Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/827
Karar No: 2020/100

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/827 Esas 2020/100 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/827 E.  ,  2020/100 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Sayısı : 471-992


    Sanıklar ... ve ...’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/2, 109/3-b, 109/5 ve 53. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.12.2012 tarihli ve 471-992 sayılı hükümlerin Cumhuriyet savcısı ve sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 22.09.2016 tarih ve 6491-6569 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.03.2017 tarih ve 400718 sayı ile;
    “...İncelenen dosya kapsamına göre; sanıklar... ve ... ile arkadaşları olan ..."ın para karşılığı cinsel ilişkiye girmek amacıyla mağdure ... ile buluştukları, sanıkların grup seks yapma teklifini reddeden mağdure ile sanık ... arasında bir arbede olduğu, bu sırada..."in kolundan tutması ve yüzüne tokat atması nedeniyle mağdurenin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı uyuşmazlık konusu olayda; olayın oluş şekli, sanıkların ve tanık ..."ın tüm aşamalardaki uyumlu beyanları ve özellikle mağdurenin hüküm tarihinde sonra verdiği dilekçe içeriği tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde, eylemin mağdure ile sanıklar arasında fuhuş konusunda çıkan anlaşmazlıktan kaynaklandığı, sanıkların mağdurenin hürriyetini kısıtlama gibi bir düşüncelerinin bulunmadığı ve suç kastı içerisinde hareket etmedikleri, bu çerçevede ... yönünden kişi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, Sait"in eyleminin ise basit etkili eylem suçu kapsamında kaldığı anlaşıldığından hükümlerin bozulmasına karar verilmesi gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 04.05.2017 tarih ve 1850-2446 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar hakkında basit cinsel saldırı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece bozulmuş olup inceleme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanıklara atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının,
    2- Oluşmadığının kabulü hâlinde sanık ...’in eyleminin basit yaralama suçunu oluşturup oluşturmadığının,
    Belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Kolluk görevlilerince 13.06.2009 tarihinde saat 19.50’de düzenlenen yakalama ve üst arama tutanağına göre; saat 19.20 civarında mağdure ...’a karşı gerçekleştirildiği iddia olunan olayla ilgili olarak ..., ... ve ...’nun gözaltına alındıkları ve üst aramalarının yapıldığı,
    Bursa Sağlık Müdürlüğünde görevli doktor tarafından 13.06.2009 tarihinde saat 21.05’te düzenlenen rapora göre; mağdurenin sol kol arka kısmında 6x3 cm ebadında kırmızı ekimoz, sol kulak alt kısmında 0,5 cm uzunluğunda ve aynı iz düşümde mastoid kemik hizasında 0,5 cm uzunluğunda kırmızı renkli çizik bulunduğu, sanıklar ... ve ... hakkında düzenlenen raporlara göre şahısların vücudunda darp, cebir izine rastlanılmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
