8. Hukuk Dairesi 2012/8696 E. , 2012/12550 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Değer artış payı alacağı
... ve ... aralarındaki değer artış payı alacağı davasının kabulüne dair .... 10. Aile Mahkemesinden verilen 08.05.2012 gün ve 564/582 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.12.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... bizzat ve vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, Yenimahalle 78 ada 1 parselde 4 katlı villa tipi taşınmazın davalının evlenmeden önce 1986 yılında üye olduğu S.S.... Sitesi Yapı Kooperatifi aracılığıyla edinilerek 1998 yılında davalı adına tescil edildiğini, oysa tarafların evlenmesinden sonra davacının bu taşınmazın iyileştirilmesinde % 85 oranında katkısının bulunduğunu, evlendikten sonra kooperatifin aidatlarının ödendiğini, daha sonra davacı Viyana"da görevli iken büyük oranda tasarruflarını Türkiye"ye göndererek evin yapımında kullanıldığını açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacının evin yapımında ve iyileştirilmesindeki katkısı nedeniyle dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 100.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını da yatırdığı 25.04.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 189.460 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu evin 1986 yılında davalı tarafından kooperatife üyelik yoluyla edinildiğini, tapuya tescil edildiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, taşınmaz davalının kişisel malı olup, davacının bu taşınmazdan katkı payı isteyemeyeceğini, davacının % 85 oranında katkısının da mümkün olmadığını, evin tamamlanması sırasında davalının ziynetlerinin bozdurulduğunu, ailesinin de büyük maddi destekte bulunduklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “davanın kabulüne, 189.460 TL katkı alacağının 100.000 TL"lik bölümü için dava tarihinden, 89.460 TL içinde ıslah tarihi olan 25.04.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacı ..."a ödenmesine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 11.03.1988 tarihinde evlenmiş, 04.07.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 19.11.2009 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.nin 170. m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (4721 sayılı TMK.nun 225/2. m.) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı TMK.nun 202.m). Dava konusu 78 ada 1 parseldeki 4 katlı villa tipi taşınmaz davalı kadının evlenme öncesi 1986 yılında kooperatife üye olması, ödemelerin evlilik öncesi ve evlilik içinde de yapılan ödemeler sonunda edinilmiş ve 31.12.1997 tarihinde davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz kooperatif üyeliği yolu ile edinilmiş olup, mesken kooperatif tarafından 1994 yılında % 70 bitmiş halde teslim edilmiş, bu tarih itibariyle kooperatif aidat ödemeleri tamamlanmıştır. Daha sonra taşınmazın tapuya tescil edildiği tarihten önce 1997 yılı Ocak ayında da kalan % 30 kısım tamamlanarak dava konusu villa oturulabilir hale getirilmiştir. 1997 yılı Ocak ayı sonrası taşınmazla ilgili yapılmış bir ödeme veya harcama bulunmamaktadır. Toplanan delillerden davacının evlenme öncesinden başlayarak evliliğin devamı süresince aralıksız, davalının ise evlenme öncesinden başlayarak 31.10.1991 tarihine kadar çalışarak gelir elde ettiği ancak bu tarihten sonra davalının çalışmayı bıraktığı, davalı ailesinin bu dönemde katkıda bulunduğu, ayrıca ziynetlerin de bozdurulduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın ispatlanamadığı, ancak 1991 yılı sonrası 1994 yılına kadar az da olsa davalının annesine ait evden gelen kira geliri olduğu anlaşılmaktadır. 1994 yılı sonrası davalının herhangi bir gelirinin olduğu, ailesinin katkıda bulunduğu veya taşınmaza yapılan harcama ise ispatlanamamıştır. Davalının 1986 yılında üye olduğu ... Yapı Kooperatifine yaptığı ödemelerin bir kısmı evlenme öncesine isabet etmektedir. Evlenme sonrasında da devam eden bu ödemelerin 31.10.1991 tarihine kadar toplam miktarı ve davalının aynı tarihe kadar elde ettiği geliri birlikte değerlendirildiğinde bu tarihe kadar yapılan ödemelere davacının katkısının olmadığının, bu dönemde davalının elde ettiği gelirle düşük miktardaki kooperatif aidatlarını ödeyebileceğinin kabulü de yerindedir.
Bu durumda üyeliğin başladığı 1986 yılı ile 31.10.1991 tarihi arası yapılan ödemelerin yapılacak hesaplamada davalının kişisel malı olarak dikkate alınması gerekir. Ancak 1991 ile 1994 yılları arasında davacının çalışarak elde ettiği gelir miktarı yüksektir. Davalının ise bu dönemde annesine ait evin kiraya verilmesinden gelen az bir kira geliri dışında başka bir geliri bulunmamaktadır. Mahkemece bu dönemle ilgili davacının bu dönemdeki toplam geliri, TKM’nin 152.maddesi, bina ve arsa oranları ile bu dönemde kooperatife ödenen aidat toplamı dikkate alınarak yapılan birtakım hesaplamaları içeren bilirkişi raporuna itibar edilmiş ise de, katkı payı oranı ve alacağının belirlenmesinde bilirkişi raporunda yapılan bu tür hesaplamaların yeri yoktur. Bu dönemde davalının herhangi bir geliri de olmadığına göre kooperatife yapılan ödemelerin tümünün davacı tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. 1994 sonrası 1997 yılına kadar taşınmazın % 30 kısmı için yapılan harcamalarla ilgili ise, davacı tarafından taşınmaza ilişkin işlerin yaptırıldığı firmadan alınan ödeme bilgilerini de içeren belgelerin sunulduğu, bu dönemde davalının geliri olmadığı gibi bu işlerin yapılmasında herhangi bir katkıda da bulunmadığı görülmektedir. Bu kısımla ilgili ödemelerin tamamı davacı tarafından yapılmıştır. Davalının bankada bulunduğu anlaşılan paranın ise, ödemelerin tamamlandığı Ocak 1997 yılı sonrasında da davalının hesabında değerlendirilerek bulunmaya devam ettiğinden ödemelerde katkı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Tüm bu belirlemelerden sonra yapılan ödemelerin dönemleri de dikkate alındığında taşınmazın % 70’i için yapılan ödemelerin % 47,04’ünün davalının katkısı ile %70"den kalan bu kısmın % 52,96’sı ve 1994 yılından sonra tamamlanan taşınmazın % 30’unun ise, davacının katkısı ile tamamlandığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu oranların ayrı ayrı taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen rayiç (sürüm) değeri ile çarpılması durumunda davacı lehine bulunacak katkı payı alacağı toplamı mahkemece kabule karar verilen miktardan daha fazladır. Bu hesaplamada dava tarihindeki değerin 425.000 TL veya 600.000 TL olarak dikkate alınması da sonucu değiştirmeyecek, her halukarda bulunan miktar mahkemece hükmedilen miktardan yüksek olacaktır. Bu durumda kararın davacı lehine bozulması gerekir ise de, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edildiğine göre temyiz edenin sıfatına ve aleyhe bozma yasağı kuralı uyarınca davalı vekilinin raporlara ve hesaplamaya yönelen temyiz itirazları yerinde görülmemiş bu hususta bozma sevk edilmemiştir.
Katkı payı alacağı davalarında yasal faize, “dava”, ıslah yapılmışsa ıslah edilen miktar bakımından “ıslah” tarihinden geçerli olarak hükmedilebilir. Mahkemece bu kural dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulduğuna göre faize boşanma tarihinden geçerli olarak hükmedileceğine yönelen davalı vekilinin temyiz itirazı da yerinde bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 2.813,50 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8.440,42 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına 18.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.