
Esas No: 2014/4457
Karar No: 2014/6378
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/4457 Esas 2014/6378 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2012
NUMARASI : 2008/624-2012/902
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde; Alanya U. Köyü, M. Mevkiinde bulunan sınırlarını bildirdiği taşınmazın 1976 yılından beri nizasız ve fasılasız bir şekilde zilyet ve tasarrufu altında olduğunu ileri sürerek, Medenî Kanunun 713. maddesi gereği adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 04.03.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1956 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın orman mühendisi bilirkişileri tarafından hazırlanan raporda 1989 tarihli memleket haritasında beyaz renkli açıklık alan ve münferit ağaçlık alan olarak gözüktüğünün rapor edildiği, her ne kadar dava konusu yer 1988 yılında kesinleşen orman kadastrosuna göre orman dışında bırakılmış ise de 1989 yılına ait hava fotoğrafında dava konusu taşınmazın münferit ağaçlık alanda gözükmesi nedeniyle 1989 yılı itibariyle dava konusu taşınmazın halen imar ve ihyasının tamamlanmadığı, 1989 yılından dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin davacı açısından dolmadığı gerekçesi davanın reddine karar verilmişse de, yargılama sırasında iki kez keşif yapılmış ve ikinci keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Oysa ki, ilk keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 1989 yılına ait memleket haritasında meyve ağacı rumuzlu beyaz renkli alanda kaldığı ve dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, her iki keşif sonucu alınan ziraat bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın 40-50 yıl önce imar ve ihya edildiği bildirilmiş olup, ziraat bilirkişileri raporları ile orman bilirkişi raporları ve orman bilirkişi raporlarının kendi aralarındaki çelişkiler giderilmeden ve gerekçesi açıklanmadan hüküm kurulmuştur. Çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece; daha önce keşfe katılmamış, halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dava konusu taşınmazın 1989 yılına ait tarihli memleket haritası, dayanağı hava fotoğrafları ve standart topoğrafik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, daha önce alınan bilirkişi raporlarındaki çelişkinin giderilmesi ve ziraat bilirkişisinden dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan bitki örtüsü, ağaçların yaşları, cinsleri ve sayıları ve dava konusu taşınmazın kaç yıldır kullanılmakta olduğu hususunda ayrıntılı rapor alınması gerekir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.