    Mağdure ... Kollukta; tanık ... ile yaklaşık 20-25 gün önce tanışarak telefonda konuştuklarını, olay günü kendisine ait arabanın otoparkta olduğunu, tanık...’la buluştuklarını, tanık ...’ın araması üzerine tanık...’ın kendisini hastane yakınlarına bıraktığını, siyah renkli araçta tanık ...’ın yanında iki kişinin daha olduğunu, araca bindiğini, tanık ...’ın yukarıda çay içildiğini söylediğini, ormanlık bir bölgeye doğru çıktıklarını, tanık ...’ın aracı durdurduğunu, tanığa “Hani çay içecektik?” diye sorduğunu, tanığın “Ne çayı, grup yapmaya geldik buraya.” dediğini, bunun üzerine arabadan indiğini, sanık ...’in kolunu tutarak nereye gittiğini sorduğunu, sanık ...’un da kaçmaması için kemerine asıldığını, sanık ...’in tokat attığını, o esnada şapkasının düştüğünü, ikisinin de eğildiğini, o anda koşarak kaçmaya başladığını, sanık ...’un sanık ...’ten şapkayı vermemesini istediğini, kendisinin dönmediğini ancak araçla sanıklar tarafından takip edildiğini, bir evin bahçesine sığındığını, sanıkların evde bulunanlara “Bu hırsız, çıkartın bunu buradan.” dediklerini, tanık...’ı telefonla aradığında onun telefonu jandarma görevlisine verdiğini, tanık ...’ın kendisine bir şey yapmadığını,
    Mahkemede dinlenilmeyen mağdure, Yerel Mahkemece hüküm kurulduktan sonra verdiği 21.12.2012 tarihli dilekçede; olay günü tanık ...’ın kendisini araması üzerine buluştuklarını, araçla Doburca Köyü istikametinde gittiklerini, vardıklarında fuhuş pazarlığı yaptıklarını, iki kişi ile ilişkiye girmeyeceğini söylediğini, tanık ... ve sanık ...’in ısrarına rağmen kabul etmeyip yürüyerek uzaklaşmaya başladığını, aracın kendisini takip ettiğini, aracı kullanan kişinin “Nereye istersen oraya bırakayım.” dediğini, tekrar araca bindiğini, tanık ... ve sanık ...’in daha fazla para teklif ettiklerini ancak iki kişi ile ilişkiye girmek istemediğini belirterek teklifi geri çevirip araçtan indiğini, sanık ...’in arkasından gelerek ileri geri konuştuğunu, “Sen orospu değil misin kızım? Ne diye kabul etmiyorsun, paranı vereceğiz işte.” demesi üzerine sinirlendiğini, sanık ...’in üzerine yürüdüğünü, bu esnada kolunu sanık ...’in tutarak ittirdiğini, araç içerisinde veya dışarısında kimsenin kendisine cinsel saldırıda bulunmadığını, zorla tutarak hürriyetini kısıtlamadığını, sanık ...’in hakareti nedeniyle sinirlenerek arkadaşını telefonla aradığını, yalan söyleyerek arkadaşından yetişmesini istediğini, bunun üzerine jandarma görevlilerinin geldiğini, sanıkların kendisinin elini dahi tutmadıklarını, başka bir harekette bulunmadıklarını, kendisine hakaret edilmesi, fuhuş için gelip para alamaması, iki kişinin ilişkiye girmek istemesi, bir hayat kadını şeklinde görülmesi gibi sebeplerle kollukta o şekilde ifade verdiğini,
    Tanık ... Kollukta; mağdureyle bir yıl önce tanıştığını, olay günü mağdureye ait olan arabayı emanet aldığını, mağdureyi hastanenin yakınına bırakarak ayrıldığını, bu esnada mağdurenin siyah bir araca bindiğini, 25 dakika sonra telefonla arayan mağdurenin bağırarak hastanenin arka kısmına doğru gelip kendisini kurtarmasını istediğini, orada bulunan jandarma aracına koşarak telefonu jandarma görevlilerine verdiğini, mağdurenin bulunduğu yeri jandarma görevlilerine tarif ettiğini, hep birlikte mağdurenin bulunduğu yere gittiklerini, siyah renkli araç hareket etmek üzereyken araçla önünü kestiğini, mağdurenin 5 dakika kadar sonra ağaçların içerisinden bağırarak geldiğini, mağdurenin kulağının arkasında kızarıklık olduğunu ve burnunun kanadığını,
    Mahkemede Kolluktaki beyanından farklı olarak; mağdureyle arkadaş olduklarını, mağdurenin telekız olduğunu bildiğini, arabası olduğu için mağdurenin kendisini arayıp hastanenin yakınına bırakmasını istediğini, mağdureyi bıraktıktan sonra 5-10 metre kadar ilerlediğini, bu esnada mağdurenin telefonla arayıp bağırarak yardım istediğini, kendisinin ise hemen 155 polis imdat hattını aradığını, çelişki sebebiyle sorulması üzerine; olayın üzerinden 3 yıldan fazla zaman geçtiğini, ayrıntıları bu nedenle hatırlamadığını,
    Tanık ... şüpheli sıfatıyla Kollukta; mağdurenin numarasını bir arkadaşından aldığını, telefonla aradığını, saati 150 TL olarak anlaştıklarını, hastane yakınında buluştuklarını, mağdurenin araca bindiğini, araçta muhabbet ettiklerini, Doburca Köyü istikametine doğru gittiklerini, aracı durdurduklarını, sanık ...’un grup seks yapmayı teklif ettiğini, mağdurenin kabul etmediğini, “Dalga mı geçiyorsunuz?” dediğini, aşağı doğru yürümeye başladığını, kendilerinin ise araca bindiklerini, mağdurenin yanından geçerken aldıkları yere kadar götürmeyi teklif ettiklerini, mağdure araca bindikten sonra tekrar konuşmaya başladıklarını, sanık ...’un aracı Doburca mevkisinin üst kısmında bulunan tepeye çektiğini, tuvalet ihtiyacı olduğunu söyleyen mağdurenin araçtan inerek aşağı doğru koşmaya başladığını, sanık ...’in mağdurenin arkasından koştuğunu, kendisinin sanık ...’la birlikte aracın yanında kaldığını, sanık ...’le mağdurenin epeyce konuşup tartıştıklarını, mağdurenin tekrar sanık ...’in elinden kurtulup kaçmaya başladığını, sanık ...’la birlikte araca bindiklerini, sanık ...’i alıp gidecekleri esnada jandarma görevlilerinin geldiğini,
    Mahkemede; kolluktaki beyanını tekrar ettiğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; olay günü diğer sanık ...’in aradığını, aracıyla kendilerini bir yere götürüp götüremeyeceğini sorduğunu, aracın yanına vardıklarında sanık ... ve tanık ...’ın bir hayat kadının yanına gitmek istediklerini söylediklerini, birlikte hastanenin yakınına araçla gittiklerini, mağdurenin gelerek aracın ön koltuğuna bindiğini, Doburca istikametine hareket ettiklerini, tenha bir yerde durduklarını, tanık ..., sanık ... ve mağdurenin araçtan indiklerini, kendisi araçta otururken mağdurenin yoldan aşağı doğru yürümeye başladığını, sanık ...’e ve tanık ...’a ne olduğunu sorduğunu, cevaben para ve grup seks yapma konusunda anlaşamadıklarını belirttiklerini, araçla hareket ettikten sonra camı açarak mağdurenin yanından geçerken aşağıya kadar götürmeyi teklif ettiğini, mağdurenin araca tekrar bindiğini, geldikleri istikametin tersine doğru aracı sürdüğünü, yolun açık olup olmadığını kontrol etmek için araçtan indiğini, yola baktığı esnada mağdurenin araçtan ayrıldığını, yol boyunca yürüyerek telefonla birilerini aradığını, bir evin önüne gelince durduğunu, sanık ...’in, evin orada bulunan kişilere mağdureyi kastederek “Dikkat edin, güvenilir biri değil.” dediğini, o esnada jandarma görevlilerinin geldiğini, mağdureyle aralarında hiçbir şekilde temas, taciz veya hakaret olayı yaşanmadığını,
    Mahkemede; olay günü tanık ...’ın aradığını, mağdure ve sanık ...’le birlikte şehir merkezine yakın ağaçlık bir alana gittiklerini, mağdurenin daha fazla para talep etmesi nedeniyle anlaşmazlık çıktığını, olay yerine mağdurenin arkadaşı ve jandarma görevlilerinin geldiğini,
    Sanık ... ...Kollukta; tanık ...’ın hayat kadını bulduğunu, sanık ...’un arabasıyla mağdureyle görüşmek üzere gitmeyi teklif ettiğini söylediğini, mağdureyle hastane yakınlarında buluştuklarını, mağdurenin ön koltuğa oturduğunu, Doburca Köyü istikametinin yukarı kısmına geldiklerinde araçtan indiklerini, sanık ...’un aracı yanaştırmaya gittiğini, mağdurenin “Hanginiz benimle yatacaksınız.” dediğini, tanık ...’