13. Hukuk Dairesi 2012/12738 E. , 2013/11396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıların tarımsal abonelikleri olduğunu, tutulan kaçak elektrik tutanağına göre tahakkuk eden borçlarını ödemediklerinden davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını, buna rağmen aleyhlerine başlatılan icra takibine itiraz ettiklerini iddia ederek, itirazının iptalini ve %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, takibe yapılan 1.448,17 TL asıl alacak, 2.831,92 TL gecikme faizi ve 35,01 TL KDV olmak üzere toplam 4.315,10 TL ye yönelik itirazın iptaline, asıl alacak üzerinden takibin takip talebindeki şartlarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında, takip konusu davacının davalıdan talep ettiği elektrik aboneliği borcu belirli olduğundan likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra - inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK.’ nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentde açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentde açıklanan nedenle davacının temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının "Hüküm" bölümünün (1.) bendinde yazılı olan" asıl alacak üzerinden takibin takip taleplerindeki şartlarla devamına” sözcüklerinden sonra "asıl alacağın %40" ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözlerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, 63.52 TL kalan harcın davalılardan alınmasına, peşin alınan 21.50 TL temyiz harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 6.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.