Esas No: 2018/3410
Karar No: 2021/3720
Karar Tarihi: 02.06.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/3410 Esas 2021/3720 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27/03/2015 tarihinde verilen dilekçeyle inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06/10/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında kayın hısımlığı bulunduğunu, kızının çalışması nedeniyle torununa baktığını, bu yüzden daha büyük bir ev satın alarak birlikte yaşamaya karar verdiklerini, müvekkilinin kendisine ait 13779 parselde kayıtlı 9 No"lu bağımsız bölümü 30.03.2012 tarihinde 71.500,00TL bedelle sattığını, davalının da ... Şubesi"nden 59.000,00TL konut kredisi çektiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazın satın alınması için 74.000,00TL ödeme yaptığını, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesi müvekkiline 1/2 hissesi davalı adına tescil edilmek üzere satın alınacakken bankanın kredi koşulu olarak kredi sahibi adına tescil yapılmasını istemesi üzerine taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, müvekkilinin satın alma tarihinde dava konusu taşınmazın 1/2 hissesine isabet eden bedeli ödediğini ancak davalının kendisine devir yapmadığını belirterek 2149 parsel 6 No"lu bağımsız bölüm üzerindeki davalı adına kayıtlı tam hissenin iptali ile 1/2 hissenin müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğunu, yazılı bir belge ile kanıtlanması gerektiğini, davanın söylemlerden ibaret olup ispattan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmazın ..."tan kullanmış olduğu 90.218,36TL konut kredisine istinaden satın alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile 2149 parsel 6 No"lu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 1/2 payın davalı adına bırakılmasına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf talebi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince, yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı kabul edilecek belge sunmayan davacı tarafın yemin deliline de dayanmadığı, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
İş bu davada, dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğu ve iade koşuluyla davalıya devredildiğine dair taraflar arasında imzalanmış yazılı bir belge bulunmamaktadır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Davacının hesabında bulunan paranın davacı tarafından bankadan çekilmiş olması ve çekildiği tarihlerle uyumlu bir tarihte söz konusu taşınmazın satın alınmış olması nedeniyle davacının hesabından çektiği paranın delil başlangıcı niteliğinde olduğu söylenemez.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 Esas, 2015/2838 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça dayandığı yemin delilinden de feragat etmiş olduğu anlaşıldığından kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 02.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, 2149 parsel, 6 No"lu bağımsız bölümün tapu kaydının davalı adına olduğunu, bu taşınmazın 145.000,00TL ye satın alındığını, satın alınırken davalının bankadan (...) 59.000,00TL konut kredisi çektiğini, satış bedelinin 74.000,00TL"sinin ise davacı tarafından karşılandığını, davalı kredi çektiği için taşınmazın tamamının tapusunun davalı adına tescil edildiğini, damadı olan davalı ile kızı arasında boşanma davası bulunduğunu, davalının taşınmazın 1/2 tapusunu müvekkiline devretmeye yanaşmadığını belirterek, tapu kaydının iptali ile taşınmazın ½ payının müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın inanç ilişkisine dayandırıldığını, davanın yazılı belge ile ispatının gerektiğini, yazılı belge ibraz edilmediğini, müvekkilinin 90.218,36TL konut kredisi çekerek taşınmazı satın aldığını belirterek, tescil talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının kredi çektiği belirtilen banka (...) 12.05.2015 tarihli ve 913-235251 sayılı yazısında; davalı ...’in bankalarının ... Şubesinden, açılışı 21.05.2010 tarihinde ve tutarı 59.000,00TL olan konut kredisi hesabının bulunduğunu bildirmiştir.
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu taşınmazın değeri, davacının maliki bulunduğu 13779 parselde bulunan 9 No’lu bağımsız bölümü 30.03.2010 tarihinde satması, dava konusu taşınmazın 28.05.2010 tarihinde satın alınması, davacının bankada bulunan 70.000,00TL’yi 21.05.2010 tarihinde çekmesi olayları ve dinlenen tanık beyanları birlikte değerlendirilerek, davacının davasını ispat ettiği kanaatıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı taraf istinaf etmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 05.04.2018 tarihli kararının gerekçesinde, davanın davacı tarafından ispatlanamadığını değerlendirmiş ise de tespitiyle çelişerek davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar vermiştir.
Hükmü davalı taraf temyiz etmiştir.
Sayın çoğunluk, davanın inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğunu, davacının davasını yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı ile ispatlayamadığını belirterek hükmün bozulmasına karar vermiştir.
I- Kanunlarımızda, gerek inançlı işlemi gerekse inanç sözleşmesini doğrudan düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır.
