1. Hukuk Dairesi 2021/2062 E. , 2021/5896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş davacı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu, gabin ve hile iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik, hile ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, ... parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümde ½ payın maliki olduğunu, ağır psikolojik ilaçlar kullandığını, fiil ehliyetini haiz olmadığını, davalı oğlunun kendisine ilaç içirip taşınmazdaki haczin kaldırılması için tapuya gittiklerini söylediğini, tapuda haczin kalkması için imza attığını zannederken davalıya taşınmazdaki ½ payını devrettiğini 2013 yılında öğrendiğini, davalının kendisine bir ödeme yapmadığını, hile ve gabin ile taşınmazının elinden alındığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaz ağabeyi adına kayıtlı iken annesi ile birlikte satın aldıklarını, daha sonra annesinin 35.000 TL ödemesi halinde taşınmazdaki payını ona devredeceğini söylediğini, 2009 yılında 25.000 TL elden ve 10.000 TL de bankadan kredi çekmek suretiyle annesine ödeme yaptığını, 2011 yılında da bedelini ödediği payın devrini istediğini, davacının akli dengesinin yerinde olduğunu, hile ya da gabine de uğramadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu, gabin ve hile yönünden ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvursunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu, gabin ve hile iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 4 numaralı bağımsız bölümün 1/2’şer pay ile davacı ve davalı adına kayıtlı iken, davacının payını 16.11.2011 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, davalının cevap dilekçesinde tanık deliline dayandığı, tanık deliline dayanan davacının tanıklarını bildirmesine ve tanıkların dinlenilmesine rağmen davalının tanıklarını bildirmediği gibi bu yönde bir talebi de bulunmadığı, sözlü yargılamaya geçilen son celsede de davalı vekilinin sözlü yargılama için süre talebi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/1884 Esas sayılı davasında yapılan yargılamada (Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi raporu ile) davacının fiil ehliyetine sahip olduğunun tespit edildiği gözetilerek, davacının ehliyetsizlik iddiası bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine,
Davacının hile iddiasının incelenmesine gelince;
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin davacının temliki emlak vergisi ödemek için başvuruda bulunduğu sırada öğrendiğine dair iddiası dışında, satışı daha önceden bildiğine yönelik dosyada herhangi bir delil bulunmadığına ve davanın süresinde açıldığına yönelik tespitleri yerindedir. Ancak, yapılan UYAP sorgulamasında davacı payına ... İcra Müdürlüğü’nün 2008/397 takip dosyası nedeniyle alacaklı ... lehine icra-i haciz şerhi işlenildiği ve bu şerhin 02.11.2011 tarihinde terkin edildiği görülmüş olup, davacı tanıklarının da davacının dava dışı oğlu ...’in taşınmazdaki davacı payını haczettirdiği ve davacının bu haczin kaldırılması işlemlerini yaptığını zannederek temliki gerçekleştirdiği ve davacının dava konusu taşınmazdaki payını davalıya satma düşüncesi olmadığı yönünde beyanda bulundukları, ayrıca davalının 2009 yılında ödemesini yaptığını iddia ettiği payın temlikini 2011 yılında istemesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının iradesi ile dava konusu taşınmazdaki payını davalıya temlik ettiği söylenemez.
Hal böyle olunca, davacının iradesinin hile nedeniyle fesada uğratıldığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, ehliyetsizlik ve hile-gabin hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Dosyanın kapsamı ve olayların gelişimi hususunda sayın çoğunluk ile aramızda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Muhalefete konu husus; davalının tanık deliline dayanmasına rağmen bu tanıklar dinlenmeden sonuca gidilip gidilemeyeceğine ilişkindir.
Bilindiği üzere hukuki dinlenilme hakkı 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi ile “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak;
a-Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b- Açıklama ve ispat hakkını,
c- Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” Şeklinde düzenleme yapılarak hukuki dinlenilme hakkı teminat altına alınmıştır.
Bir davada en az iki taraf bulunmakla, her iki tarafın göstermiş olduğu delillerinin birlikte toplanması “ yargı önünde eşitlik ilkesi”nin de bir gereğidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı delilleri toplanmışken, davalının tanıklarının dinlenmediği açıktır. Hal böyle olunca, davalı tarafın tanık deliline dayanması nedeniyle tanık listesini ibraz için mahkemece usulünce kesin süre verilmeli, tanık listesi ibraz edilmesi halinde bu tanıklar da dinlenerek sonuca gidilmelidir.
Açıklanan bu nedenlerle kararın araştırma nedeniyle bozulması gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kesin kabulü şeklinde bozulması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.