4. Hukuk Dairesi 2018/3906 E. , 2019/693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat tarafından, davalı ... AŞ aleyhine 09/02/2015 gününde verilen dilekçe ile İİK. m.89 gereği menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24/11/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, İİK"nin 89/3. maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalı banka tarafından, davacının boşandığı eşi ... aleyhine ... 15. İcra Müdürlüğünün 2014/7385 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ve davacıya 06/02/2015 tarihinde üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğini, yapılan incelemede birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin TC kimlik numarası ihtiva etmediğinin ve borçlu ...nin adresine tebliğe çıkarıldığının tespit edildiğini, birinci haciz ihbarnamesinin borçlunun annesine, ikinci haciz ihbarnamesinin ise muhtara tebliğ edildiğini, borçlunun anneannesinin isminin de ... olması nedeniyle haciz ihbarnamelerinin kime gönderildiğinin tespit edilmesi gerektiğini, davacının 18/02/2013 tarihinde dava dışı borçlu Kudret Gökçe ile birlikte yaşadığı müşterek haneyi terk ettiğini, o tarihten beri anne ve babası ile ikamet ettiğini, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiği adresle davacının hiçbir ilişkisi olmadığını belirterek İİK 89/3 maddesi gereğince üçüncü haciz ihbarnamesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının takip tarihinden yaklaşık bir yıl öncesinden bu yana takip borçlusundan ayrı yaşadığı, haciz ihbarnamelerinin borçlu eşin adresine tebliğe çıkarıldığı, davacının haciz ihbarnamelerinden haberdar olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
... İcra Müdürlüğü"nün 2014/7385 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı banka tarafından 11/04/2014 tarihinde ... aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip kesinleştikten sonra ... adına birinci haciz ihbarnamesinin borçlunun adresi ile aynı adrese tebliğe çıkarıldığı ve 30/06/2014 tarihinde muhatap ile aynı konutta oturan kızı Fatma Gökçe"ye tebliğ edildiği, ikinci haciz ihbarnamesinin ise yine borçlunun adresine tebliğe çıkarıldığı ve 15/10/2014 tarihinde muhatabın dışarıda olması nedeniyle muhtara tebliğ edildi, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinde üçüncü kişi ..."nin TC kimlik numaralarının bulunmadığı, üçüncü haciz ihbarnamesinde ise davacının TC kimlik numarasının yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak icra dosyasında üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin mazbata bulunmamaktadır.
Dosya kapsamında mevcut olan davacı ve borçlu eşi ... arasında görülen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/64 esas sayılı dosyası, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/137 esas sayılı dosyası ve ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/143 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının 18/02/2013 tarihinde borçlu eşi ... ile birlikte yaşadığı müşterek haneyi terk ederek "Çağa Mah. Mehmet Akif Sok. No:10 .../..." adresinde anne ve babasıyla ikamet ettiği görülmektedir. Yine davacıya ait nüfus kayıt örneğine göre ... adında bir kızı olmadığı anlaşılmaktadır.
Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden göz önünde tutulur. Dava, borçlu olmadığının tespiti istemidir. Dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada, (davada) zorunluluk olmalıdır. İdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, ‘hemen’ tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır:
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Somut olayda; davacıya gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin, borçlu eşi ..."nin adresine tebliğe çıkarıldığı ve bu adreste tebliğ edildiği ancak tebliğ tarihleri itibarıyla davacının anne ve babasıyla ikamet ettiği, ayrıca davacının ... isimli bir kızı da bulunmadığı anlaşıldığına göre davacıya gönderilen birinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemiş olup haciz ihbarnamesi kesinleşmemiştir. Bu durumda ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin hüküm ifade etmeyeceği sabittir ve davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı yoktur. Şu durumda, mahkemece dava açılmasında hukuki yarar olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş; kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.