14. Hukuk Dairesi 2016/18488 E. , 2020/7554 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.10.2012 gününde verilen dilekçe ile temliken tescile dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili ve davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde, ... ili, ... ... Köyü, 196 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalılara anneleri ..."dan miras kaldığını, söz konusu taşınmazın kendilerine ait olan 196 ada 2 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğunu, davalılar ile akraba olduklarından 196 ada 1 parsel sayılı taşınmazı müvekkillerine satacakları sözü vermeleri üzerine taşınmaza ev inşa ettiklerini, davalıların hisselerini devre yanaşmadıklarından mağdur olduklarını, evin değerinin zemin değerinden fazla olduğunu, müvekkillerinin zemin değerini davalılara ödemeye hazır oldukları beyan edilerek, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı ... ve ... tarafından ayrı ayrı verilen cevap dilekçelerinde, davacıların bedel ödemeden taşınmazı kullandıklarını, bu sebeple davacılara karşı elatmanın önlenmesi davası açıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde malzeme sahibinin iyiniyetli olması yanında diğer bazı koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK’nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
c) Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın tapu kaydına ilişkin UYAP sisteminde bulunan Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) kayıtları üzerinden yapılan güncel sorgulamaya göre; hükmün temyizinden sonra davaya konu taşınmazın 16/24 oranında hissesinin 16.03.2018- 11.02.2020 tarihleri arasında davacılara satış işlemi ile devredildiği, hükme esas alınan ... Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2012/335 Esas sayılı eltamanın önlenmesi konulu dava dosyası örneğinin dosya kapsamına alınmadığı, bu dava hakkında 06.03.2020 tarih ve 2020/262 Karar sayılı Karar ile feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, taraf delilleri toplanmadan ve herhangi bir araştırma yapılmadan, yalnızca taraf beyanları ve ... Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2012/335 Esas sayılı eltamanın önlenmesi konulu dava dosyası esas alınarak davacıların kötü niyetli olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.