ın mağdureye sanık ...’la birlikte olacağını söylediğini, sanık ...’un bunu duyması üzerine tanık ...’a “Sen geç önce.” dediğini, mağdurenin “Benimle dalga mı geçiyorsunuz?, hiçbirinizi istemiyorum.” diyerek uzaklaştığını, sanık ...’un “Saçmalama canım, gideceğin yere biz bırakırız.” dediğini, mağdurenin kabul etmeyerek aşağı doğru yürüdüğünü, kendilerinin araca bindiklerini, mağdurenin yanından geçerken sanık ...’un camı açarak “Canım nereye gidiyorsun ya?” dediğini, mağdurenin kendisini aldıkları yere bırakmalarını kabul ederek araca bindiğini, yol yeni yapıldığı için altı alçak olan araçla gitmeye çalıştıklarını, sanık ...’un arabadan inerek yolun doğru olup olmadığını kontrol ettiğini, o esnada mağdurenin tuvaletinin geldiğini söyleyerek araçtan inip aşağı doğru koşmaya başladığını, “Hepinizin anasını, bacısını sinkaf ettireceğim, siz adam mısınız?” şeklinde bağırdığını, kendisinin mağdurenin düşen şapkasını aldığını, şapkayı takmak için yaklaştığında mağdurenin hızlı bir şekilde kendisine vurduğunu, “Bırak ...çocuğu, ben takarım.” şeklinde küfrettiğini, “Çekil git başımdan.” diyerek yumruk attığı esnada mağdurenin kolunu tuttuğunu, mağdurenin kolunu hızla çekerek aşağı doğru koşmaya başladığını, sanık ...’un “Bırakın, gitsin.” dediğini, mağdurenin arabaya taş atması nedeniyle sanık ...’un aracı durdurduğunu, mağdurenin telefonda birileriyle konuştuğunu, o esnada jandarma görevlilerinin geldiğini, mağdureye karşı bir teması ya da cinsel saldırısının olmadığını,
    Mahkemede; mağdureyle buluşmak için tanık ... ve sanık ...’la hastane yakınlarına gittiklerini, mağdure araca bindikten sonra hareket ettiklerini, arkadaki bir aracın kendilerini takip ettiğini, mağdureyle fiyatta anlaşamayınca aldıkları yere bırakmak istediklerini, mağdurenin “Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?” diyerek aracın içinde sağa sola vurmaya başladığını, bunun üzerine aracı durdurarak araçtan indiklerini, yanlarında başka bir aracın durduğunu, bu araçtaki kişilerin mağdureyi pazarlayanlar olduğunu, bir müddet onlarla tartıştıklarını, sonrasında jandarma görevlilerinin geldiğini,
    Savunmuşlardır.
    5237 sayılı TCK’nın “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlıklı 109. maddesi;
    “(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
    (2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Bu suçun;
    a) Silahla,
    b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
    d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
    f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
    (4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
    (5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
    (6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bent hâlinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibarıyla ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
    Hile ise, söz, hareket veya diğer davranışlarla bir kişinin bilerek aldatılması ve yanıltılmasıdır. Hile ile kendisinde yanlış düşünce uyandırılan kişi belli bir davranışa sürüklenmekte ve buna zorlanmaktadır. Hilenin alıkoyma veya kaçırmaya yönelik olması gerekir. Ayrıca hile aldatıcı nitelikte de olmalıdır. Vaad ile hile bir birine karıştırılmamalıdır. Ancak mağdurun yaşı, tecrübesizliği, içinde bulunduğu korku ve endişe hâli gibi nedenlerle esasen hür iradesi ile kabul etmeyeceği bir hususun vaad edilerek iradesinin kırılması durumunda hilenin varlığı kabul edilmelidir. Bu nedenle bir şeyin hile olup olmadığı her somut olaydaki koşullara göre değerlendirilmeli ve failin kandırılarak direncinin kırılıp kırılmadığı belirlenip sonuca ulaşılmalıdır.
