Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1822
Karar No: 2021/110
Karar Tarihi: 27.01.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1822 Esas 2021/110 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1822
Karar No : 2021/110

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının malikleri arasında yer aldığı Tokat ili, Yeşilyurt ilçesi, … mevkinde bulunan …, … ve … parsel numaralı taşınmazların taşkın ve sel suları nedeniyle zarar gördüğünden bahisle uğranıldığı iddia edilen 10.000 TL maddi zararın 04/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödenmesi ve zararların tekrar oluşmaması için gerekli tedbirlerin alınması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun'un "Vazife ve Salahiyetler" başlıklı 2. maddesinde, "Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salahiyetleri şunlardır: a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek, b) Sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak...g) Yukardaki fıkralarda yazılı tesislerin (Çalıştırma, bakım ve onarım dahil) işletmelerini sağlamak..." hükmünün yer aldığı,
Davacının maliki olduğu Tokat ili, Yeşilyurt ilçesi, ... mevkii ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda taşkın ve sel sularına karşı davalı idarece önlem alınmadığı; bu sebeple arazinin tamamen kullanılmaz hale geldiğinden bahisle anılan taşınmazda uğranıldığı iddia edilen zararın tespiti amacıyla davacı tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesine başvurularak delil tespiti isteminde bulunulduğu; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değ.İş sayılı dosyasında zararın tespiti için 17/06/2010 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda bilirkişi tarafından düzenlenen 24/06/2010 tarihli raporda, sadece … nolu parselde su baskını ve sel sebebiyle meydana gelmiş bir zararın olduğu ve bu zararın da toplam 3.061,00 TL olduğunun tespit edildiği; davacı tarafından 02/08/2010 tarihinde davalı idareye başvurularak uğranıldığı iddia edilen 10.000,00 TL zararın yasal faiziyle tazmini ve gerekli tedbirlerin alınmasının talep edildiği; bu başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine 10.000,00 TL zararın 04/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve taşınmazın sel sularından etkilenmemesi için tedbir alınmasına karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı,
Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu taşınmazların DSİ Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanında olup olmadığının, idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının ve varsa zarar miktarının ne kadar olduğunun tespiti açısından Mahkemelerinin 29/04/2011 tarihli ara kararı ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi üzerine yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda özetle; "dava konusu taşınmazların DSİ'nin sorumluluk alanında bulunduğu, taşınmazların kuzeyinden geçen yolun kenarında drenaj kanalı olarak kullanılan yol kenar hendeğinin olduğu, ancak bakım ve onarımının yapılmadığı, DSİ tarafından yapılmış bir drenaj kanalının olmadığı, taşkın sularının engellenmesi amacıyla kapsamlı tesislerin yapılmasına ihtiyaç duyulduğunun gözlemlendiği, zarar miktarlarının tespiti bakımından; dava konusu parsellerden ... nolu parsel için, sel basmasının kesimde ve verimde bir kayba neden olmadığı; ... nolu parsel için, parselin kuzeyinde bulunan tarla içi drenaj kanalının sel ve taşkın sularının parsele ulaşmasının engellediği için herhangi bir zararın oluşmadığı; … nolu parsel açısından ise sel ve taşkın suları sebebiyle tarımsal faaliyetlerin olumsuz bir biçimde etkilendiği, oluşan zarar miktarının ise 2010 yılında ekilen 20 dekar yonca için 1.950 TL, 40 dekar buğday için 1.456 TL ve buğday ekilen alandan elde edilen sap açısından 480 TL olmak üzere toplam 3.886 TL olduğu" şeklinde tespit ve görüşlere yer verildiği,
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, davalı idare vekili tarafından yapılan itirazın raporun dayandığı teknik ve bilimsel veriler karşısında anılan raporu kusurlandırıcı nitelikte bulunmadığı, raporun hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğü,
Bu durumda, sorumluluk alanında bulunan ... nolu parseldeki taşınmazın taşkın ve sel sularından olumsuz etkilenmesi suretiyle meydana gelen zararın oluşmasında davalı idarenin hizmet kusuru olduğu; bu nedenle bilirkişi raporuyla tespit edilen toplam 3.886,00 TL zararın 04/08/2010 itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin davacı isteminin ise reddi gerektiği sonucuna varıldığı,
Öte yandan, idari yargı yerlerinden davanın türüne göre ya bir idari işlemin iptaline ya da bir zararın tazminine karar verilmesinin istenebilmesinin mümkün olduğu; idari eylem veya işlem ya da talimat niteliğinde yargı kararı verilebilmesinin mümkün olmadığı; bu nedenle açılan davada davacının, taşınmazının sel sularından etkilenmemesi için tedbir alınmasına karar verilmesi istemi hakkında Mahkemelerince karar verilebilmesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca olanaklı bulunmadığı gerekçeleriyle,
Davacının 10.000,00 TL maddi tazminat isteminin 3.886,00 TL'lik kısmının kabulüne, 6.114,00 TL’lik kısmının reddine, kabul edilen miktar için taleple bağlılık ilkesi gereğince 04/08/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, tedbir alınmasına karar verilmesi isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 18/03/2016 tarih ve E:2012/2384, K:2016/1491 sayılı kararıyla;
6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun'un 2/a maddesinde, taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmenin Genel Müdürlüğün görev ve sorumluluğunda olduğu hususunun kurala bağlandığı,
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 24/08/2011 tarihli bilirkişi raporunda, ''6200 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre davalı idarenin taşkın sular ve sellerle mücadele ve koruyucu tedbirler alma görevinin olduğu, taşınmazların bulunduğu alanın davalı idarenin sorumluluğunda kaldığı'' yolundaki tespit ve değerlendirmelere istinaden olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun kabul edildiği; ancak davalı idareye yüklenen sorumluluğun bütçe, ödenek, ihtiyaç, öncelik, personel vs. gibi unsurlar dikkate alınarak bir program dahilinde yerine getirileceği hususunda duraksama bulunmadığı,
Buna göre, dosya kapsamında davacı veya yörede yaşayan diğer vatandaşlar tarafından gerekli tedbirlerin alınması yolunda davalı idareye yapılmış bir başvurunun olmadığı; keza söz konusu taşınmazların bulunduğu alanda bakım, onarım veya denetim görevinin ihmal sonucu doğuracak davalı tarafından inşa edilmiş kanal vb. bir tesisin de bulunmadığı; davalı idare tarafından yatırım ve ıslah programına alınmamış kuru dere yatağının taşması nedeniyle meydana gelen olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Bu durumda maddi tazminat istemine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen kararın davanın kabulüne ilişkin bölümünde hukuki isabet görülmediği gerekçeleriyle,
İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Danıştay Onuncu Dairesinin bozma kararında belirtilen, "...dosya kapsamında davacı veya yörede yaşayan diğer vatandaşlar tarafından gerekli tedbirlerin alınması yolunda davalı idareye yapılmış bir başvurunun olmadığı, keza söz konusu taşınmazların bulunduğu alanda bakım, onarım veya denetim görevinin ihmal sonucu doğuracak davalı tarafından inşa edilmiş kanal vb. bir tesisin de bulunmadığı, davalı idare tarafından yatırım ve ıslah programına alınmamış kuru dere yatağının taşması nedeniyle meydana gelen olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı.." yönündeki gerekçeye uyulup uyulmayacağının netleştirilmesi amacıyla Mahkemelerince 25/06/2019 tarihli ara kararla Yeşilyurt İlçe Tarım Müdürlüğü, Yeşilyurt Tapu Müdürlüğü, Tokat Kadastro Müdürlüğü, Tokat İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Tokat Devlet Su İşleri 72. Şube Müdürlüğü, Tokat İl Özel İdaresi ve Yeşilyurt Belediye Başkanlığına müzekkerelerin yazıldığı,
