmeyi yaptıktan 5, 10 veya 30 yıl sonra yanılma veya aldatmayı öğrenmişse, öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde sözleşmeyi iptal edip edemeyeceği konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Bir görüşe göre, sözleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçmesi halinde, iptal hakkının son bulacağı ileri sürülmekte, diğer görüşe göre ise, Türk Borçlar Kanununun 39. maddesinde kanun koyucunun daha uzun bir süreyi bilerek koymadığı, kanunun açık hükmü karşısında yorum yoluyla yeni kural konulamayacağı, böyle bir süre konulmasının kanun koyucunun amacına aykırı olacağı ve anılan maddenin açık hükmüne aykırı olacağı belirtilmektedir. (Eraslan Özkaya, Yanılma, Aldatma, Korkutma Davaları, sayfa, 437-438)
    Geçerliliği açısından herhangi bir şekle bağlanmamış olan bu beyan, karşı tarafa ulaştığı andan itibaren sözleşme ilişkisini (hangi görüş benimsenmiş olursa olsun) kesin hükümsüz hale sokar, iptal beyanı geri alınmaz.
    Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi, sözleşmeyi kesin olarak geçersiz hale getiren bozucu yenilik doğurucu ”inşai” bir haktır( Eraslan Özkaya, Yanılma, Aldatma, Korkutma Davaları, sayfa, 436-437). Bu niteliği itibariyle de, şarta bağlı tutulamaz ve bu bildirimden dönülemez. İrade açıklaması, karşı tarafın hakimiyet alanına ulaştığı anda istenen sonucu kendiliğinden doğurmaya yeterlidir. Ayrıca bir iptal davası açmaya, dolayısıyla iptali dava yoluyla ileri sürmeye gerek yoktur." ( Prof. Dr. Fikret Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler 18.Baskı. 412 vd. Sayfalar) .
    Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01.02.1989 tarih 1989/5415 Esas, 1989/512 Karar sayılı kararında; “Davacı, B.K 31. madde hükmü gereğince bir sene içerisinde senetle bağlı olmadığı yolundaki iradesini senette alıcı olarak adı geçen davalıya bildirmiştir. Böylece davacı, bu akdi kabul etmediğini bir yıllık süre içinde bildirdiğinden, işleme sonradan izin vermesi söz konusu olamaz. Bir yıllık süre içerisinde ayrıca dava açmasına gerek yoktur.” denilmiştir.
    Yine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/6338 Esas, 2012/11554 Karar sayılı, 11.07.2012 günlü Kararında da, “B.K 31 madde hükmü uyarınca ikrah ile akit yapmak zorunda kalan kişi, iptal hakkını bir yıllık hak düşürücü süre içinde kullanmak zorunda olup, bu beyanın bir yıllık hak düşürücü süre dolmadan karşı tarafın hakimiyet alanına ulaşması gerekir. İptal beyanının bir şekle tâbi olduğu konusunda kanunda açık bir hüküm bulunmadığından, hukuki niteliği itibarıyla bozucu yenilik doğuran bu hakkın kullanılmasının dava açma gibi belli bir usulde ileri sürülmesi zorunlu değildir." görüşü kabul edilmiştir.
    Dairenin yerleşik uygulamasına göre, yanılma (hata), aldatma (hile), korkutma (ikrah) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612 Esas, 2014/ 14462 Karar, 18.09.2014 tarihli-, 2013/21405 Esas, 2014/50 Karar, 13.01.2014 tarihli, 2016/11701 Esas, 22.12.2016 tarihli, 2003/52 Esas, 2003/762 Karar, 22.01.2003 tarihli v.d. birçok karar)
    Bu durumda, gerek akademik görüşler, gerekse Yargıtayın ve özellikle Dairenin “ ...bir yılık hak düşürücü süre içinde, karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih veya zımni bir irade açıklaması ile sözleşme feshedilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da iptal hakkı kullanılabilir.” şeklindeki yerleşik uygulamaları nazara alındığında, iptal hakkının ileri sürülmesinin hiç bir şekle tabi bulunmadığı, hele hele dava açmanın zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davacının ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/4788 soruşturma numaralı dosyasındaki 19.07.2018 tarihli ifadesinde; yaklaşık 3 yıl önce taşınmazın devrini kızlarından duyduğu ve davalı ...’i arayarak "tapuları boz" dediğini belirttiği anlaşılmakla; davacının sözleşmeden dönme iradesini davalı ...’e ulaştırıp ulaştırmadığının bu konuda tanıklar yeniden dinlenmek suretiyle tespit edilerek davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacı tarafın temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile 6100 Sayılı HMK"nin 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi