10. Hukuk Dairesi 2015/7686 E. , 2016/13857 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 15.09.2004 tarihli kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 11-A maddesinde, iş kazasının tanımına ve koşullarına yer verilerek “a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c)Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d)Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olayın iş kazası olduğu belirtilmiştir.
Gerek uygulama ve gerek öğretide açıkça kabul edildiği ve madde metninden de anlaşıldığı üzere bu maddede sayılan haller örnekleme niteliğinde değil, sınırlayıcı niteliktedir. Bu hallerden birine girmeyen sigorta olayı iş kazası sayılamaz. Sayılan bu hallerin birlikte gerçekleşme koşulu bulunmayıp, herhangi birinin gerçekleşmiş olması gerekli ve yeterlidir.
Eş söyleyişle, iş kazası hukuksal nitelikte bir olay olup, bu olayın yukarıda açıklanan yasa maddesinde sınırlandırılan ve belirtilen hallerden herhangi birinin oluşmasıyla ortaya çıkması gerekir.
İş kazasının unsurları üzerinde de kısaca durmak gerekirse, şöyle sıralanabilir; kazaya uğrayan 506 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılmalı; bu sigortalı bir kazaya uğramalı ve uğranılan kaza 506 sayılı Kanunun yukarıda ayrıntısı açıklanan 11. maddesinin (A) fıkrasında sayılan hal ve durumlardan birinde meydana gelmeli; sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan bir olay biçiminde gerçekleşmeli; bu olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağı bulunmalıdır.
Somut olayda, davacı, işyerinde tavuklara aşı yaparken şırınganın eline batması sonucu serçe parmağının dibinden kesildiğini belirterek olayın iş kazası olduğunun tespitini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmış ise de, hüküm eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır. Olay nedeniyle yapılan müfettiş tahkikatında, kazalı dışında herhangi bir kişinin beyanına başvurulamadığından iş kazası yönünde tespit yapılamadığı belirtilmiş, mahkemece dinlenen tanıklarda olayı görmediklerini beyan etmişlerdir. Her ne kadar ...’ın ifadesine mahkemece yer verilmiş ise de, bu kişinin beyanlarına dosyada rastlanılmamıştır. Diğer taraftan davacının olay günü ve sonrasında hastaneye başvurusunun bulunup bulunmadığı hususu araştırılmadığı gibi, ilgili müfettiş raporunda adı geçen ... ile birlikte dört kişinin daha olay günü orda bulunduğu belirtildiğinden bu şahısların beyanlarına başvurulmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, bu olay ile sigortalının uğradığı zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağının bulunup bulunmadığı hususu netleştirilmesi gerektiğinden, mahkemece, ...’ın ifadesi işbu dosyaya ikmal edilmeli, olay günü ve varsa sonrasına ilişkin hastane kayıtları getirtilmeli, müfettiş raporunda adı geçen ... ve diğerlerinin açık kimlik bilgileri tespit edilmeye çalışılarak, tespit edildiği takdirde beyanlarına başvurulmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 15.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.