12. Hukuk Dairesi 2018/6314 E. , 2019/4758 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından şikayetçi borçlular aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçluların; İİK"nun 82/4-12 madde ve fıkralarına göre haczedilmezlik şikayetinde bulunarak, ailelerinin ve kendilerinin geçimleri için zaruri olan arazi ile hallerine münasip evleri üzerindeki hacizlerin anılan maddeler gereği kaldırılmasını talep ettikleri, mahkemece; söz konusu tarlaların davacılar ve aileleri için hallerine münasip olduğu ve geçinmeleri için zorunlu olduğu, davacıların uzun süreden beri 197 ada, 27 parsel sayılı binada kalmadıkları, ... caddesinde 2 katlı başka bir binada kaldıkları ve uzun süreden beri 197 ada, 24 parsel sayılı taşınmazı kullanmadıkları, dolayısıyla 197 ada, 24 parsel sayılı taşınmazın davacılar ve aileleri açısından hallerine münasip olmadığı ve kullanımlarının zorunlu olmadığı anlaşıldığından, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile şikayete konu araziler üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına, sair taleplerin reddine hükmolunduğu görülmektedir.
İİK"nin 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde; ""Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin..." haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ""Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır"" hükmüne yer verilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.12.1972 tarihli ve 542/1979 sayılı kararında; "maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi tespitinde, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerektiği" belirtilmiştir.
Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı araştırılıp tesbit edildikten sonra, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen haczedilmeyen tüm taşınmazları, keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Öte yandan, çiftçi olan borçlunun, aylık maaş alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda borçlunun, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı belirlenirken, aldığı aylık maaşı da dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekir.
Somut olayda, dosya arasında bulunan ... Ziraat Odası Başkanlığı’nın 08.03.2016 tarihli yazı cevabında; şikayetçi borçluların üyelik kayıtlarının ‘aktif’ olduğunun, fakat yine anılan kayıtlara göre her iki borçlunun da muhtelif yıllarda üretim beyanında bulunmadıklarının bildirildiği, mahkemece dinlenen bir kısım tanıklar tarafından, şikayetçilerin başka bir işte çalıştıkları, çiftçilik yapmadıklarının beyan edildiği görülmüş olup, mahkemece, şikayetçilerin başka bir gelire sahip olup olmadıkları hususunda sosyal güvenlik araştırmasının yapıldığı, fakat borçluların geçimlerini çiftçilik ile sağlayıp sağlamadıklarının, borçluların ve bakmakla yükümlü bulundukları aile fertlerinin gelir durumlarının, zabıta tarafından ekonomik sosyal durum araştırması ile tespit olunmadığı, borçluların ve bakmakla yükümlü olduğu fertlerin yıllık geçinebilecekleri miktarın yukarıda açıklanan şekilde bilirkişi raporu ile belirlenmediği, dolayısıyla eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğu görülmektedir.
O halde, mahkemece, öncelikle; tapudan şikayete konu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları getirtilmek suretiyle, zirai bilirkişi ve kadastro bilirkişisinin de katılımıyla tekrar keşif yapılarak detaylı bilirkişi raporu düzenlettirilip, şikayete konu taşınmazların gerek arsa gerekse üzerindeki yapı değerlerinin borçluların hisselerine göre hesaplanması, borçluların ziraat ile meşgul olup olmadıklarının ilgili kurumlardan araştırılıp, tereddüde mahal olmayacak şekilde belirlenmesinden sonra, çiftçilik mesleğini icra ettikleri tespit edildiği takdirde, şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettikleri gelir tespit edilip, haciz anında kanunen bakmakla yükümlü oldukları kişilerin kimler olduğu, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların, kendileri ve ailelerinin geçimleri için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğunun belirlenmesiyle, elde edilen tüm veriler birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile şikayet kısmen kabul edilerek, araziler üzerindeki hacizlerin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de; meskeniyet iddiasına konu taşınmazda borçluların oturmaması anılan şikayete engel olmaz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.