Esas No: 2017/1047
Karar No: 2020/117
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1047 Esas 2020/117 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 61-226
Sanık ..."un kamu malına zarar verme suçundan TCK"nın 152/1-a, 62, 51, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Karayazı Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.04.2013 tarihli ve 61-226 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 31.05.2017 tarih ve 2208-6297 sayı ile;
"...Kamu malına zarar verme suçunun konusunun çalınan kablolar olmayıp kırılan direkler olması ve yine kamu malına zarar verme suçundan belirlenen 1 yıl 8 ay hapis cezasının kısa süreli olmaması nedenleriyle tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür." açıklamasıyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.07.2017 tarih ve 287548 sayı ile;
"...Sanığa verilen 1 yıl 8 ay hapis cezası TCK"nın 49/2. maddesinde belirtildiği üzere kısa süreli olmadığı için sanığın TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen (c bendi hariç) hak ve yetkilerden yoksun bırakılacağında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemeye bakıldığında bu düzenlemenin, ertelenen hapis cezası 1 yıldan fazla olsa dahi, ceza ertelendiği taktirde, sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin uygulanamayacağının amir olduğu sonucuna varıldığından ve ayrıca hükümden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı ilamı ile TCK"nın 53. maddesi yönünden kısmî iptal kararı verildiği için anılan hususun da nazara alınarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 27.09.2017 tarih ve 3629-9027 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık ... hakkında hırsızlık ve kamu malına zarar verme suçlarından kurulan beraat kararları ile sanık ... hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkûmiyet kararı Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK"nın 53. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin uygulanmasına ilişkin hatalı uygulama nedeniyle eleştiri ile yetinilmesi mi yoksa düzeltilerek onama kararı mı verilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanık ... hakkında kamu malına zarar verme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece, sanığın atılı suçtan TCK’nın 152/1-a, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye karar verildiği, aynı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak “Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (a,b,d,e) bendinde belirtilen haklardan hükmün infazı tamamlanıncaya kadar; (c) bendinde belirtilen haktan ise şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına,” şeklinde uygulama yapıldığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 53. maddesinde;
“(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,
Yoksun bırakılır.
(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.
(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.
(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.” şeklinde iken 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile;
1. fıkrada yer alan, “Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;…” bölümünün, fıkranın (b) bendinde yer alan “…seçilme ehliyetinden…” ibaresi yönünden,
Yine 1. fıkrada yer alan “…hapis cezasına…” ibaresinin, aynı fıkranın (b) bendinde öngörülen “Seçme ve…” ibaresi yönünden,
1. fıkranın (b) bendinde yer alan “…ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,…” ibaresi ile 2. fıkrasının, maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “Seçme ve seçilme ehliyetinden…” ibareleri yönünden,
4. fıkrada yer alan “Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya…” ibaresinin, 1. fıkranın (b) bendinde yer alan “…seçilme ehliyetinden…” ibaresi yönünden,
Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Anılan maddenin 2. fıkrasının hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere, hak yoksunlukları kural olarak hapis cezasının infazı ile sınırlandırılmış, infaz tamamlanmakla herhangi bir yargı kararına gerek olmaksızın bu hak yoksunluklarının kendiliğinden ortadan kalkacağı öngörülmüş ancak, aynı maddenin 5. fıkrasındaki düzenleme uyarınca 1. fıkrada sayılan hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlarda, infazın sona ermesinden sonra da, kararda ayrıca hükmedilmesi koşuluyla, hak yoksunluğunun bir süre daha devam etmesi sağlanmıştır. Yine maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlü hakkında 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanılmasına ilişkin yasaklama hükmü uygulanamayacak, ayrıca cezası ertelenen hükümlü hakkında 1. fıkranın (e) bendindeki hak yoksunluğunun uygulanmamasına da karar verilebilecek, kısa süreli hapis cezası ertelenenler ile suçu işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış kişiler hakkında ise 1. fıkradaki hak yoksunluğuna karar verilemeyecektir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı gibi, “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığı altında, yeni sistemde güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiş bulunan ve mahkûmiyetin yasal sonucu olan bu hak mahrumiyetleri, kararda gösterilmemiş olsa bile hükümlü açısından kazanılmış hakka konu olamayacak, başka bir anlatımla aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Öte yandan, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 5. fıkrasında yüklenen suçun sabit olması hâlinde sanık hakkında mahkûmiyet kararı verileceği, 6. fıkrasında ise “yüklenen suçu işlediğinin sabit olması hâlinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunacağı” öngörülmüştür.
