20. Hukuk Dairesi 2014/1510 E. , 2014/6252 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 476 ada 5 parsel sayılı 1713,45 m² yüzölçümündeki taşınmaz, ...’ya ait iken yabancı uyruklu kişilere sattığı, ancak; yabancı uyruklu kişilerin zilyetlik yoluyla taşınmaz edinemeyeceklerinden söz edilerek, tek katlı kargir ev ve tarla niteliği ile davalı Hazine adına tesbit edilmişlerdir.
Davacı ... vekili, çekişmeli taşınmazı...’dan müvekkilinin satın aldığını ve taşınmazın yüzölçümünün 2500,00 m² olduğu halde, 1713,45 m² ile eksik yüzölçümüyle tesbit gördüğünü, eksik ölçülen kısmın orman sınırları içinde bırakıldığını belirterek, eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 476 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile orman sınırları içinde bırakılan taşınmazın müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu ...Köyü, 476 ada 5 parsel sayılı taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece bozulmuştur.Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/04/2013 gün ve 2012/13052-4422 sayılı kararında özetle; “davacının orman sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava ettiği taşınmaz bölümü bilirkişi raporunda (A) harfiyle işaretli işaretlenmiş olup, bu bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre bu bölüm yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esastan reddi doğru olmadığı, ayrıca, mahkemece yöntemince yapılan inceleme neticesinde çekişmeli taşınmazın orman olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağı anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak, Hazine veya Orman Yönetimi tarafından taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açılan bir dava bulunmadığı, taşınmazın kadastro tesbiti gibi tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, H.M.K."nun 24 ve 26. maddelerine aykırı bir şekilde, re’sen alınan kararla 476 ada 5 parsel sayılı taşınmazın orman vasfıyla tapuya tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu” belirtilmiştir.Mahkemece, bozma ilâmına uyulmuştur. Uyma kararından sonra Orman Yönetimi 476 ada 5 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece, davacı ...’nın davasının reddine, müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle işaretli bölüme yönelik mahkemenin görevsizliğine, çekişmeli 476 ada 5 parsel sayılılı taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ile Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 20.03.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1) Davacının temyiz itirazları yönünden; dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılıp, hüküm kurulmuş olmasına ve bozmanın kapsamının dışında kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, davasının reddine ilişkin hükmün ONANMASINA, karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, çekişmeli taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafında göre orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği gerekçesiyle müdahil davacı ... Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; dava kadastro tesbitine itiraz niteliğinde olup 3402 sayılı Kanunu 30/2. maddesi uyarıca re"sen araştırmayı gerektirir bir durum olmadığı gibi, Hazinenin çekişmeli taşınmazın niteliğine yönelik bir davası da bulunmamaktadır. Yörede orman kadastrosu 20/03/2002 tarihinde askı ilânı yapılarak kesinleşmiştir. Davacı ... Yönetimi ise, 07/11/2013 tarihinde davaya katılmıştır. Davaya katılma tarihi itibariyle 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Hak düşürücü süre geçmiş olması nedeniyle Orman Yönetimi, ancak, tahdide dayalı olarak taşınmazın orman olduğunu iddia edebilir. Mahkemece, yöntemince yapılan uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında olduğu belirlenmiş olmasına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ..."a yükletilmesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 09/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.