13. Hukuk Dairesi 2012/13550 E. , 2013/11374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit-talep ve takibe konu bononun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ...geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... Moda Evinden alışveriş yaptığını, deftere isim ve soyad yazarak imzaladığını, bu defterin üst kısmının senet şeklinde olduğunu, tüm borcunu ödemesine rağmen eşi ile moda evinin ortağı ... arasında mahkemelik bazı olaylar olması nedeniyle moda evine verdiği senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulup icraya konulduğunu, alacaklı görünen ..."yı tanımadığını, ev hanımı olup ticari bir işinin olmadığını ve takibin haksız olduğunu ileri sürerek takibe konu bonon iptaline, borçlu olmadığının tespitine ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının iddialarının asılsız olduğunu, dile getirilen iddiaların yazılı delili ile ispatlanması gerektiğini ve davacıdan bono karşılığı alacaklı olduğunu savunarak haksız davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine, %40 icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ev hanımı olup ticari bir işinin olmadığı, davalıyı tanımadığı, alışveriş yaptığı moda evine verdiği senedin doldurularak icraya konulduğu ve borcunun olmadığı iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davalı, davacının iddialarının asılsız olduğunu ve yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ... Tekirdağ Emniyet Müdürlüğünde 18.07.2003 tarihinde alınan ifadesinde "..... isimli kişiyi tanımadığını ve ticari bir ilişkisinin olmadığını, eşi ... isimli kişiyi tanıdığını, bu kişiyle ticari ilişkisinin olmadığını, ... isimli kişiyi tanıdığını ve uzun yıllardır ticari ilişkilerinin olduğunu, takibe konu senedi ... " a borç olarak verdiği 62 milyar civarındaki borca karşılık olarak aldığını, bu kişiye güvenmediği için başka kişinin senedini istediğini, ..."inde eşi..."in senedini borcuna karşılık verdiğini.." beyan etmiştir. Davalı aynı tarihli ek beyanında "...önceki beyanlarım doğru değildir, bu senet hiçbir zaman elime geçmedi, ... ... isimli şahıs on gün önce bana bir senedimiz var senin adına yapacağız, senedi senin avukatına vereceğiz dedi, bende kabul ettim, ben senedi ne gördük nede üzerinde yazılanları biliyorum ne de kime ait olduğunu biliyorum, geçen ... günü ... ... bana senedin işleme konulduğunu söyledi, avukatı da buraya ifadeye çağrılınca gördüm, ... ve ... isimli şahıslarla hiçbir alacağım vereceğim yoktur, senette onların isminin geçtiğini bilmiyorum.." demiştir. Davalının bu beyanları mahkeme dışı ikrar niteliğindedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 236. maddesinde (HMK 188. madde), taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş, ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır. Öğretideki tanımlamalara göre ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. Yargıtay uygulamasında da ikrara bu anlam yüklenmektedir. İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gereklidir. Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrar söz konusu olup, mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir. Yukarıda açıklandığı üzere davalının beyanları mahkeme dışı ikrar niteliğinde olup davacı davalının bu beyanlarına delil olarak dayandığını mahkemeye bildirmiştir. Davalının Emniyette alınan bu beyanları davacının iddialarını doğruladığı gibi davalıyı da bağlayıcı niteliktedir. Mahkemece toplanan diğer delilere ve davalının mahkeme dışı ikrarına göre davacının davasını ispatlandığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davalının emniyette verdiği ikrar mahiyetindeki ifadesi gözetilmeksizin senede karşı yasal delillerle borçlu olmadığını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 21.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 6.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.