Görüldüğü gibi, mahkûmiyet halinde mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirlerinin de uygulanması gereken hâllerde bunlara da hükmolunması zorunludur. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, hapis cezası ile mahkûmiyetin yasal sonucu olarak kazanılmış hakka konu edilememeleri nedeniyle belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirleri, her zaman infaz edilebileceğinden, anılan düzenlemenin hüküm bölümünde hiç gösterilmemesi yalnız başına bozma nedeni olarak değerlendirilmemekte ve uygulamada eksikliğe işaret edilmekle yetinilmektedir. Bununla birlikte, infazın hükme aykırı olarak yapılamayacağı göz önüne alınarak TCK’nın 53. maddesine ilişkin hatalı uygulama yapıldığı hâllerde diğer nedenler yanında bu hususun da bozma nedeni yapılması, başka bir bozma sebebinin bulunmaması durumunda ise hatalı uygulamanın hükümden çıkarılması gerektiğinde bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece, sanığın kamu malına zarar verme suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin kurulan hükümde, TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerinde belirtilen haklardan hükmün infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendinde belirtilen haktan ise şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılması şeklinde yapılan uygulama, mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlünün, TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanılmasından yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğini düzenleyen aynı Kanun’un 53. maddesinin 3. fıkrasına aykırıdır.
Ayrıca, hüküm tarihinden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yönünden kısmî iptal kararı verilmesi nedeniyle anılan bendin uygulanması bakımından sanık hakkında yeniden bir değerlendirme yapılmasında da zorunluluk bulunmaktadır.
Diğer taraftan, karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinde dokuz bent hâlinde sayılan hâller arasında yer almayan bir hukuka aykırılığın giderilmesinin söz konusu olduğu durumlarda, istisnai ve sınırlayıcı hükümler içeren bu maddenin genişletilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülebilir ise maddi ceza hukukunun aksine usul hukukunda kıyasın mümkün olduğu gözetilip; davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğunu düzenleyen Anayasanın 141. maddesinin dördüncü fıkrası ile usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğunu hüküm altına alan 90. maddesinin 1 ve 5. fıkraları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen makul sürede yargılanma ilkesi üst norm olarak dikkate alındığında bahsi geçen hukuka aykırılıklar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre Yerel Mahkeme hükmünün düzeltilmek suretiyle onanması mümkündür.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün TCK"nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 31.05.2017 tarihli ve 2208-6297 sayılı onama kararının sanık ... hakkında kamu malına zarar verme suçu yönünden KALDIRILMASINA,
3- Karayazı Asliye Ceza Mahkemesinin 30.04.2013 tarihli ve 61-226 sayılı sanık ... hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükmünün, mahkûm olduğu 1 yıl 8 ay hapis cezası ertelenen sanığın, TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanılmasından yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceği ve hüküm tarihinden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yönünden kısmî iptal kararı verilmesi nedeniyle anılan bendin uygulanması bakımından sanık hakkında yeniden bir değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması nedenlerinden BOZULMASINA,
4- Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesindeki yetkiye istinaden karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Yerel Mahkemenin hüküm fıkrasındaki TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılarak yerine "Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen sanığın, TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri hariç olmak üzere, 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı iptal kararı da dikkate alınarak TCK"nın 53. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkralarının tatbikine" ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.