05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “mülkiyet hakkına dayanan” tapu iptal ve tescil davalarında inançlı işlemin ispatı için yazılı delil aranmış olup, inançlı işlemin geçerliliği için şekil şartı aranmamıştır.
II- 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
1- "İspat hakkı" kenar başlıklı 189. maddesinin üçüncü fıkrasında, "(3) Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.",
2- "Kanunda düzenlenmemiş deliller" kenar başlıklı 192. maddesinde, "(1) Kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğunu öngörmediği hâllerde, Kanunda düzenlenmemiş olan diğer delillere de başvurulabilir.",
3- "Senetle ispat zorunluluğu" kenar başlıklı 200. maddesinde, "(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
(2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.",
4- "Senede karşı tanıkla ispat yasağı" kenar başlıklı 201. maddesinde, "(1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.",
5- "Delil başlangıcı" kenar başlıklı 202. maddesinde, "(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.",
6- "Senetle ispat zorunluluğunun istisnaları" kenar başlıklı 203. maddesinin birinci fıkrasının "a" bendinde "(1) Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.",
Hükümlerine yer verilmiştir.
“Mülkiyet hakkına” dayanarak, inançlı işlem iddiasıyla açılan tapu iptal davası ile “şahsi hakka” dayanarak inançlı işlem iddiasıyla açılan tapu iptali davası arasında farklılık bulunmaktadır. Şöyle ki, mülkiyet hakkına dayalı tapu iptal davasında, davaya konu taşınmazın mülkiyetinin önceden davacıda bulunduğu, teminat amacıyla veya başka bir sebeple davalıya devredildiği ve yapılan inanç sözleşmesi gereğince taşınmazın mülkiyetinin davacıya iadesi gerekirken, davalı tarafın bu inanç sözleşmesine aykırı davranması nedeniyle iadeye yanaşmadığından tapunun iptali ile davacı adına tescili talep edilmektedir. Mülkiyet hakkına dayanan tapu iptali davasında, davacı taraf mülkiyetinde bulunan taşınmazı resmi akit ile davalıya devrettiğinden senede karşı tanıkla ispat yasağını düzenleyen HMK"nın 201. maddesi nazara alınarak, taraflar kayınvalide- damat olsalar bile resmi sözleşmenin aksi tanıkla ispat edilemez.
Ancak, resmi sözleşmeye konu olan olayların gerçekte farklı olduğu veya resmi sözleşme dışında, taraflar arasında yapılmış gizli bir inanç sözleşmesi bulunduğu iddia edilir ise bu durumun mevcudiyetini aynı kuvvetteki bir delille, yani resmi bir sözleşmeyle ispat edilmesini beklemek hayatın olağan akışına ters düştüğünden, 1947 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararıyla, hiç olmazsa bu durumun yazılı delille ispatlanabilmesine imkân tanınmıştır. Böylece, resmi sözleşmenin aksini ispat yükü zorlaştırılmamış, aksine kolaylaştırılmıştır.
III- Dava konusu olaya gelince; davacı ile davalı arasındaki akrabalık ilişkisi “kayınvalide- damat” yakınlığındadır. Davaya konu olay, “mülkiyet hakkına” dayanmayıp, “şahsi hakka” dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Tapu iptal davasının şahsi hakka dayanması halinde, davalı tarafın iddianın aksini ispat amacıyla senet ileri sürmemesi halinde, HMK"nın 201. maddesi uyarınca bir senedin varlığından ve senede karşı tanıkla ispat yasağından söz edilemeyecektir.
İlk derece mahkemesi, dava konusu taşınmazın değerini, davacının maliki bulunduğu 13779 parselde bulunan 9 No"lu bağımsız bölümü 30.03.2010 tarihinde satmasını, dava konusu taşınmazın 28.05.2010 tarihinde satın alınmasını, davacının bankada bulunan 70.000,00TL’yi 21.05.2010 tarihinde çekmesini, davalının 21.05.2010 tarihinde 59.000,00TL konut kredisi hesabının bulunması olaylarını ve dinlenen tanık beyanlarını birlikte değerlendirmiş ve HMK’nın 203. maddesi uyarınca davacının davasını ispat ettiği kanaatıyla davanın kabulüne karar vermiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar gereğince, şahsi hakka dayanan ve kayınvalide- damat arasında yapılan inanç sözleşmesinin ispatı için yazılı belge şart olmayıp dava şahitler ve diğer delillerle de ispat edilebileceğinden, mahkemenin davanın kabulü yönündeki kararında bir yanlışlık yoktur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin temyize konu 05.04.2018 tarihli kararı, istinaf talebinin esastan reddi yönüyle doğru ise de gerekçesi yanlış olduğundan, yukarıda açıkladığım gerekçelerle, hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanması görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.