Esas No: 2020/12587
Karar No: 2021/5715
Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme - Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/12587 Esas 2021/5715 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkeme : İSTANBUL Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi
Suç : Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme
Hükümler : 1- Mahkûmiyet: Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22.11.2018 tarihli 2018/ 427 esas ve 2018/543sayılı kararı
2- İstinaf başvurusunun esastan reddi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin 23.09.2019 tarihli 2019/ 808 esas ve 2019/ 2194 sayılı kararı
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK"nın 294/1. maddesinde yer alan “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanık müdafiinin 09.10.2019 tarihindeki süre tutum dilekçesinde hükmün hukuki yönüne ilişkin herhangi bir temyiz nedeni göstermediği gibi gerekçeli kararın kendisine tebliğ edildiği 07.10.2019 tarihinden itibaren CMK"nın 295/1. maddesinde belirtilen yedi günlük süre içerisinde de gerekçeli temyiz dilekçesi vermedikleri anlaşıldığından, CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
28/02/2019 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi"ne gönderilmesine 17.05.2021 tarihinde üyeler ... ve ..."un karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Sanık ...’nın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda mahkûmiyetine ilişkin hükmün, sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi sonucu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi"nin ""İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE"" ilişkin kararının temyiz edilmesi üzerine, daire çoğunluğunca;
5271 sayılı CMK"nın 294/1. maddesinde yer alan ""Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır."" Ve 2. fıkrasındaki ""Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir."" Şeklindeki düzenleme ile CMK"nın 295/1. maddesinde yer alan ""Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeşgün gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir."" Düzenlemesi gerekçe gösterilerek, sanık ... müdafiinin 09.10.2019 tarihli dilekçesinde ‘‘Kararı Temyiz ediyoruz’’ şeklindeki dilekçesinin ""Temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğinden"" bahisle Dairemiz çoğunluğunca 5271 sayılı CMK"nın 298/1. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddine karar verilmiştir.
Daire çoğunluğunun görüşü ile karşı oy düşüncem arasındaki fark, özetle; sanık müdafiinin temyiz başvurusunun, sadece CMK"nın 294. maddesinin 1. fıkrasının lafzına bağlı kalınarak ret edilmesinin, CMK da yer alan temyize ilişkin diğer hükümlerde gözetildiğinde kanuna aykırı olup, temyiz incelemesi yapılması gerektiğine ilişkindir.
Ceza Muhakemesi Kanununda temyize ilişkin ana hükümlere bakıldığında;
1-) İstinaf Mahkemesinin ""Temyiz isteğinin esastan reddine"" ilişkin kararına yönelik olarak temyiz incelemesi yapılabilmesi için öncelikle temyiz edenin sıfatı yani hükmü temyize hak ve yetkinin bulunması, başvurunun süresi içinde yapılması, kararın temyiz edilebilir nitelikte olması ve temyiz iradesinin usulüne uygun şekilde beyan edilmesi gereklidir.
Temyiz başvurusunda, başvuru dilekçesi içeriğinde ya da başvuru tutanağında temyize ilişkin irade açıklamasının bir şekli yoktur, temyiz iradesi anlaşılıyorsa hüküm temyiz edilmiştir. Öyleyse temyiz iradesi vardır ve hükmün temyiz edildiğine ilişkin irade beyan edildiği andan itibaren temyiz süreci başlamıştır.
Bu durumu CMK"nın 293.maddesi ""Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller."" Amir hükmü ile tescillemiştir. Artık sanığın temyiz dilekçesi ile temyiz süreci başlamıştır.
Karar temyiz edilmemiş değildir. Karar temyiz edilmiştir ancak CMK"nın 294/2. maddesi uyarınca temyiz dilekçesinde hükmün hukuki yönüne ilişkin temyiz sebebi gösterilmemesi nedeniyle, temyiz istemi CMK"nın 298. maddesi uyarınca Dairemiz çoğunluğunca ret edilmiştir.
CMK"nın 295. maddesi ise temyiz dilekçesi ile hükmü temyiz ettiğini beyan edene, İstinaf yasa yolundan sonraki Yargıtay denetlemesine ilişkin kanun yolu başvurusunda ayrıca bir görev daha yüklemiştir. (Temyiz edenin temyiz sebeplerini bildirmesi görevi) bu husus çok önemlidir. Çünkü uygulama açısından bakıldığında, hükmün hukuki yönüne ilişkin temyiz sebebi belirtebilmek, hangi ifadenin hukuki sebep sayılabileceğini öngörebilmek, hayatın genel kurallarına uyan, ortalama hak-hukuk ve adalet anlayışı bulunan vatandaşlar bir yana, hukuk tahsili görmüş hukukçuların bile hangi ifadenin hukuki sebep sayılacağını ya da sayılmayacağını beyan etmekte zorlandıkları bir hususdur.
Bu nedenle hakkında hüküm verilene yüklenen bu görev bağlamında ANAYASANIN 40. maddesi kapsamı ve CMK"nın 34. maddesinin 2. fıkrası içeriğine göre ""Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, merci ve şekilleri belirtilir"" hükmü yine CMK"nın 231/2. maddesinde hüküm fıkrasının son kısmında ""sanığa ayrıca başvurabileceği kanun
yolları, merci ve süresi bildirilir"" hükmünü düzenlemiş olması ve Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun CMK"nın 34/2. maddesinin ve CMK"nın 231/2. maddesi hükümlerinin mutlaka uygulanması gerektiğine ilişkin yerleşik çok sayıda kararı bulunması karşısında, CMK"nın 295. maddesinin temyiz sebeplerinin gösterilmesini zorunlu tutması ve temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeşgün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir şeklindeki düzenlemesi nedeniyle, başvurulacak temyiz kanun yolu başvurusundaki ŞEKLE ilişkin İstinaf Mahkemesi"nin hükmünün son kısmında temyiz yasa yoluna başvurma ve şekline yani temyiz nedenlerinin gösterilmesi gerektiğine dair sanığa bildirimde bulunulması gerekli olup böyle bir tefhim ya da tebligat yapılmadan ve bu eksiklik giderilmeden sanık müdafiine gerekçeli karar tebliğ edilmiş olsa bile sanık müdafiinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi, hukuka ve kanuna aykırıdır.
2-) Hükmün hukuki yönüne ilişkin temyiz sebeplerinin nasıl ifade edilmesi gerektiği herkese göre değişir bir haldir, bu bahisde örnek vermek gerekirse, temyiz eden temyiz dilekçesinde ya da ek dilekçesinde sadece,
a) ""Hükmü temyiz ediyorum"" ,
b) ‘‘Kararı temyiz ediyorum’’
c) ""Hüküm ya da karar hukuka aykırıdır""
d) ""Hüküm kanuna aykırıdır""
e) ""Karar usul ve yasaya aykırıdır""
f) ""Hükmü temyiz ediyorum, karar hukuka ya da yasaya aykırıdır."" gibi ifadelerle temyiz iradesi belirtilirse bu sayılan beyanların hangisi veya hangileri ""hükmün hukuki yönüne ilişkin neden"" sayılacağı ya da sayılmayacağı hangi norma göre belirlenecektir.?
Temyiz sebebi değerlendirilirken yorum yapıldığında bu yorum kısıtlayıcımı yoksa hak ihlallerini önleyici olmak için genişleyici mi olmalıdır ?
Yukarıda belirtilenlerden başkaca bir sebep gösterilmese, temyiz başvurusu, hukuki neden gösterilmediğinden, CMK’nın 298. maddesi uyarınca, Yargıtay tarafından ""RET"" mi edilecektir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 14.05.2020 tarih, 2018/20-292 Esas ve 2020/194 Karar sayılı oy çokluğuyla verilen kararında ""sanık müdafii tarafından verilen dilekçede ""Karar hukuka aykırıdır"" ya da ‘‘Kanuna aykırıdır’’ ifadesini temyiz sebebi olarak kabul etmiş ve 5271 sayılı CMK"nın 288. ve 289.maddeleri kapsamında temyiz incelemesi yapılacağını aşağıda (sahife 20-21) yazıldığı şekilde belirtmiştir. ""
‘‘Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Temyiz başvurusunda yer verilen ibarelerin bir temyiz nedeni kabul edilip edilmeyeceğinin bir yorum meselesi olup Anayasa"nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetlerin kanunla sınırlanmaları mümkün ise de bir temel hak ve özgürlük olan mahkemeye erişim hakkının yorum yoluyla daraltılamayacağı, istisnaların dar yorumlanıp temel hak ve özgürlüklerin yorum yoluyla daraltılmasının mümkün olamayacağı, ceza muhakemesi hukukunda temel ilkenin resen araştırma yaparak gerçeğe ve adalete ulaşma ilkesi olup amaca ve yasanın sistemine uygun şekilde yorum yapmanın gerekli olduğu gözetilmelidir.
5271 sayılı CMK"nın 294 ve 301. maddelerinde yer alan hükümler uyarınca, ileri sürülen nedenlerle sınırlı olarak yapılacak inceleme sırasında temyizin kapsamının tespiti bakımından, kanun koyucunun "muhakeme hukukuna aykırılık" iddiası ve bunu belirten olayların temyiz nedeni olarak somutlaştırılması zorunluluğunu getirmesine rağmen, "maddi hukuka aykırılık" iddiası yönünden böyle bir düzenlemeye yer vermemiş olması nedeniyle hukuka veya yasaya aykırı olduğu savıyla hükmün bozulması talebinin, Yargıtay tarafından yapılacak olan temyiz incelemesinin kapsamının belirlenmesi ve temyiz başvurusunda maddi hukuka aykırılık yönünden bir temyiz nedeni bulunduğunun kabulü bakımından yeterli olup sanık müdafisinin temyiz dilekçesinin “Dilekçe konusu, temyiz nedenleri ve istem sonucu”
bölümünde yer verdiği “karar yasaya ve hukuka aykırıdır” ibaresinin, hükmün sadece maddi hukuka aykırılık iddiasını taşıdığı ve bu yönüyle temyiz başvurusunda bir temyiz nedeni bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde maddi hukuka aykırılık iddiasının ileri sürüldüğü hâllerde Özel Dairece, temyiz nedeni olarak gösterilen maddi hukuka aykırılıklar yanında dilekçede açıklanmış olmasa dahi dosyaya yansıyan tüm maddi hukuka aykırılıkların temyiz denetiminde incelenmesi, ileri sürülen maddi hukuka aykırılık nedeniyle hüküm bozulduğunda dilekçede gösterilmeyen ancak temyiz incelemesi sırasında saptanacak olan tüm maddi hukuka aykırılıklar nedeniyle de temyiz edenin sıfatı dikkate alınmak suretiyle bozma kararı verilmesi gerektiği; temyiz dilekçesinde muhakeme hukukuna aykırılık iddiasının ileri sürüldüğü hâllerde ise temyiz nedeni olarak gösterilen muhakeme hukukuna aykırılığın hükme etki edecek nitelikte bulunması durumunda, hükmün bu nedenle ve varsa mutlak hukuka aykırılıklar nedeniyle bozulacağı; temyiz nedeni olarak gösterilen muhakeme hukukuna aykırılığın hükme etki edecek nitelikte bulunmaması ya da temyiz nedeni olarak ileri sürülmemekle birlikte inceleme sırasında saptanan ve mutlak hukuka aykırılıklar dışında kalan muhakeme kurallarına aykırılık bulunması durumunda ise bu hususun bozma nedeni yapılmayarak ilamda gösterilmesiyle yetinilmesi, varsa inceleme sırasında tespit edilen veya dilekçede gösterilen 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesinde yazılı hukuka kesin aykırılıklar nedeniyle kararın bozulması yoluna gidileceği hususları dikkate alınarak, Özel Dairece, dosyaya yansıyan tüm maddi hukuka aykırılıklar ile muhakeme hukukuna aykırılık bulunup bulunmadığı yönlerinden hükmün temyizen incelenmesi, inceleme sırasında tespit edilecek maddi hukuka aykırılıklar ile hukuka kesin aykırılıkların bozma nedeni yapılması, diğer muhakeme hukukuna aykırılıklara ise kararda işaret edilmesinin gerektiği benimsenmelidir.’’ Beyanında bulunmuştur.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun (aynı gün verdiği) 14.05.2020 tarih, 2019/20-358 Esas ve 2020/197 Karar sayılı oy çokluğuyla verilen kararında; (Sahife 16)
‘‘Sanık müdafisinin temyiz dilekçesinin “Talep Konusu” bölümünde; “Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 10.11.2017 tarih 2017/1433 esas, 2017/1587 karar sayılı kararının bozulması istemi ile temyiz nedenlerinin sunulması dileğidir”, “Temyiz nedenleri” bölümünde; “Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2017 tarih ve 2016/121 esas, 2017/34 karar sayılı ilamı ile müvekkilimin mahkûmiyetine karar verilmiş olup verilen bu karar istinaf talebimiz üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 10.11.2017 tarih 2017/1433 esas, 2017/1587 ilamı ile eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiğinin anlaşıldığı gerekçesi ile hükmün onanmasına karar verilmiş olduğundan verilen kararı temyiz etme zarureti hasıl olmuştur.”, “Hukuki nedenler” bölümünde; “CMK md. 286 ve ilgili mevzuat” ve “Sonuç ve istem” bölümünde; “Yukarıda kısaca açıklanan ve resen dikkate alınacak nedenlerle, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 10.11.2017 tarih 2017/1433 esas, 2017/1587 karar sayılı ilamının bozulmasına karar verilmesini, temyiz eden müdafii olarak saygılarımla arz ve talep ederim” şeklinde yer verdiği ibarelerin hiçbirisinin, 5271 sayılı CMK"nın 294 ve 301. maddelerinde yer alan hükümler de gözetildiğinde, gerek "muhakeme hukukuna aykırılık" iddiası ve bunu belirten olayların temyiz nedeni olarak somutlaştırılması zorunluluğu, gerekse "maddi hukuka aykırılık" iddiasının varlığı bakımından, bir temyiz nedeni bulunduğunun kabulüne yeterli olmamaları nedeniyle sanık müdafisinin temyiz dilekçesinde bir temyiz nedeninin bulunmadığı kabul edilmelidir.’’
Gerekçesiyle temyiz istemi red edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 14.05.2020 tarih, 2018/20-292 Esas ve 2020/194 Karar sayılı kararında temyiz dilekçesinde, kararda hukuka aykırılık veya kanuna aykırılık olduğunu ifade etmeyi hükmün hukuki yönüne ilişkin temyiz sebebi olarak kabul etmiş ancak, aynı Yargıtay Ceza Genel Kurulu (aynı gün verdiği) 14.05.2020 tarih, 2019/20-358 Esas ve 2020/197 Karar sayılı oy çokluğuyla verilen kararına konu dava dosyasında, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ‘‘verilen kararı temyiz etme zarureti hasıl olmuştur.” ve “Hukuki nedenler” bölümünde; “CMK md. 286 ve ilgili mevzuat”ı göstererek temyiz iradesini Ceza Muhakemesi Kanunu’na ve ilgili mevzuata dayandırmıştır. Bu Temyiz sebebi ‘‘Kanuna aykırılık’’ ifadesinden daha somuttur, sanık müdafii tarafından verilen dilekçedeki sebepler Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer kanunları içerir mevzuata aykırılık olduğuna dayalıdır.
Bir temyiz dilekçesinde sadece ‘‘hukuka aykırılık’’ veya ‘‘kanuna aykırılık’’ ifadesinin varlığı hukuki sebep kabul ediliyorsa ve sebeple bağlılık ilke ise “CMK md. 286 ve ilgili mevzuat”ı göstererek temyiz iradesini ortaya koymak, neden hukuki sebep sayılmayacaktır.
Başka bir dilekçe de temyiz sebebi olarak “CMK ve ilgili mevzuat’’ veya TCK ve ilgili mevzuat sebep gösterilirse, ya da Karar usule aykırıdır, Karar haksızdır, Doğru değildir, Karar yanlıştır şeklinde değişik bir ifade yer aldığında YCGK bu ifadeler nedeniyle yine yeni bir kararmı verecek yahut kabul ettiği kararındaki gibi usule aykırılık ifadesini de kabul etmişmi sayılacaktır. ? Buna ilişkin bir çok örnek verilebilir.
Aslında her temyiz etme iradesi açıklandığında açıkça yazılmasa bile yargılamaya veya hükme ilişkin usuli ya da maddi hukuka aykırılık olduğu tarafça zımnen beyan edilmektedir. Bunun aksini düşünmek gibi bir ihtimal yoktur, zira temyiz dilekçesi ne için verilir.?, ; Temyiz eden sanık ise, efendim kararın kesinleşmesini engellemek, zaman kazanmak için temyiz etmiştir diyebilirmiyiz, bunu düşünmek niyet okumak olur. Eğer gidilebilecek bir temyiz yasa yolu varsa bu yasa yoluna gidilmesi için hukuki sebep olarak gösterilen hukuka aykırılık ve kanuna aykırılık ifadesi de soyut kalır mantıksal olarak yeterli değildir, bir ‘‘kararın doğru olmadığını’’ söylemekte, ‘‘suçsuzum kararı temyiz ediyorum’’ demekte aynı mahiyettedir, öyleyse temyiz iradesi taşıyan her kelime her cümle, muhakemede, kararda bir aykırılığın varlığını anlatma isteğidir, bu iradenin beyan şekli kategorize edilemez. Eğer kategorize edilmeye çalışılırsa o zaman Maddi Hukuka ve Muhakeme Hukukuna uygun olmayan eylem ve işlemler üzerinden hareketle, hukuka ya da kanuna aykırılık oluşturan olgular üzerinden somut hukuki dayanaklar ile hukuki sebepler belirlenebilir.
Bu durumda da sade vatandaş derdini anlatamayacağından temyiz başvurusunun kabul edilebilmesi için Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun özverili çalışmasına rağmen hangi ifade beyanının hukuki sebep olacağına ilişkin genişletici yorumları bile bu konuyu çözmeye yetmeyecektir.
Zaman içerisinde pratik olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, ‘‘hukuka aykırılık’’ ve ‘‘kanuna aykırılık’’ beyanlarını temyiz sebebi kabul etmesi nedeniyle avukatlar ve vatandaşlar tarafından öğrenildiğinde, temyiz dilekçelerinde gerçek, somut hukuki sebepleri yazma ihtiyacına bile gerek görülmeden hukuka aykırılık ve kanuna aykırılık vardır beyanları nedeniyle temyiz incelemesi yapılacaktır.
Sorunun çözümü için, bu sistemi benimsemiş ülkelerin yargı sistemlerindeki gibi, Temyiz başvurusunun bu konuda ehliyetli avukatlar tarafından yapılması için hukuki bir düzenleme yapılmasıdır. İşte o zaman temyize ilişkin gerçek, somut hukuki sebepler ortaya konulabilir.
Bugünkü süreç içinde ise ""Karar hukuka aykırıdır"" ya da ‘‘Kanuna aykırıdır’’ ifadesini temyiz sebebi olarak kabul edip, yukarıda belirttiğim ve diğer benzer ifadeleri beyan edenlerin temyiz isteklerinin temyiz sebebi sayılmaması ANAYASA’nın 10. maddesindeki EŞİTLİK ilkesine aykırıdır.
Ve ayrıca
3- Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14.05.2020 tarih, 2019/20-358 Esas ve 2020/197 Karar sayılı oy çokluğuyla verilen kararında; (Sahife 19)‘‘CMK"nın 289. maddesinde yer alan “Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır.” hükmünün, söz konusu maddede sayılan hukuka kesin aykırılık hâllerinin temyiz incelemesine konu edilebilmesi için temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilme zorunluluğu bulunmadığına yönelik olduğu, diğer bir anlatımla bir temyiz nedeninin varlığı tespit edilmiş olan temyiz dilekçesi veya beyanı bakımından, bu dilekçe veya beyanda hukuka kesin aykırılık hâlleri gösterilmemiş olsa dâhi temyiz incelemesi sırasında hukuka kesin aykırılık hâllerinin gözetileceği, CMK"nın 289. maddesinin, aynı Kanun"un 294. maddesinin birinci fıkrasındaki "Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır" düzenlemenin bir istisnası niteliğinde olmadığı, CMK"nın 298. maddesi uyarınca gerekçesiz bir dilekçenin Yargıtayın ön incelemesinden geçemeyeceği, ancak bir temyiz nedeninin varlığı hâlinde mutlak hukuka aykırılık hâlleri kapsamında temyiz incelemesi yapılabileceği, hiçbir temyiz nedeni içermediği tespit edilen bir temyiz başvurusu bakımından CMK"nın 289. maddesinde yer alan hukuka kesin aykırılık hâllerinin kendiliğinden gözetilemeyeceği kabul edilmelidir.’’ Şeklinde karar vermiştir.
Bu karar içeriğine göre temyiz sebebi sayılacak bir neden yok denilirse CMK"nın 289/1. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık yönünden kararın incelenmesi mümkün olmayacaktır.
Oysa CMK’nın 289/1. maddesindeki düzenlemeye göre
Temyiz etme hak ve yetkisi bulunanın, temyiz edilebilir hükme ilişkin, süresinde temyiz iradesini açıklaması halinde CMK"nın 289/1. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık yönünden kararın incelenmesi bir zorunluluktur.
CMK"nın 289. maddesindeki düzenlemeye göre;
(1) Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır.
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması.
c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması.
d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.
e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
g) Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.
h)Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.
i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
Hallerinin varlığı MUTLAK HUKUKA AYKIRILIK’ tır.
Aksi hal, Anayasamızın 141/3. maddesi, CMK’nın 34. ve 230. maddelerine aykırıdır.
CMK"nın 289. maddesi, hükmü temyize hak ve yetkisi bulunanın, süresi içinde, temyiz edilebilir nitelikteki hükme ilişkin, usulüne uygun şekilde, temyiz iradesini açıkladığında, Yargıtay görevli dairesince temyiz dilekçesi veya beyanında temyize ilişkin bir sebep gösterilmemiş olsa bile davanın soruşturma ve kovuşturulması boyutunda Hukuka Kesin Aykırılık hallerinin var olup, olmadığının denetlenmesinin gerektiği, bir zorunluluk hali olarak belirtmiştir.
Bu hükme göre de;temyiz dilekçesi veya beyanında temyize ilişkin bir sebep gösterilmemiş olsa bile Hukuka Kesin Aykırılık halini denetlemesi gerekirdi.
Mutlak temyiz nedenlerinin ortak özelliği, sanığa hak tanıyan kurallar olmalarının yanı sıra aynı zamanda adil bir yargılamanın yapılabilmesi için öngörülmüş, kamusal menfaatleri gözeten kurallar olmalarıdır. Bu hallerin varlığı halinde hükmün bundan mutlak olarak etkilendiği kabul edilmiştir. Kanun bu noktada hukuka aykırılığa ilişkin nedensellik bağını kendisi kurduğundan hâkime takdir yetkisi bırakmamıştır. (Nur Centel, Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku 13.Baskı İstanbul 2016-sahife 834 vd.)
CMK"nın 289. maddesindeki ‘‘Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıdaki hallerde hukuka kesin aykırılık var sayılır’ ifadesi, kesindir.
Örnek vermek gerekirse, bu bağlamda CMK"nın 289. maddesinin (g bendinde) ‘‘Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi’’ halinde de yargı makamları hiçbir denetleme yapmayacakmıdır?..
Aksi hal Anayasamızın 141/3. maddesi, CMK’nın 34. ve 230. maddelerine aykırıdır.
Mutlak Hukuka Aykırılıklar Kamu Düzenine ilişkindir.
CMK"nın 294. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ""Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.
(2) Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir.""
Biçimindeki maddeye dayanılarak diğer maddeler gözardı edilerek kural koyulamaz.
Temyiz dilekçesinde bir hukuki temyiz nedeni varsa, o zaman CMK"nın 289. maddesinde belirtilen hukuka kesin aykırılık hallerinin var olup olmadığı denetlenebilir, şeklinde kısıtlayıcı olarak yorumlanamaz.
Ceza Muhakemesi Kanununun 289. maddesi lafzı ve ruhu ile hukuka kesin aykırılık hallerine özel bir önem vererek, hukuka kesin aykırılık hallerinin varlığının tespitini, sebebe dayalı temyiz incelemesi dışında tutarak kişi hak ve hürriyetlerini teminat altına almak istemektedir. Bu denetlemenin temyiz iradesi varsa, mutlaka yapılması gerektiğini açıkça bir zorunluluk olarak belirtmiştir. Aksi halde temyiz sebebi gösterilmediği için hukuka kesin aykırılık oluşturacak şekilde yapılan soruşturma ve yargılama sonunda kurulan hüküm ya da hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayalı olarak verilen mahkûmiyet hükümleri hiçbir şekilde denetlenmeyecektir. Bu durum CMK"nın 289 maddesine aykırı olup, temyiz ve adil yargılanma hakkının ihlali sorunlarına yol açar.
Temyiz sebeplerinin açıkça davanın taraflarınca gösterilmesi gerektiği hususu, Özel Hukuk alanında (‘‘temyiz sebeplerine bağlılık kuralı’’) geçerli kabul edilse de, Kamu Hukuku alanında geçerli olamaz, aksi halde kamu hukuku alanında yeralan ceza yargılamaları sonunda verilen ‘‘gerekçesiz mahkümiyet kararları’’ , ‘‘hukuka aykırı delillere dayanılarak verilmiş hükümler’’, ‘‘kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş mahkeme kararlarının varolması’’ gibi içlerinde hak ihlalleri doğuracak sorunlara yol açacaktır.
Sonuç olarak, sanığın temyiz iradesi vardır ve temyiz sebebi gösterilmediği çoğunluk tarafından kabul edilse bile, CMK"nın 289. maddesi kapsamında bir temyiz incelemesi yapılmalıdır.
4-) Kamu hukukunda Birey - Devlet ilişkisi bir özel hukuk ilişkisi niteliğinde değildir. Bir ilişkide kamu gücü devreye giriyorsa kamu hukuku, girmiyorsa özel hukuk ilişkisi söz konusudur.
Kişi ile devlet arasındaki ilişkiler de devlet üstün durumdadır yani eşitlik yoktur. Ancak devlet organları ve kurumları da alınan kararları, Anayasa, TBMM tarafından onaylanmış devletimizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve kanunlara uygun olarak normlar hiyerarşisini gözeterek bu ilişki de uygular.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü"nde
KAMU : ""1. Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü, 2.Bir ülkedeki halkın bütünü halk, amme"" ,
KAMU HİZMETİ : ""Devlet ve öteki kamu tüzel kişileri tarafından halkın genel ve ortak gereksinimlerinin karşılanması"",
KAMU OYU : ""Bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesi, halk oyu, amme efkarı"" şeklinde hepimizin bildiği gibi açıklanmıştır. ""Adalet hizmetleri"" de bir ""Kamu hizmeti"" dir.
Ceza hukuku alanında suç ya da kabahat oluşturan bir eylem nedeniyle soruşturma ve yargılama yapılması sonunda verilen karara ilişkin itiraz, istinaf, temyiz yasa yolları ve olağanüstü yasa yollarına ilişkin denetim de kamu hukuku alanındadır.
Ceza kanununun bağlayıcılığı ilkesi; ceza kanunlarını bilmemenin mazeret sayılmamasıdır. Ceza soruşturması yapan savcının ya da kovuşturma yapan hakimin, bilmesi ve uygulaması gereken normları bilmemesi ya da yanlış uygulaması, halinde ne olacaktır ?, yargılanan kişi kendisi hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturma da tüm usul kuralları ve maddi hukuk kurallarının doğru bir şekilde uygulanacağını düşünmektedir ve bu onun vazgeçilmez hakkıdır.
Temyiz nedeni başlıklı CMK"nın 288. maddesi aşağıdaki gibidir.
Temyiz nedeni
Madde 288 – (1) Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.
(2) Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.
Görüldüğü gibi kanun koyucu bu işi icra edenlerin (savcı ya da hakimin) bir hukuk kuralını uygulamayabileceğini veya yanlış uygulayabileceği ihtimalini öngörmüştür ve bunu da hukuka aykırılık olarak kabul etmiştir.
Çünkü ceza yargılamalarında ihlal edilen her hukuki değer, KAMU"yu ilgilendirir.
Temyiz incelemesinin sınırlarına ilişkin hukukçuların, yüksek Yargıtay"ın ve toplumun ortaklaşa yargısını yansıtan düşünce ve tutumların toplumsal yapıya getireceği fayda veya zararlar değerlendirilmelidir. Kanuni düzenleme bütünü ile değerlendirilip doğacak hak ihlallerini engellemek ve yargıya güvenin sarsılmaması için ""Hükmü temyiz ediyorum, hüküm hukuka ya da kanuna aykırıdır, ‘‘CMK’ ya aykırıdır gibi ifade edilen bu tür temyiz isteklerinin hukuki nedene dayalı temyiz sebebi olduğu kabul edilmelidir.
Tüm bu açıklamalarım altında davanın süjesi sanığın ya da müdafiinin ""hükmü temyiz ediyorum"", ""karar hukuka aykırıdır"", veya ""kanuna aykırıdır"" gibi beyanı, aslında bir nedendir ve bu beyan sanık hakkında verilen hükümde ve hükmü oluşturan kararın bütününde hukuka ve kanuna aykırılıkların var olduğuna ilişkindir, bunun detaylarını istemek açıklama yapmayı istemektir, çoğun içinde az da vardır, artık bu aykırılıkların her birini sebepleri ile göster demek sanığa ya da katılana ispat yükü yüklemek gibidir. Kamu hukukunda kişi hak ve özgürlükleri anayasal teminatlıdır, aksi halde sanığın TEMYİZ HAKKI snırlandırılmış olur.
Açıkladığım tüm bu nedenlerle sonuç olarak ;
1- Başvurulacak temyiz kanun yolu başvurusundaki ŞEKLE ilişkin İstinaf Mahkemesi"nin hükmünün son kısmında temyiz yasa yoluna ve şekline (temyiz nedenlerinin gösterilmesi gerektiğine) dair sanık müdafiine bildirimde bulunulmadığından, sanık müdafiinin temyiz isteğinin reddine karar verilmesi, ANAYASANIN 40. maddesi, CMK"nın 34/2. ve 231/2. maddelerine aykırı olduğundan,
2- Öncelikle, Dairemizce, sanık müdafii tarafından verilen dilekçe de temyiz iradesi beyan edilmiş olduğundan, dilekçede temyize ilişkin bir sebep gösterilmemiş olsa bile CMK"nın 289. maddesinde belirtilen Hukuka Kesin Aykırılık hallerinin var olup olmadığı yönünden, temyiz incelemesi yapılarak denetlenme yapılmasında zorunluluk bulunması nedeniyle, bu yönden bir inceleme yapılmadığından,
3- Temyiz iradesinin varlığı halinde, ""Hükmü temyiz ediyorum"", ""Karar hukuka aykırıdır"" , ""Kanuna aykırıdır"" veya ""Karar usul ve yasaya aykırıdır"’ ya da sanık müdafiininin dilekçesinde belirttiği gibi ‘‘kararı temyiz ediyoruz’’ şeklindeki beyanların CMK"nın 288. maddesine uygun hukuki nedene dayalı temyiz sebebi olduğu, bunun detaylarının açıklanmasının gerekmediği, hükme ilişkin olarak CMK"nın 289. maddesinde yer alan Hukuka Kesin Aykırılık nedenleri ile birlikte CMK"nın 288. maddesi
kapsamında temyiz incelemesi yapılarak denetlenmesi düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun sanık ... müdafiinin temyiz isteğinin reddine ilişkin görüşüne katılmıyorum. 25.05.2021
KARŞI OY;
Sanık hakkında Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.11.2018 tarih ve 2018/427 Esas, 2018/133543 sayılı kararı ile uyuşturucu ticareti eylemi nedeniyle kurulan mahkûmiyet hükmü üzerine yapılan istinaf incelemesi neticesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 23.09.2019 tarih 2019/808 Esas ve 2019/2194 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun 5271 sayılı CMK"nın 280/1-a maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar verildiği,
Sanık Müdafii temyiz dilekçesinde özetle; "Müvekkilim hakkında verilen mahkumiyet kararına ilişkin yaptığımız istinaf başvurusu esastan reddedilmiş olmakla beraber verilen bu kararı temyiz ettiğimizi beyan eder, gerekçeli kararın tarafımıza tebliğine kadar sürenin tutumunu talep ederiz " yönünde talepte bulunduğu ve kararın usulüne uygun tebliğine rağmen süresinde gerekçeli temyiz dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda:
Sanık hakkında; 5271 Sayılı CMK"nın 294/1. maddesinde yer alan - temyiz eden hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini göstermek zorundadır- şeklindeki düzenleme karşısında Sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde hükmün hukuki yönüne ilişkin her hangi bir temyiz sebebi göstermediği gibi gerekçeli kararın kendisine tebliği edildiği 07/10/2019 tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde de gerekçeli temyiz dilekçesini vermedikleri anlaşıldığından temyiz isteminin 5271 Sayılı CMK"nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE, oy çokluğu ile karar verilmiş olup, Sanık hakkındaki dairemizce oluşan çoğunluğun kanaatine aşağıda belirtilen gerekçelerle katılmamaktayım.
20.07.2016 tarihi itibariyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun istinafa ilişkin (272-285 maddeleri) hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle temyiz merci olan Yargıtayın, ilk derece mahkemeleri ve ikinci derece yargılama merci olan Bölge Adliye Mahkemelerinin vermiş olduğu temyizi kabil karalarına yönelik temyiz talebi üzerine yapılan incelemede, inceleme sınırının belirlenmesi önem arz etmektedir.
İkinci derece yargılama merci olan Bölge Adliye Mahkemesinin denetim yetkisinin yanında delil değerlendirme ve delil toplama diğer bir ifadeyle yargılama yapma yetkisi mevcuttur. 5271 sayılı CMK"nın 280. maddesinin başlığı "bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma"dır. Söz konusu maddedeki düzenlemeler ayrıntılı olarak incelendiğinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesi kararını hem hukuki hem de maddi yönden inceleme yetkisi söz konusudur. Aynı zamanda gerekli gördüğü taktirde 5271 sayılı CMK"nın 280/1-(e) maddesinde verilen yetkiye dayanarak davanın yeniden görülmesine karar vererek kovuşturma yapabilir.
İstinaf aşamasından geçen temyizi kabil karaların temyiz incelemesinde Yargıtayın inceleme yetkisinin sınırları 5271 Sayılı CMK"nın 288.ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda "Temyiz Nedeni" başlığı altında başlığı altında aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
"MADDE 288. - [1] Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.
[2] Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır" içerikli düzenlemeye gidilmiştir.
Madde içeriği değerlendirildiğinde Yargıtayın ilk derece ve istinaf aşamasından geçen karaların denetiminde inceleme yetkisi hukuki denetimle sınırlıdır. Diğer bir ifadeyle temyiz merci, olaya normun doğru uygulanıp uygulanmadığını denetleyebilir. Söz konusu yetki bununla sınırlandırılmıştır.
Maddenin gerekçesi, "Tasarı, 1412 sayılı Kanundan ayrılarak -kanuna aykırılık- yerine daha geniş anlamlı ve amaca uygun olan -hukuka aykırılık- sözcüklerine yer vermiştir. Yargılamanın konusunu oluşturan cezaî uyuşmazlık çözüldükten ve maddî gerçeğe ulaşıldıktan sonra ilgili hukuk kuralının eksik veya yanlış uygulanması veya hiç uygulanmaması, hukuka aykırılığı oluşturur.
Hukuk kuralı deyimi, temel hukuk ilkelerini, yazılı olan ve olmayan hukuk kurallarını, yargılama hukukuna ilişkin kurallarla maddî hukuka ilişkin kuralların tümünü kapsar. .
Temyiz başvurusunun hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayandırılması gerekir. Delillerin yanlış değerlendirilmesi, kuralların yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin saptanmasını etkilediğinde, elbette ki, hukuka aykırılık oluşturur" şeklindedir.
Kanun koyucu, 1412 sayılı CMUK"nın aksine kanunilik ilkesinden ayrılarak daha ideal, modern ve özgürlükçü olan hukukilik ilkesini benimsemiştir. Bu sebeple söz konusu maddeyi uygularken kanun koyucunun iradesi doğrultusunda verilen yetkiyle sınırlı kalmak kaydıyla taraflar lehine geniş yorumlanması gerekir.
5271 Sayılı CMK"nın 289/1. maddesi "Hukuka kesin aykırılık hâlleri" başlığı altında aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
"MADDE 289. - [1] Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması.
c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması.
d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.
e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
g) Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.
h) Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.
i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması."
5271 Sayılı CMK"nın 289/1. maddesinin ilk cümlesine dikkat edilirse "temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da" ibaresine yer vermiştir. Bu ibareye dikkat kesilerek madde başlığında hukuka kesin aykırılık halleri olarak kabul edilen ve madde içeriğinde sayılan hususların var olup olmadığını inceleme yetkisine sahip olabilmek için her hangi bir şart öngörülmemiştir. Tam aksine talep ve beyana bakılmaksızın inceleme yükümlüğü getirilmiştir.
Maddenin gerekçesinde, "Madde, kesin temyiz veya kesin bozma nedenleri de denilen hukuka kesin aykırılık hâllerini göstermektedir. Bu hâller varsa aykırılığın hükme etki ettiği kabul edilecektir. Temyiz mercinin artık bunların bozmayı gerektirip gerektirmediğini araştırma ve takdir yetkisi olmayacaktır" içeriğine yer verildiği görülmektedir.
Madde gerekçesinde belirtildiği gibi kesin temyiz veya kesin bozma nedenlerinin var olup olmadığını inceleyebilmek için her hangi bir şart öngörülmesi düşünülemez. Diğer bir ifade ile hukuka kesin aykırılık hallerinin var olup olmadığını inceleyebilmek için tarafların hukuki temyiz nedenlerini ileri sürmesine gerek olmayıp, maddede belirtilen hususlarda temyiz merci re"sen inceleme yapmalıdır.
Kanun koyucu hukuka kesin aykırılık hallerini düzenledikten sonra "Temyiz başvurusunun içeriği" başlığı altında 5271 Sayılı CMK"nın 294.maddesinde düzenlemiş ve kanun koyucunun bu şekilde düzenlemeye gitmesi dikkat çekicidir. Kanun koyucu hukuka kesin aykırılık hallerini temyizen inceleyebilmek için her hangi bir şart öngörmememiştir.
"MADDE 294. - [1] Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.
[2] Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir"
Söz konusu madde içeriği incelendiğinde hukuka kesin aykırılık hallerine yer vermemekte ve 5271 sayılı CMK"nın 288. maddesinde sınırları çizilen hukuki temyiz sebeplerinin gösterilmesini istemektedir.
Kanun koyucu 5271 sayılı CMK"nın 289/1. maddesinde "Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da" ibaresi çok açık olduğu için 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesindeki hususlar istisna veya saklı kalmak kaydıyla ibarelerine madde metninde yer vermemiştir.
Temyiz merci, hukuka kesin aykırılık hallerini re"sen ve diğer temyiz sebeplerini ise temyiz nedeni gösterilmesine bağlı kalmak kaydıyla inceleyebilmesi için öncelikle incelemeye konu kararın usulüne uygun olarak temyiz edilmesi gerekir. Temyiz dilekçesinin
reddini gerektiren bir hususun olmaması halinde temyiz talebi usulüne uygun olarak yapılmış demektir.
Buna ilişkin olarak "Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi" başlığı altında düzenlemeye gidilmiştir.
"MADDE 296. - [1] Temyiz istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmiş veya temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü temyiz olunan bölge adliye veya ilk derece mahkemesi bir karar ile temyiz istemini reddeder.
[2] Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez"
Madde metninden anlaşılacağı üzere; temyiz talebi süresinde yapılmış ise, temyizi kabil hüküm ise ve temyiz edenin temyiz hakkı var ise temyiz talebini usulüne uygun olarak yapıldığını kabul etmek gerekir. Temyiz nedeninin gösterilmemiş olması temyiz talebinin reddini gerektirecek bir sebep veya eksiklik değildir. Bu sebeple Kanun koyucunun iradesinin aksine 5271 sayılı CMK"nın 294 ve 296.maddelerini sanık aleyhine dar yorumlayarak ve CMK"nın 289/1. maddesindeki açık ibareye rağmen hukuka kesin aykırılık hallerini inceleyebilmek için temyiz talebinde bulunan tarafın "neden göstermesini" ön koşul olarak kabul etmek hukuken mümkün değildir.
"Temyiz isteminin reddi" Başlığı altında aşağıdaki şekilde düzenlemeye gidilmiştir.
"MADDE 298. - [1] Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder"
Söz konusu madde metni incelendiğinde yukarıda 5271 Sayılı CMK"nın 294 ve 296. maddelere ilişkin değerlendirmede izah edildiği gibi kanun koyucu 5271 Sayılı CMK"nın 289. maddesinde düzenlenen hukuka kesin aykırılık hallerine ilişkin madde metninde düzenlemeye gitmemiştir.
"Temyizde incelenecek hususlar" Başlığı altında aşağıdaki şekilde düzenlemeye gidilmiştir.
"MADDE 301. - [1] Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar"
Madde metni incelendiğinde; kanun koyucu temyiz mercinin yetkilerini şüpheye yer vermeksizin belirlemiştir. Temyiz merci 5271 Sayılı CMK"nın 288. maddesinde sınırları çizilen ve 5271 Sayılı CMK"nın 294. maddesi gereğince yalnızca temyiz dilekçesinde belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapacağını açıkça belirtmiştir.
