Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2749
Karar No: 2014/6458
Karar Tarihi: 16.06.2014

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/2749 Esas 2014/6458 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/2749 E.  ,  2014/6458 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ..., 08.03.2002 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyünde bulunan 8000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın genel kadastroda tapulama dışı bırakıldığını, tapuda kayıtlı olmadığını, imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne; harita mühendisi bilirkişi ... tarafından düzenlenen 02.05.2005 tarihli rapor ve eki krokide (B) harfi ile gösterilen 3138 m² bölümün davacı adına tapuya tesciline ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 14.05.2009 gün ve 2009/2285 - 8248 sayılı kararı ile “...20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi...” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, 30.04.2010 tarih 2004/1-1 sayılı YİBBK gereğince, maki alanlarının zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığından ve uzman bilirkişilerce taşınmazın makiye ayrılan sahada kaldığı tesbit edildiğinden davacı ve katılanların davasının reddine, fen bilirkişi ..."in raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 3138 m² olarak gösterilen bölümün Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17.12.2012 gün ve 2012/6498-2012/14574 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece, bozma kararı gereğince araştırma yapıldıktan sonra, çekişmeli taşınmazın makiye ayrılan sahada kaldığından 30.04.2010 tarih ve 2004/1-1 sayılı Y.İ.B.B.G.K. gereğince zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; davacı, Türk Medenî Kanunun 713. maddesine dayanarak tapulama çalışmalarında tescil harici bırakılan taşınmazın imar ve ihyaya dayalı olarak tescilini talep etmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra eski tarihli memleket haritası, orman kadastrosu ve 2/B haritalarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, 1952 yılında makiye ayrılan yerlerde 4753 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan tevzii işleminde çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin tevzii paftasında taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakıldığı, toprak tevzi çalışmasında dağıtılan parsellere sadece parsel sayısı verilmek suretiyle yapılıp 1978 yılında ilân edilerek kesinleşen genel kadastroda yine taşlık niteliğiyle tapulama dışı bırakıldığı, 1963 yılı memleket haritasında etrafı çitle çevrili açık, 1989 yılı memleket haritasında bir kısmının meyve bahçesi rumuzlu alanda, bir kısmının etrafı çitle çevrili açık alanda kaldığı, eğiminin %1-2 olduğu, üzerinde dikme suretiyle yetiştirilen kök yaşı 40-45, aşı yaşı 35-40 olan kapama zeytin bahçesi niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır.
    Çekişmeli taşınmazın 1942 yılında yapılan orman tahdidi dışında bırakıldığı, öncesinin orman olmadığı ve 1952 yılında makiye tefrik edilen alanda kaldığı belirlendiğine göre, davanın özelliği nedeniyle maki tesbit komisyonlarının yaptıkları işlemlerin niteliğinin belirlenmesinin zorunlu olduğu, 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile 5653 sayılı Kanunla değişik 3116 sayılı Kanunun 1/e maddesi uyarınca kurulan maki tesbit komisyonlarının yasal ve yaptıkları işlemlerin de geçerli olduğu ve makiye ayrılan yerlerde özel kanunlar uyarınca oluşturulan tapulara değer verileceğinin kabul edildiği, gerek Hukuk Genel Kurulunun gerekse ilgili Yargıtay Dairelerinin kararlıkla sürdürdükleri içtihatlarına göre, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan her türlü kayıt ve belgeler ile mahkeme ilâmları yasal değerlerini yitirirler. Makiye ayrılan yerlerle özel kanunlar uyarınca oluşturulan tapulardan başka tapulara değer verilemeyeceği (HGK 27.02.2002/1-19 E.-97 K.). İçtihadı Birleştirme Kararı ile maki tesbit komisyonunca makilik alan olarak belirlenen alanlarda özel kanunlar uyarınca oluşturulan tapulara değer verileceği kabul edildiği ve İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde açıkça maki komisyonlarınca yapılan işlerin sadece nitelik belirleme olup, orman dışına çıkarma işlemi olmadığı, tahdidin kesinleşmesiyle orman olarak tapuya kayıt edilecek taşınmazın, makiye ayrılmakla tapusuz hale dönüşmeyeceğinin vurgulandığı, 30.04.2010 gün ve 2004/1- 2010/1 sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı ise, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp orman tahdidi içinde kaldığı kesinleşen, ancak tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tesbit niteliği taşıdığının, teknik ve hukukî anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığının, 27/01/2009 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5831 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununa eklenen ek 10. madde hükmünün maki tesbit komisyonlarınca 5653 sayılı Kanun uyarınca maki olarak tesbit edilen yerlere de uygulanması gerektiğinin ve bunun sonucu olarak bu yerlerin tesbit tarihinden itibaren imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmadığının kabul edildiği vurgulanmaktadır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazın 1942 yılında yapılan orman tahdidi dışında bırakıldığı, eğiminin %12 olduğu, eski tarihli haritalarda açık ve meyve rumuzlu alanlarda kaldığı, dikme suretiyle yetiştirilen kapama zeytin bahçesi niteliğinde bulunduğu, imar ve ihya işleminin tamamlandığı ve Türk Medenî Kanunun 713. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14 ve 17. maddelerinde belirtilen şartların davacı taraf yararına oluştuğu, çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında kalmakla 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı ve 30.04.2010 gün ve 2004/1- 2010/1 sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararları ile belirlenen ve zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmayan alanlar kapsamında kalmadığından davacı gerçek kişinin davasının kabulü gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu]na değinilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyularak davanın kabulüne; dava konusu taşınmazın, bilirkişi ..."in raporuna ekli krokisinde (b) harfi ile gösterdiği 3138 m²"lik yerin
    davacı ... kızı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda tapulama dışı bırakılan ve tapusuz olan taşınmazın, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre tapuya tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit ve dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 22.11.1974 tarihinde 6831 sayılı Kanuna göre yapılan aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, yine 14.10.1985 tarihinde 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 22.05.1986 – 22.05.1987 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen sınırlaması yapılan ormanlarda aplikasyon ve 2896 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, sınırlaması yapılmayan ormanlarda orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 13.04.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 07.06.1963 tarihinde yapılmış, çekişmeli taşınmaz bu işlemde taşlık niteliğinde olduğu paftasına yazılmak suretiyle tapulama dışı bırakılmış, genel kadastronun sonuçları 17.11.1978 - 18.12.1978 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Genel arazi kadastrosunda çekişmeli yer, paftasında taşlık niteliğiyle tapulama harici olarak bırakılmıştır.Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 16/06/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi