15. Ceza Dairesi 2013/29423 E. , 2016/3586 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK 157/1, 53 ve 52 maddeleri uyarınca 5 kez mahkumiyet
Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyete ilişkin hükümler sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK" nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Katılanlar ... ve ... ile ..."ın bilgisayarlarını satmak için, katılan ..."ın da LCD televizyonu satmak için internete ilan verdiği, sanığın katılanlara ulaşıp, bürosuna davet ederek katılanlar ... ve ..."a 100"er TL para verip kalan miktar için senet imzalayıp verdiği, diğer katılanlar ... ve ..."a da anlaştıkları miktar üzerinden senet imzalayıp verdiği, ancak sanığın daha sonra bürosunu da kapatarak ortadan kaybolduğu ve bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1)Sanığın katılanlar ... ve ..."e karşı işlediği suç nedeniyle verilen hükümlere ilişkin temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde
53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından, 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2)Sanığın katılanlar ..., ... ve ..."e karşı işlediği suç nedeniyle verilen hükümlere ilişkin temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
a)Sanığın katılanlara kısmi ödeme yaptığını savunması, katılanların da 100’er TL ödeme yapıldığına ilişkin beyanları karşısında, katılanlardan 5237 sayılı TCK’nın 168/4.maddesi kapsamında kısmi ödeme nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızaları olup olmadığının sorularak sonucuna göre sanık hakkında 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
b) 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.