Buna göre, zararın meydana geldiği dava konusu … parselin, Yeşilyurt ilçesi mücavir sınırını kuzey yönünde kesen Çekerek Irmağının yakın mesafe kuzeyinde kaldığı; parselin ilçe merkezine oldukça yakın olduğu; 60.490,00 m2 alanda davacının 6/20'lik paylı mülkiyetinde olduğu; parseldeki ekim dikim faaliyetinin davacı dışında başkasınca yapıldığına dair hem adli yargı yerinde görülen delil tespit davasında hem de Mahkemelerince zarar tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra yapılan keşifte aksine herhangi bir tespite yer verilmediğinin görüldüğü,
Dava konusu … parseldeki zarara ilişkin en yakın tarihli ... Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değ.İş sayılı dosyasında 17/06/2010 tarihli keşif zaptının düzenlendiği; ziraat bilirkişisince yapılan tespitlerde, parseldeki ana sorunun taban suyu yüksekliği olduğu, taban suyunun drene edilerek uzaklaştırılmasının çözüm olduğu, drenaj görevinin DSİ sorumluluğunda olduğunun belirtildiği; buna karşın, Mahkemelerince olaydan yaklaşık 1 yıl sonra yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda dava konusu parsellerin yakınında kuru dere yatağının bulunduğu, … parselin arazi kotunun bu dere yatağından düşük olduğu, parsel kenarına yol kenar hendeği yapılmasına rağmen drenaj kanalının yapılmadığı, parselin taşkından … parsel kadar etkilenmediği şeklinde tespitlere yer verildiği; Danıştay Onuncu Dairesinin bozma kararında da "... yatırım ve ıslah programına alınmamış kuru dere yatağının taşması nedeniyle meydana gelen olayda..." denilerek zararın kaynağının kuru dere yatağının taşması olarak gösterildiği; bu açıdan dava konusu zararda olay tarihine en yakın tespit olan ... Asliye Hukuk Mahkemesince hazırlatılan bilirkişi raporunun esas alınması gerektiği; bu raporda da herhangi bir kuru dere yatağı taşması, taşkınına ilişkin herhangi bir tespite yer verilmediği; zararın nedeni olarak yağışlar neticesinde oluşan taban suyu yüksekliği ve bu suyun drene edilmesindeki yetersizliğin gösterildiği,
Yine söz konusu bozma kararında "... davacı veya yörede yaşayan diğer vatandaşlar tarafından gerekli tedbirlerin alınması yolunda davalı idareye yapılmış bir başvurunun olmadığı, keza söz konusu taşınmazların bulunduğu alanda bakım, onarım veya denetim görevinin ihmal sonucu doğuracak davalı tarafından inşa edilmiş kanal vb. bir tesisin de bulunmadığı..." yönünde bir değerlendirme yapıldığı; 25/06/2019 tarihli ara kararla Tokat Devlet Su İşleri 72. Şube Müdürlüğünden celbedilen belgelerden, yaklaşık 1050 rakımda bulunan … parselin, daha kuzeyinde bulunan ve arkası 1500 rakımlı, köy yerleşik alanları 1200 rakımda bulunan Doğanca ve Doğlacık köylerinden gelen su akıntısı hattında kaldığı, 1989 tarihli DSİ Etüd Fen Heyeti Müdürlüğü raporuyla bu bölgede Yığılgın Deresi taşkın koruma işine ilişkin etüdler yapıldığı, dosyada bu çalışmalara ilişkin 1/25.000 ölçekli yağış alanı haritalandırmasının yapıldığı, bu anlamda halihazırda davacı ya da yöre sakinlerinin herhangi bir başvurusunun aranmasına gerek bulunmadığı, zaten davalı idarece bu bölgede çalışmaların yapıldığının anlaşıldığı; ayrıca yine dosyada bulunan Alpudere Barajı Sulaması Vaziyet Planında parselin kuzey yönünden paralel şekilde ana sulama hattı ana borusunun geçtiği, bu boru hattında da parselin bulunduğu yere doğru tali boru hatlarının geçirildiğinin görüldüğü,
Dosyadaki bilgi ve belgeler kapsamında, tarla içi geliştirme hizmetlerinden biri olan drenaj ve taban suyu yüksekliğinin çözümü noktasında davalı idarenin ve İl Özel İdarelerinin fiili olarak ülke genelinde plan, proje etüdler yaptıkları; yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde davalı idarece parselin bulunduğu bölgede taşkın önleme ve sulama faaliyetlerine ilişkin faaliyetlerinin mevcut olduğu; bu anlamda davacı ve yöre sakinlerinin idareyi harekete geçirecek bir başvurularının aranmasına gerek bulunmadığı; davalı idarenin 6200 sayılı Kanun kapsamında zarar konusu hususları önleme görev ve sorumluluğu bulunduğu; bu nedenle davacı zararının davalı idarece tazmini gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı,
Bu durumda, davalı idarenin sorumluluk alanında bulunan ... nolu parseldeki taşınmazın taban suyu yüksekliği ve drenaj yetersizliğinden etkilenmesi suretiyle meydana gelen zararın oluşmasında davalı idarenin hizmet kusuru olduğu sonucuna varıldığı; dolayısıyla bilirkişi raporuyla tespit edilen toplam 3.886,00 TL zararın 04/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin davacı isteminin ise reddi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçeleri eklenerek, davanın kısmen kabulü yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idarelerine 6200 sayılı Kanun tarafından yüklenen görevlerin yatırım programı dahilinde ödenek ve makine olanakları çerçevesinde yürütüldüğü, dava konusu taşınmazların bulunduğu Yeşilyurt ilçesinde taşkın önlemine yönelik pek çok tesisin inşa edildiği, ancak bu taşınmazlarda idarelerine ait herhangi bir tesisin bulunmadığı, ülke genelinde su kaynaklarının ıslahına yönelik çalışmaların henüz tamamlanmadığı gözetildiğinde kuru dere yatağı ıslahı konusunun ikinci planda kaldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların idarelerinin sorumluluk alanında bulunduğu yönünde yer alan tespitin hatalı olduğu, nitekim bu taşınmazların ilçe merkezi sınırları içinde yer aldığı, bu nedenle de bahse konu taşınmazların ilçe belediyesi ve il özel idaresinin sorumluluğunda bulunduğu, kabul anlamına gelmemekle birlikte meydana geldiği iddia edilen zarardan idarelerinin tek başına sorumlu tutulmasının doğru olmadığı belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından müşterek maliki olduğu Tokat ili, Yeşilyurt ilçesi, … mevkii …, … ve … parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda taşkın ve sel sularına karşı davalı idarece önlem alınmadığı, bu sebeple arazinin tamamen kullanılamaz hale geldiğinden bahisle uğranıldığı iddia edilen zararın tespiti amacıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesine başvurularak delil tespiti isteminde bulunulmuş, anılan Mahkemece … Değ.İş sayılı dosyada zararın tespiti için 17/06/2010 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan 24/06/2010 tarihli bilirkişi raporunda, sadece … nolu parselde su baskını ve sel sebebiyle 3.061,00 TL tutarında zararın meydana geldiği tespit edilmiştir.
Akabinde, davacı tarafından 02/08/2010 tarihinde davalı idareye başvurularak uğranıldığı iddia edilen 10.000,00 TL zararın yasal faiziyle tazmini ve gerekli tedbirlerin alınması talep edilmiş, bu başvurunun zımnen reddi üzerine de 10.000,00 TL tutarındaki maddi zararın 04/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve taşınmazların sel sularından etkilenmemesi için tedbir alınması istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin ilk fıkrasında; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." kuralı yer almakta olup, aynı maddenin son fıkrasında; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun'un "Vazife ve Salahiyetler" başlıklı 2. maddesinde; "Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salahiyetleri şunlardır: a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek, b) Sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak...g) Yukardaki fıkralarda yazılı tesislerin (Çalıştırma, bakım ve onarım dahil) işletmelerini sağlamak..." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle illiyet (nedensellik) bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Bu belirlemeler ışındığında somut uyuşmazlığa bakıldığında, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini düzenleyen 6200 sayılı Kanun'un yukarıda aktarılan hükümlerinden, davalı idarenin taşkın ve sel sularına karşı gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu, buna karşın arazinin taban suyu yüksekliği gibi fizyolojik yapısından kaynaklanan verim düşüklüğünün önlenmesi konusunda herhangi bir görev ve sorumluluğunun bulunmadığı, bu bağlamda arazinin yapısından kaynaklanan tarla içi iyileştirme faaliyetlerinden sorumlu tutulamayacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, somut uyuşmazlıkta davalı idarenin hizmet kusurundan söz edilebilmesi için, davaya konu taşınmazda meydana gelen verim düşüklüğünün taşkın ve sel sularına karşı gerekli tedbirlerin alınmamasından kaynaklandığının hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının malikleri arasında yer aldığı Tokat İli, Yeşilyurt İlçesi, ... mevkii ..., ... ve ... parsel numaralı taşınmazlarda taşkın ve sel sularına karşı davalı idarece önlem alınmadığı ve bu sebeple arazilerin tamamen kullanılmaz hale geldiğinden bahisle oluştuğu iddia edilen zararın tespiti amacıyla davacı tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesine başvurularak delil tespiti isteminde bulunulduğu; anılan Mahkemenin ... Değ.İş sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan 24/06/2008 tarihli raporda, sadece ... numaralı parselde gelir kaybından kaynaklanan bir zararın bulunduğu, bu taşınmazda ... numaralı parseldeki gibi yağmur ve sel suları ile taşındığı düşünülen kum ve çakıldan meydana gelen malzemenin oluştuğu, bahse konu parselin düz meyilli ve taban suyu seviyesi yüksek özelliğe sahip olduğu, taban suyunun yeterli bir üretim yapılabilmesi için drenaj yoluyla tarladan uzaklaştırılması gerektiği tespitlerine yer verildiği; temyizen incelenen davada yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan 24/08/2011 tarihli raporda ise, ... numaralı parselde parselin kuzeyinden giren sel sularının taşıdığı anlaşılan kum ve çakıl birikintileri ve kısa süre önce sel basması izini gösteren çamurlu su birikintilerinin bulunduğu, ancak bu taşınmazda 2010 yılı için herhangi bir verim düşüklüğü saptanmadığı, ... numaralı parselin kuzey kenarının taşkının geldiği yola sınır olması nedeniyle yola yakın kısımlarında taşkın izlerini gösteren kumlu ve çakıllı yapıların görüldüğü, ancak bu parselin ... numaralı parselin daha altına olması nedeniyle taşkından bu parsel kadar etkilenmediği, bununla birlikte parselin taşkının geldiği yola sınır olması ve yoldan kot olarak en az 80 cm daha aşağıda bulunması nedeniyle tarımsal faaliyetin olumsuz etkilendiği, bu durumun verim kayıplarına sebep olduğu, buna bağlı olarak 2010 yılında 3.886,00 TL tutarında gelir kaybı meydana geldiği yönünde tespitlerde bulunulduğu görülmektedir.
Yukarıda temas edilen bilirkişi raporlarında, ... numaralı parselde taşkın ve sel izlerinin bulunduğu belirtilmiş olmakla birlikte, anılan parselin temel özelliği itibarıyla taban suyu yüksek arazi vasfında olduğu tespitine de yer verildiği ve tam olarak ne zaman ve ne şekilde taşkına maruz kaldığı hususunun ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, mezkur raporlarda, ... numaralı parselde vuku bulduğu ifade edilen verim kaybı şeklindeki zarar ile 6200 sayılı Kanun'un davalı idareye yüklediği taşkın ve sel sularına karşı önlem alma sorumluluğu arasında idarenin hukuki sorumluluğunu gerektirecek şekilde her türlü tereddütten uzak uygun illiyet bağının kurulamadığı görülmektedir. Dolayısıyla, somut uyuşmazlıkta, ... numaralı parselde vuku bulduğu ifade edilen verim kaybı şeklindeki zarar ile idarenin önlem alma yükümlülüğü arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, maddi tazminat talebinin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, 6200 sayılı Kanun'un dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan halinde davalı idarenin tarla içi iyileştirme faaliyetlerinden sorumlu tutulmasını gerektiren herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş olduğu da gözetildiğinde, somut olayda davalı idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmış olup, davacının maddi tazminat isteminin 3.886,00 TL tutarındaki kısmının kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2.Davacının 10.000,00 TL maddi tazminat isteminin 3.886,00 TL tutarındaki kısmının kabulüne ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Tokat İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/01/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi