Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4629
Karar No: 2021/3721
Karar Tarihi: 02.06.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4629 Esas 2021/3721 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/4629 E.  ,  2021/3721 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi



    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26/12/2017 tarihinde verilen dilekçeyle ipoteğin kaldırılması talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03/05/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince istinaf talebinin başvuru dilekçesinin HMK"nın 341/2 ve 366/1 maddesi yollamasıyla 346/1 ve 352. maddesi gereğince reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    Davacı, 3518 ada 5 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazı davalı belediyeden 09/06/1973 tarihinde satın aldığını, taşınmazda mülkiyet ihtilafı bulunmadığını ancak davalı belediye lehine bakiye satış bedeli için süresiz ve kesin miktarlı olarak 09/06/1973 tarihli 4.550,00ETL karz/borç ipoteği konulduğunu belirterek taşınmaz üzerindeki davalı belediye lehine olan 4.550,00ETL ipotek borcunun depo ettirilmek suretiyle kaldırılmasını ve tapu kaydından terkinini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davaya konu 3518 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 775 sayılı yasaya göre 19/01/1973 tarih 5/101 sayılı encümen kararı ile 4.950,00TL bedel karşılığı davalı tarafa tahsis edildiğini, tahsis işlemi gereği davalı yanca 07/06/1973 tarihinde 400,00TL"nin ödendiğini ancak kalan 4.550,00TL bedelin ödenmediği tespit edilerek tapu kaydına belediye adına 4.550,00TL için ipotek tesis edildiğini, ipotek tesisinden sonra davalı tarafından 26/10/1973 tarihinde 100,00TL ödendiğini fakat bu güne kadar başkaca bir bedel tahsil edilmediğini, davacı tarafın 19/01/2012 tarihli başvurusu üzerine 01/02/2012 tarih 1581 sayılı Mali Hizmetler Müdürlüğünce ipotek tutarının 01/02/2012 tarihi itibari ile rayiç bedelinin 45.343,98TL olarak belirlendiğini, bu hususun davacıya bildirildiğini ancak bu bedelin davacı tarafça ödenmediğini, 775 sayılı yasaya göre takyidin silinmesi için 20 yıl içinde borçlanma bedelinin tamamının ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydına davalı Belediye lehine konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 07.09.2018 tarihli kararı ile dava değerinin istinaf kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçe gösterilerek davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 366/(1).maddesinin yollaması ile 346/2 maddesi gereğince tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
    1-“Taleple bağlılık ilkesi” kenar başlıklı 26. maddesinde; hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği; duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği,
    2-“İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlıklı 341. maddesinde;ilk derece mahkemelerinin verdiği kararların hangilerine karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenirken anılan maddenin ikinci fıkrasında, miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu, ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği; alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği; alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın, istinaf yoluna başvuramayacağı,
    3-“İstinaf dilekçesinin reddi” kenar başlıklı 346. maddesinde; istinaf dilekçesinin, kanuni süre geçtikten sonra verilmesi veya kesin olan bir karara ilişkin olması durumunda, kararı veren mahkemece istinaf dilekçesinin reddine karar verileceği; bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; istinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosyanın, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderileceği, bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararın yerinde görülmemesi durumunda, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemenin yapılacağı,
    4-“Temyiz edilebilen kararlar” kenar başlıklı 361. maddesinde; bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği,
    5-“Temyiz edilemeyen kararlar” kenar başlıklı 362. maddesinde; bölge adliye mahkemelerinin,miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlarının; bu tür kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği; alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkının bulunmadığı; ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer tarafın da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebileceği, hüküm altına alınmıştır.
    Genel olarak, davanın değeri çoğu zaman davacının talep ettiği alacak veya tazminat miktarını gösterirken ve bu miktarın yüksekliği davanın kabulü halinde davacının lehine sonuç doğurur.
    Bazı davalarda ise mahkemece belirlenen ve hüküm altına alınan dava değeri davacının değil davalının lehine olabilmektedir. Mesela, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında, davanın kabulü halinde belirlenen değer üzerinden davalı taraf harç ve vekalet ücreti ödemek zorunda ise de, önalıma konu payın belirlenen bedelinin davalıya ödenmek üzere davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmesi gerekmektedir.
    İpotek şerhinin kaldırılması davalarında, davacı taraf maliki bulunduğu taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılmasını talep ederken, şerhin kaldırılması karşılığında ödeyeceği ipotek bedelini düşük göstermek suretiyle dava açmakta ve gösterdiği bedel üzerinden davasının kabulünü talep ederken, davalı taraf ipotek bedelinin yüksek hesaplanmasını talep etmektedir.
    Önalım davalarında, kural olarak davaya konu payın resmi satış senedindeki değeri önalım bedeli olmakla birlikte, davacı resmi senetteki satış bedelinin yüksek gösterildiğini belirterek davasını kendi belirlediği daha düşük bir bedel üzerinden harç yatırmak suretiyle açabilmektedir. Davalı taraf genellikle davanın reddini savunmakla birlikte, davanın mahkemece kabul edilmesi halinde önalım bedelinin davacı tarafından düşük gösterildiğini belirterek,resmi satış sözleşmesindeki bedel üzerinden veya ileri sürdüğü daha fazla miktar üzerinden hüküm altına alınmasını talep etmektedir.
    Bu tür davalarda hüküm altına alınan bedel aynı zamanda davanın da değerini gösterdiğinden, dava değeri davanın başında taraflar arasında ihtilaflıdır.
    Bu sebeplerle, başlangıçta dava değerinin belirlenmesinde inisiyatif davacıda ise de Kanunun 26. maddesinde düzenlenen “taleple bağlılık” ilkesi sadece davacının değil, davalının da taleplerinin nazara alınmasını emrettiğinden, kanun yoluna başvurulması halinde davacının talepleri yanında, davalının taleplerinin de mahkemece değerlendirmeye alınması gerekir. Aksi halde, davacının belirlediği değeri aşan davalı taleplerinin dikkate alınmaması, verilen kararın davalı tarafından kanun yoluna götürülmesi ve denetlenmesi engellenmiş olacaktır. Bu durum, davalının davada kendisini savunmasına ve adil yargılanmasına engel olacak nitelikte bulunduğundan, temyiz hakkının dava değerine veya hüküm altına alınan değerine göre belirlenmesi sırasında Kanununun 341. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri ile 362. maddenin ikinci fıkrası uyarınca istinaf ve temyiz sınırı belirlenirken davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması kanuna, hukuka ve hakkaniyete uygun bir değerlendirme olacaktır.
    Dava konusu olaya gelince:
    Davacı taraf, 3518 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı üzerindeki ipoteğin 4550,00ETL olan borç miktarını ödemeye hazır olduğunu belirterek terkinine karar verilmesini talep etmiş; davalı taraf ise davanın reddini savunurken ipotek şerhine konu borcun, idarelerince hesaplanan rayiç bedeli olan 45.343,98TL’nin davacı tarafından ödenmemesi sebebiyle ipoteğin terkin edilmediğini bildirmiştir.
    ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 03/05/2018 tarihli kararında, davanın kabulü ile ipotek bedelinin 4.550,00ETL (0,00455TL) olduğuna ve şerhin terkin edilmesine karar vermiştir.
    Davalı taraf, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, 07/09/2018 tarihli kararında, yerel mahkemenin kararı verdiği tarih itibarıyla mahkemece belirlenen ipotek bedelinin kesinlik sınırının altında kaldığını belirterek hükmün kesin olduğu, istinaf yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar vermiştir.
    Davalı taraf temyiz dilekçesinde; dava konusu ipoteğin terkini için ödenmesi gereken tutarın rayiç bedel olduğunu iddia ederek ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 07/09/2018 tarihli kararının bozulmasını istemiştir.
    Yukarıda açıklanan sebeplerle, mahkemece hüküm altına alınan ipotek bedeli her ne kadar karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf belirlenen ipotek bedelini kabul etmeyerek, ileri sürdüğü ve istinaf sınırının üzerindeki değeri ifade eden 45.343,98TL üzerinden kanun yoluna başvurduğundan, davalının bu talepleri nazara alınmadan, Kanunun 341. madde hükmü eksik ve hatalı değerlendirilerek, hüküm altına alınan ipotek bedeli gerekçe gösterilerek istinaf kanun yoluna ilişkin dilekçenin reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 07/09/2018 tarihli kararının bozulmasına ve istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın adı geçen bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 02/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi