1. Hukuk Dairesi 2021/2168 E. , 2021/5912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalının istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın ... parsel sayılı taşınmazdaki ½ payının tamamını torunu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi akit tarihinde reşit olmayan davalının alım gücünün bulunmadığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, satışın gerçek olduğunu, satış bedelinin babası tarafından mirasbırakana ödendiğini, ayrıca mirasbırakan dedesine ölünceye kadar kendisi ve ailesi tarafından bakıldığını, davacıların ise mirasbırakanla ilgilenmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece Mahkemesince, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, mirasbırakanın temlikteki gerçek irade ve amacının mal kaçırma olmadığı, temlikin bakım karşılığı gerçekleştirildiği, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2. maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1927 doğumlu mirasbırakan ...’ın 18.01.2016 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızı ..., davacı torunları ..., ... ve ... ile dava dışı oğlu ...’ın(davalı ...’ın babası) kaldığı, mirasbırakanın dava konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki ½ payının tamamını 01.10.1999 tarihinde satış suretiyle davalı torunu Bahadır’a temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu" nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237 (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeliile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, davalı ...’ın taşınmazı mirasbırakandan temlik aldığı tarihte 13 yaşında olduğu, dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın davacılarla beşeri ilişkilerinin sorunlu olduğunun anlaşıldığı, davalının satış bedelinin ödendiği savunmasını da ispatlayamadığı gözetildiğinde temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz eden davacılara geri verilmesine, 21.10.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.