10. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/16389 Karar No: 2016/13795 Karar Tarihi: 14.11.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/16389 Esas 2016/13795 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2016/16389 E. , 2016/13795 K.
"İçtihat Metni"
...
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece, kısa kararda “Açılan davanın 26.06.2013 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak ve ıslah dilekçesindeki taleplerle bağlı kalınarak kabulüne, bu itibarla; 20.147,33.-TL kurum alacağının 22.04.2009 onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verildiği halde, gerekçeli kararda, “ Açılan davanın 26.06.2013 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak ve ıslah dilekçesindeki taleplerle bağlı kalınarak kabulüne, bu itibarla; 20.147,33.-TL kurum alacağının 22.04.2009 onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ...."den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının davalılardan ... ve .....aleyhine açmış olduğu davasının reddine, …” şeklinde hüküm kurularak, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulduğu görülmektedir. Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa son oturumda tefhim edilen kısa kararın gerekçeli karara aykırı olduğu yukarıda belirtildiği gibi zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10.4.1992 günlü ve 991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. ./.. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 14/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.