12. Ceza Dairesi 2013/10169 E. , 2014/3358 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç :Taksirle Öldürme, Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm :Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan; hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Taksirle öldürme suçundan; TCK"nın 85/1, 62/1, 50/4, 50/1-a, 52/2- 4, 50/6, 53/6. maddeleri gereğince mahkûmiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A.) Mahalli Cumhuriyet savcısının, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun, tehlike suçu olup, somut olayda ise bir kişinin ölmüş olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, sanığın sadece taksirle öldürme suçundan cezalandırılması ile yetinilmesi gerektiği, Dairemizin istikrar arz eden uygulamasının da bu yönde olduğu anlaşıldığından mahkemece, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddi ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen hükmün ONANMASINA,
B.) Mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafinin, taksirle öldürme suçundan verilen hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Olay günü gündüz saat 13:30 sularında açık havada, meskun mahalde, bölünmüş, tek yönlü, 10,5 metre genişliğindeki yüzeyi kuru, asfalt kaplama yolda idaresindeki kamyonetle seyir halinde bulunan sanığın, ışık kontrollü kavşağa, kırmızı ışık ihlali yaparak girmesi üzerine, kavşak içerisinde idaresindeki motosikletle seyreden sürücü ..."in idaresindeki araca çarpması şeklinde gelişen ve bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda, bilinçli taksirin koşulları oluşmasına ve mahkemece de oluşun bu şekilde kabul edilmesine rağmen yanlış değerlendirme ile sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 22/3. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini,
2- Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saik" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
3- Gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği zaman diliminin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
Kabule göre de;
1- Sanığa tayin olunan 2 yıl 1 ay hapis cezasının, günlüğü 20,00 TL üzerinden adli para cezasına çevrildiği sırada, bir yılın 365 gün yerine 360 gün olarak kabulüyle, sanık hakkında 760 gün karşılığı 15.200,00 TL yerine 750 gün karşılığı 15.000,00 TL adli para cezasına hükmolunarak sanığa eksik ceza tayin edilmesi,
2- TCK"nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK"nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.