13. Hukuk Dairesi 2013/11368 E. , 2013/11490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı kurum ile aralarında hizmet alım sözleşmesi düzenlendiğini, üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, 5510 sayılı yasanın 81.maddesi gereğince hakedişlerinden kesinti yapılmasının mümkün olmamasına rağmen davalının tahakkuk eden hakedişlerinden %5 oranındaki hazine yardımını keserek ödeme yaptığını, bunun yasaya aykırı olduğunu, yapılan kesintilerin tahsili için yaptığı icra takibine de davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin asıl alacak olan 2027.97 TL.na icra takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün 2.bendinin bütünüyle karardan çıkartılarak yerine aynen (hükmedilen asıl alacak miktarı olan 2027.97 TL.nın %40"ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine) söz ve rakamlarının yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 89.00 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 24.30 TL temyiz harcın istek halinde davacıya iadesine, 6.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.