10. Hukuk Dairesi 2015/3572 E. , 2016/13870 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, 2012/19634,19635,19636 ve 2013/19596,19567 nolu ödeme emirlerinin iptalinin istenildiği davada, 2013/19597 nolu ödeme emrinin (2001/4 dönemine ait) idari para cezasına, diğer ödeme emirlerinin ise prim ve ferilerine ait olduğu, mahkemece, 2013/19596, 19597 nolu ödeme emirlerinin 2001/3 ve 2001/4 dönemine ait olması nedeniyle zamanaşımı süresi dolduğundan bu ödeme emirlerinin iptaline, 2012/19634,19635,19636 nolu ödeme emirlerinin davacıya 18.07.2013 ve 01.08.2013 tarihlerinde tebliğ edilmesi ile dava tarihi (12.08.2013) dikkate alındığında, bu ödeme emirleri yönünden hak düşürücü süre geçmiş olduğundan talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı incelendiğinde, 2012/19634,19635,19636 nolu ödeme emirlerinin 18.07.2013 ve 01.08.2013 tarihlerinde davacının adresinde “işyerinde daimi işçisi” İbrahim Yazar, Engin Yılmaz imzasına tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi, tebligat yapılacak şahsın bilinen en son adresine tebligat yapılacağına, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağını hüküm altına almıştır. Aynı Yasanın 16. maddesi,
“Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.”, 17. maddesi ise “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmüne amirdir.
2012/19634,19635,19636 nolu ödeme emirlerine ilişkin tebliğin incelenmesinde, davacının işyeri adresine mi, yoksa ikamet adresine mi tebliğ edilip edilmediği belli olmadığı gibi, tebliğ alan şahısların davacı ile ilişkisi de dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece, söz konusu tebliğlerin usulüne uygun olup olmadığı belirtilen açıklamalar ışığında araştırılmalı, usulüne uygun olduğuna kanaat getirildiği takdirde şimdiki gibi karar verilmeli, tebliğlerin usulüne uygun olmadığının anlaşılması durumunda ise, söz konusu ödeme emirleri yönünden işin esasına girilip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, 2013/19597 nolu ödeme emrinin (2001/4 dönemine ait) idari para cezasına ilişkin olması nedeniyle, 06.05.1993 tarih ve 3910 sayılı Yasa ile değişik 140/son fıkrasına göre idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağının düzenlenmesi, 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51’inci maddesiyle, “fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmesi, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102’nci maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağının öngörülmesi karşısında, mahkemece prim ve faiz alacakları yönünden zamanaşımı değerlendirilmesi yapılması sonuca etkili görülmediğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.