Madde metninin gerekçesi, "Yargıtay, yalnız temyiz dilekçesi veya beyanında maddî hukuk kurallarına aykırılık nedeniyle ileri sürülen hususlarla, temyiz istemi yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması veya eksik veya yanlış uygulanmasından dolayı yapılmışsa, bu olgular hakkında inceleme yapar" şeklindedir.
Madde metni, kendisiyle ayrılmaz bir parçası olan gerekçesiyle birlikte değerlendirildiğinde; temyiz dilekçesinde belirtilen temyiz nedenleri ile usul hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması veya eksik vaya yanlış uygulanmasından dolayı yapılmışsa bu olgular üzerinde inceleme yapılacağı görülmektedir.
Bu bağlamda 5271 sayılı CMK"nın 289/1. maddesinde düzenlenen hukuka kesin aykırılık halleri usul hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması veya eksik vaya yanlış uygulanmasından kaynaklı hukuka aykırılık halleridir. 5271 sayılı CMK"nın 289 ve 301. maddelerinin metin ve gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesinde belirtilen hukuka kesin aykırılık halleri hususunda sebep belirtilmesine bağlı kalmaksızın re"sen temyiz incelemesi yapılmasına CMK"nın 301. maddesindeki hukuki düzenlemeler engel teşkil etmeyecektir.
"Temyiz isteminin esastan reddi veya hükmün bozulması" başlığı altında aşağıdaki şekilde düzenlemeye gidilmiştir.
"MADDE 302. - [1] Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir.
[2] Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz başvurusunda gösterilen, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar. Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir.
[3] Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda, dilekçede açıklanmış olmasa bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık hâlleri de ilâmda gösterilir.
[4] Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur.
[5] 289.madde hükümleri saklıdır"
Maddenin 2 ve 4. fıkralarına dayalı olarak temyiz mercince bozma kararı verebilmek bir nedene dayalı iken, 5. fıkrasında "289. madde hükümleri saklıdır" şeklinde düzenlemeye yer verilerek sebep aranmaksızın hükmün bozulması gerekliliği açıkça düzenlenmiştir. Diğer bir ifade ile 5271 Sayılı CMK"nın 289. maddedeki hukuka aykırılık halleri kesin bozma sebebidir.
Madde metninin gerekçesi, "Yargıtay temyiz olunan hükmün hukuka uygun olduğunu belirlediğinde temyiz isteminin esastan reddine karar verecektir. Yargıtay, temyiz edilen hükmün temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olan hukuka aykırılıklar içerdiğini saptar ve bunlar hükme etki edecek nitelikte olursa bozma kararı verir. Hükme etki edecek nitelikte bulunmayan hukuka aykırılıkların, bazı önemsiz usul hatalarının Yargıtay kararında gösterilmekle birlikte hükmün bozulmasına neden sayılmadığı belirtilmelidir. Ancak, ilâmda bozulan hususların hepsinin nedenleriyle birlikte ayrı ayrı açıklanması gerekir.
Bozmaya neden olan hukuka aykırılık, hükmün dayandırıldığı işlemlerden kaynaklanmışsa, aynı zamanda bu işlemler de bozulur.
Mahkemenin temyize konu hükmü birden çok bölümden oluşmuş ve bunlardan bir veya birkaçı için ayrıca temyiz isteminin esastan reddine karar verilmemişse tümü bozulmuş sayılır. Bozma ile hüküm ortadan kalkar.
Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da 5271 Sayılı CMK"nın 289. maddede açıklanan hukuka kesin aykırılık hâlleri varsa hüküm mutlaka bozulur." şeklindedir.
Madde gerekçesinin son paragrafında 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesindeki hukuka kesin aykırılık hâllerini mutlak bozma sebebi olarak kabul edilmiş ve hükmün mutlaka bozulması gerektiği belirtilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında; 5271 sayılı CMK"nın 294. maddesinde belirtilen şartları taşımayan temyiz talebi temyiz mercinin önüne geldiğinde temyiz mercince 5271 sayılı CMK"nın 291 ve 296. maddelerine göre usulüne uygun bir talep olup olmadığı değerlendirilmelidir. Usulüne uygun temyiz talebinin varlığı halinde temyiz mercinin öncelikli olarak kanunun amir hükmü gereği CMK"nın 289. maddesinde düzenlenen hukuka kesin aykırılık hallerinin var olup olmadığını incelemesi gerekir. Bu eşik aşıldıktan sonra 5271 sayılı CMK"nın 288 ve 294. maddesi gereğince temyiz sebeplerinin hukuki nedene dayanıp dayanmadığı yönde inceleme yapmalıdır.
Yapılan inceleme sonucunda, 5271 sayılı CMK"nın 294. maddesinde belirtilen şartları taşımayan temyiz taleplerine ilişkin incelemede, 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesindeki hukuka kesin aykırılık hallerinin bulunmadığının tespiti halinde 5271 Sayılı CMK"nın 298/1. maddesi gereğince temyiz talebinin reddine karar verilmelidir. Yapılan inceleme sonucunda Kesin hukuka aykırılık hallerinin tespiti halinde ise 5271 sayılı CMK"nın 302/5. maddesi gereğince söz konusu aykırılığın mutlak bozma sebebi kabul edilerek verilen hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
5271 sayılı CMK"nın 294. maddesinde belirtilen şartları taşıyan temyiz taleplerinde ise; öncelikle 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesindeki hukuka kesin aykırılık hallerinin bulunmadığı yönünde ve sonrasında 5271 sayılı CMK"nın 294. maddesi gereğince belirtilen temyiz taleplerine yönelik inceleme yapılmalı sonucuna göre 5271 sayılı CMK"nın 302. maddesi gereğince karar verilmelidir.
5271 sayılı CMK"nın 294. maddesinde belirtilen şartları taşımayan temyiz taleplerine ilişkin olarak belirtilen yöntemle inceleme yapılmadığı taktirde telafisi mümkün olmayan hukuki sonuçların doğması muhtemeldir.
Avrupa İnsan Hakları Sözlemesi, Sözleşmenin 6. maddesindeki düzenlemelerle kişinin medeni hak ve yükümlülüklerini veya suçlanması durumunda adil ve açık yargılama hakkını garanti altına almıştır. Madde metni aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir
" Madde 6
Adil yargılanma hakkı
1. Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak, demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil yargılamaya zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçüde,duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen basına ve dinleyicilere kapatılabilir.
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.
3. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak;
c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek;
e) Mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanmak."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, vermiş olduğu karalarında; Sözleşmenin 6. maddesinin 1. paragrafının geniş yorumlanması gerekliliği görüşü hakimdir. Mahkeme, "17.01.1970 tarihli DELCOURT BELÇİKA davasında "Sözleşme bağlamında demokratik toplumlarda adaletin hakkaniyete uygun olarak yerine getirilmesi hakkı o denli önemli yere sahiptir ki 6. maddenin 1. paragrafının kısıtlayıcı bir şekilde yorumlanması bu hükmün amaç ve hedefine uygun düşmez"yönünde karar vermiştir.
Sözleşmenin 6. maddesi yargılamanın hangi aşamasında uygulanacağının belirlenmesi önem arz etmektedir. Sözleşmenin 6.maddesi ile düzenlenen garantiler sadece yargılama sürecinde uygulanmayıp önceki ve sonraki aşamaları da uygulanır.
Sözleşmenin 6.maddesi tek başına kişiye temyiz hakkı tanımaz. Ancak bu hak ceza davalarında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 7 nolu protokolünün 2. maddesi ile tanınmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşmenin 6. maddesi temyiz hakkı sağlamasa da eğer bir devlet kendi iç hukukunda temyiz hakkı tanınmışsa yapılan yargılamaların
Sözleşmenin 6. maddesinde bulunan garantiler kapsamında olduğunu kabul etmektedir. 17.01.1970 tarihli DELCOURT BELÇİKA davasında mahkeme gerekçesinde bu hususa yer vermiştir.
Bu bağlamda, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 7 nolu protokolünün 2. maddesi ve gerekse mahkeme içtihatları değerlendirildiğinde Sözleşmenin 6. maddesindeki kişiye tanınan garantiler temyiz aşamasında da nazara alınması zorunludur.
5271 sayılı CMK"nın 291 ve 296. maddelerine göre usulüne uygun olarak yapılan temyiz talebine rağmen 5271 sayılı CMK"nın 294. maddesine göre neden belirtilmediği
Gerekçesiyle ve açık hükme rağmen CMK 289/1. maddesi bağlamında inceleme yapılmaksızın temyiz talebinin 5271 sayılı CMK"nın 298/1. maddesine göre reddine karar verilmesi halinde, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 6.maddesine göre kişinin garanti altına alınan savunma hakkı kısıtlandığından hak ihlali sayılacaktır.
Bu sebeplerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince hak ihlalinin tespiti halinde, 5271 sayılı CMK"nın 311/1- (f) fıkrası gereği yargılamanın yenilenme sebebini oluşturmaktadır.
İç hukuk bakımından yapılan değerlendirmede ise;
5271 Sayılı CMK"nın 309 ve 310. maddelerinde kanun yararına bozma hükümleri düzenlenmiştir. 5271 Sayılı CMK"nın 309/1. maddesine göre hakim veya mahkemece verilen istinaf veya temyiz incelenmesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükmün hukuka aykırılığının öğrenilmesi halinde Adalet Bakanlığının Yargıtay Başsavcılığına gerekçelerini göstererek karar veya hükmün Yargıtayca bozulması isteminde bulunabilir.
Kanun koyucunun "Kanun Yararına bozma" başlığı altında düzenlemeye gitmesi ve talep hakkını Adalet Bakanlığına tanımasındaki asıl amacının hukuk düzenini tahkim etmek ve hukuk güvencisini sağlamaktır.
Madde metninin gerekçesi, "Maddeye göre, hâkim veya mahkemece verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık olduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirilecektir.
Olağanüstü temyiz de denilen bu kanun yoluna, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş bulunan kararlarda, gerek maddî hukuka ve gerek usul hukukuna ilişkin aykırılıkların giderilmesi için başvurulabilir.
Böylece kanunun eşit uygulanması ve sanığın aleyhine olmamak koşuluyla, hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amaçlanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakanınca bildirilen nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtay ceza dairesine verir.
Yargıtay ileri sürülen nedenleri yerinde görmezse istemi reddeder, yerinde görürse karar veya hükmü kanun yararına bozar" şeklindedir.
Madde gerekçesinde kanunun eşit uygulanması ve sanığın aleyhine olmamak koşuluyla, hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amaçlanmıştır.- cümlesinde kanunların eşit uygulanması ve hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından giderilmesinin önemine vurgu yapılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi, bireyin iradesi dışında başvurulan olağan üstü kanun yoludur. Bireyin başvurusu olmamasına rağmen hukuka aykırı kararın kesinleşmesi hukuk düzeni açısından sakıncalıdır.
5271 sayılı CMK"nın 294. maddesinde düzenlenen nedene dayalı olmayan ve 5271 sayılı CMK"nın 291 ve 296. maddelerine göre usulüne uygun temyiz dilekçelerinin 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesinde düzenlenen hukuka kesin aykırılık halleri yönünden inceleme yapılmaksızın 5271 sayılı CMK"nın 298/1. maddesi gereğince reddine karar verilmesi hukuka uygun değildir.
Hukuka aykırı olarak istinaf veya temyiz aşamasından geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlara karşı kanun yararına bozma temyiz yolu açıktır. İlk derece mahkemesinin istinaf denetiminden geçen, temyiz talebinin 5271 sayılı CMK"nın 289. maddesinde düzenlenen
hukuka kesin aykırılık halleri yönünden inceleme yapılmaksızın 5271 Sayılı CMK"nın 298/1. maddesi gereğince reddine karar verilen ve bu şekilde kesinleşen kararlar yönünden kanun yararına bozma temyiz yoluna gidilmesi mümkün değildir.
Bölge Adliye Mahkemesinin ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak 5271 Sayılı CMK"nın 280/1-e. maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması halinde bu temyiz talebinin 5271 sayılı CMK"nın 298/1. maddesi gereğince reddedilmesi halinde kanaatimce bu karara karşı olağan üstü kanun yolu olan kanun yararına bozma temyiz yolu açıktır. Çünkü Bölge Adliye Mahkemesince yeniden kurulan hüküm, üst denetim merci olan Yargıtayca esastan incelenmemiştir.
Taraflarca talep olmamasına rağmen hukuka aykırı bir karar veya hükme karşı, olağan üstü kanun yolu olan kanun yararına bozma temyiz yolu açık iken; usulüne uygun temyiz
talebine rağmen kanunun açık hükmü dar ve kısıtlayıcı yorumlanarak kanun yararına bozma temyiz etme imkanını bulunmayan, hukuka kesin aykırı hükmün kesinleşmesini sağlamak beklenen hukuki sonuç olamaz.
Yapılan açıklamalar muvacehesinde;Sanık müdafii tarafından temyiz talebinin usulüne uygun olarak yapıldığı, ancak 5271 Sayılı CMK"nın 294. maddesine göre temyiz nedeni belirtilmediğinin anlaşılması karşısında;
Sanık hakkında; kurulan hükmün -5271 sayılı CMK"nın 289. maddesindeki hukuka kesin aykırılık hallerinin var olup olmadığının- tespiti açısından işin esasına re"sen girilerek hukuka kesin aykırılık veya aykırılıkların tespiti halinde; hükmün 5271 sayılı CMK"nın 302/5. maddesi gereğince bozulmasına, aksi halde temyiz talebinin 5271 sayılı CMK 298/1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Dairemizce oluşan çoğunluğun kanaatine belirtilen gerekçelerle katılmak mümkün görülmemiştir. 18.05.2021
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.