    Öğretide "Hile, kişiyi kandırmak için kullanılan bir yöntemdir. Hile, gerçek olmayanı gerçekmiş gibi göstererek failin kandırılmasını sağlar. Kandırılmış olan kişi de, gerçeği bilseydi yapmayacağı bir davranışı yapar. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda kullanılan hileyle kandırılan kişi, bir yerden diğer bir yere kendi iradesiyle gider veya gitmez. Ancak, bu irade, kandırılmış olduğundan özgür irade değildir." şeklinde görüşlere yer verilmiştir (Serap Keskin Kiziroğlu, Özel Ceza Hukuku, 3. Cilt, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2018, s. 86-87.).
    Bu suç ile cezalandırılmak istenen husus, bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması veya sınırlanmasıdır. Nitekim bu husus madde gerekçesinde; "Bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir" şeklinde belirtilmiştir. Suçun maddi unsuru, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebileceği gibi serbest hareketli bir suç olduğundan, bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması neticesini doğurabilecek her türlü hareket ile işlenebilecektir. Maddede sadece "bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak" tan söz edilmiş, fiilin işleniş şekli, yeri, zamanı ve süresi konusunda bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle mağdurun bir yere gitme veya kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla, her zaman her yerde işlenebilir. Fiilin herkesin girebileceği bir yer, özel, kapalı veya açık alanda gerçekleştirilmesini yahut uzun veya kısa süreli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Suçun oluşması için mutlaka mağdurun bir yere kapatılmış olmasına gerek yoktur, aleni bir yerde tutma veya böyle bir yere götürme hâlinde dahi diğer unsurların varlığı durumunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşacaktır. Kesintisiz bir suç olması sebebiyle suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez. Mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun bitme zamanıdır, tamamlandıktan sonra kısa sürede bitirilebileceği gibi, günlerce de sürdürülebilir. Öte yandan özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden, suçun tamamlanması için fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir. Sürenin çok kısa olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliği taşıyıp taşımadığı, hareketin ağırlığı, önemi ve ciddiyeti ile birlikte hâkim tarafından değerlendirilip belirlenecektir. Sonuç ise, mağdurun bir yere gitme ya da bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması biçiminde ortaya çıkmaktadır.
    Hürriyetten yoksun kılma süresi konusunda öğretide de; “Türk Hukukunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılmanın süresinin kısa veya uzun olmasının suça etkisi yoktur. Mağdurun bir yere gitmek veya bir yerde kalmak serbestisi ortadan kaldırıldığında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşur. Bununla birlikte failin gerçekleştirdiği eylemin belirli bir önemi olması gerekir. Nitekim birini bir an için tutma bu suçu oluşturmaz. Engellemenin suçu oluşturacak ağırlıkta olup olmadığını somut olayın durumuna göre hâkim takdir eder.” şeklinde görüşlere yer verilmiştir (Mehmet Emin Artuk-Ahmet Gökcen, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 18. Baskı, Ankara, 2019, s.425.).
    Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun manevi unsuru, failin, mağduru kişisel özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi istemesi ve bilmesi, yani genel kasttır. Kanunun metninden de anlaşılacağı üzere, suçun temel şeklinin oluşumu için saik (özel kast) aranmamıştır. Bu görüş öğretide (Erman-Özek, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, İst-1994, s.130, Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4. Bası, İst-1994, s.31; Durmuş Tezcan-M. Ruhan Erdem-Murat Önok, Teorik-Pratik Ceza Hukuku, Ankara-2008, s.363 vd.; M. Emin Artuk, Ahmet Gökcen, A.Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara-2009, cilt:3, s.2830 vd.; Recep Gülşen, Hürriyeti Tahdit Suçları, Ankara-2002, s.87.) ve yargısal kararlarda da (CGK’nın 29.06.2010 tarih ve 110-161, 23.01.2007 tarih ve 275-9, 03.12.2002 tarih ve 288-419 sayılı kararları) benimsenmiştir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Olay günü tanık ...’ın fuhuş yaptığını bildiği mağdureyi telefonla aradığı, mağdure ile para karşılığı cinsel ilişkiye girmek için anlaştıkları, tanık...’ın mağdureyi araçla hastane yakınında bıraktığı, mağdurenin tanık ..., sanıklar ... ve...’in bulunduğu araca bindiği ve Doburca Köyü istikametine gittikleri, sanık ...’un aracı durdurduğu, sanıkların mağdureyle toplu seks yapmak istedikleri, mağdurenin sanıklarla aynı anda cinsel ilişkiye girmeyi kabul etmemesi üzerine araçtan inerek geldikleri yöne doğru yürümeye başladığı, sanıklar ... ve... ile tanık ...’ın araçla mağdurenin yanına gidip, mağdureye onu aldıkları yere bırakmayı teklif ettikleri, bunun üzerine mağdurenin tekrar araca bindiği ancak sanık ...’un arabayı geldikleri istikametin tersi yönündeki tepeye doğru sürdüğü ve bir süre sonra aracı durdurduğu, mağdurenin ihtiyacını gidermek bahanesiyle araçtan indiği ve aşağı doğru koşmaya başladığı, sanık ...’in mağdurenin peşinden giderek kolundan tuttuğu, sanık ...’un ise onlara yetişerek mağdurenin kemerinden tuttuğu, bu esnada sanık ...’in mağdureye tokat attığı, ardından mağdurenin sanıkların elinden kurtularak yakındaki bir evin bahçesine sığındığı ve tanık...’ı telefonla arayıp yardım istediği, sanık ...’in mağdurenin sığındığı evin önüne giderek evde bulunan kişilere mağdurenin güvenilir birisi olmadığını söyleyip orada beklediği, mağdureyle telefonda konuşan tanık...’ın o esnada yakında bulunan jandarma görevlilerine telefonu verip mağdurenin jandarma görevlileriyle konuşmasını sağladığı, daha sonra tanık... ile jandarma görevlilerinin olay yerine gittikleri, sanıklar ve tanık ...’ın içerisinde bulunduğu araç hareket etmek üzereyken tanık...’ın araçla önlerini keserek durdurduğu, 5 dakika kadar sonra mağdurenin ağaçların arasından bağırarak geldiği, adli rapora göre mağdurenin sol kol arka kısmında 6x3 cm ebadında kırmızı ekimoz, sol kulak alt kısmında 0,5 cm uzunluğunda ve aynı iz düşümde mastoid kemik hizasında 0,5 cm uzunluğunda kırmızı renkli çizik bulunduğu anlaşılan olayda;
    Sanıklarla cinsel ilişkiye girmek istemeyen mağdurenin onlardan uzaklaşmak için araçtan inip yürümeye başlaması üzerine sanıkların mağdureyi aldıkları yere geri bırakma bahanesiyle iradesini fesada uğratarak hileyle tekrar araca binmesini sağlamaları, ardından aracı farklı bir istikamete doğru sürmeleri, bir süre sonra araçtan inerek kaçmaya çalışan mağdurenin kolundan ve kemerinden tutmaları, tokat atıp cebir uygulayarak kaçmasını engellemeye çalışmaları, takiben ellerinden kurtulup bir evin bahçesine sığınmasına rağmen evin önünde ve civarında bekleyerek jandarma görevlilerinin gelmesine kadar orada kalmaya mecbur etmeleri, uygulanan hileli davranış ve cebir şiddetin tamamen bir yere gitme hürriyetinden yoksun bırakmak amacına yönelik olması, sanıkların eylemlerine bağlı olarak uzunca bir süre mağdurenin kendi istek ve iradesi çerçevesinde hareket edememesi ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun bireylerin serbest bir şekilde hareket etme, bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünü koruma altına alması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların hile ve cebirle gerçekleştirdikleri eylemlerinin TCK"nın 109. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
    Ulaşılan bu sonuç karşısında, sanık ...’in eyleminin basit yaralama suçunu oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi