Esas No: 2017/757
Karar No: 2020/95
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/757 Esas 2020/95 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 538-539
Sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanıkların eylemlerinin silah sağlama suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK"nın 315/1, 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 62, 53, 54/1, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, müsadereye, cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.12.2015 tarihli ve 505-548 sayılı hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesince 31.05.2016 tarih ve 2410-3510 sayı ile;
"1- TCK"nın 315. maddesinde düzenlenen suçun failinin örgüt üyesi olmayan diğer şahıslar olabileceği, olay yerinde ele geçirilen patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemelerin TCK"nın 174/1. maddesinde tanımlanan maddelerden olmaması nedeniyle sanıkların belirtilen suçlardan cezalandırılmayacakları ancak sanık ..."nin PKK terör örgütüne katılmaya karar verdiğine ilişkin ailesine yazdığı mektup ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ihbar üzerine başlatılan soruşturmada, silahlı terör örgütünün faaliyetlerinde kullanılmak üzere patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemelerin depolandığı mağara civarında görülen ve kovalamaca sonucu ellerinde bulunan tüfeklerle yakalanan sanıkların eylemlerinin, hiyerarşik yapısına dâhil olmak suretiyle örgüte üye olma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a) TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu,
b) Örgüte silah ve patlayıcı madde temini silahlı örgüte yardımın özel bir şekli olup TCK"nın 315. maddesi gereğince yaptırıma bağlanmıştır. Bu şekilde eylemi gerçekleştiren sanık hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 107. maddesinin dördüncü fıkrası ile 108. maddesi hükümleri uygulanma olanağı bulunmasına rağmen, ancak örgüt mensupları hakkında uygulama imkânı bulunan TCK"nın 58/9. maddesinin sanıklar hakkında uygulanması," nedenlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 11.10.2016 tarih ve 538-539 sayı ile; "sanık ..."nin ailesine yazdığı mektup haricinde sanıklar ile terör örgütü PKK-KCK arasında üyelik için gerekli bulunan organik bağın ispatlanamadığı, anılan siyasi partinin seçim çalışmalarına katılan sanıkların terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisine ne surette girdiklerine ilişkin hiçbir delilin dosya kapsamında yer almadığı, olay sırasında ellerinde yakalanan av tüfekleri ile ertesi gün mağarada ele geçirilen malzemelerin sanıkların terör örgütüne üye olduklarını gösterecek yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği, zira TCK"nın 315/1. maddesinde örgüt mensubu olmayan kişilerin de terör örgütünün amaç ve faaliyetlerinde kullanılacağını bilerek silah temin edilmesini bağımsız bir suç tipi olarak düzenlediği, bu nedenle bulunan malzemelerin örgüt üyeliğini ispatlayan bir delil olarak kabul edilemeyeceği, örgüt üyesinin bizzat kendisinin örgüte silah temin etmesi durumunda TCK"nın 315/1. maddesinin değil, gerçek içtima hükümleri uyarınca TCK"nın 174/1, 6136 sayılı Kanun ve/veya TCK"nın 314/2. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği, bilirkişiler Mustafa Necdet Çarıkcı, Figen Aday ve Aysun Yıldız tarafından düzenlenen 04.11.2015 tarihli raporda açık bir şekilde belirtildiği üzere, sanıklar ile arasında irtibatı Mahkememizce sübut bulan ve mağarada ele geçirilen söz konusu malzemelerin başkaca hiç bir eşyaya ihtiyaç bulunmaksızın TCK"nın 174/1. maddesi kapsamında el yapımı patlayıcı madde üretmeye elverişli bulunduğunun tespit edildiği, sanıkların Yargıtay bozma ilamında geçtiği üzere "...olay yerinde ele geçirilen patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemelerin TCK"nın 174/1. maddesi tanımlanan maddelerden olmaması..." gerekçesi ile TCK"nın 174/1. maddesi uyarınca açılan kamu davasından beraatlarına karar verilemeyeceği, sırf molotof kokteyllerinin bile TCK"nın 174/1. maddesindeki suçu oluşturacağı, esasen Mahkememizce sanıkların terör örgütüne üye olmadıkları kabul edildiği için bağımsız bir şekilde TCKnın 174/1. maddesi uyarınca cezalandırılmayacakları, ancak Yargıtay bozma ilamında geçtiği üzere sanıkların terör örgütü üyesi olmaları durumunda bile TCK"nın 174/1. maddesinde düzenlenen suçtan ayrıca cezalandırılmaları gerektiği, TCK"nın 174/1. maddesinde düzenlenen "Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması veya El Değiştirilmesi" suçunun yasa maddesinde soyut tehlike suçu olarak düzenlendiği, başka bir ifade ile, sanıklar ile irtibatı sübut bulan ve ele geçirilen maddelerin bifiil tehlike doğurmamasının suçun unsuru olmadığı, bu nedenle mesela el bombasının fünyesinin takılı olmaması, molotof kokteyli olarak kullanılacak şişenin içerisine hazır bulunan bidondan bezinin dökülmemiş olması, içerisinde el yapımı patlayıcı niteliğinde bulunan malzemelerin bir araya getirilmemesi gibi durumlarda da suçun unsurları itibarıyla oluştuğu gerektiği, esasen bu çeşit patlayıcı maddelerin her zaman taşınma ve saklanma esnasında istenilmeyen bir kazaya sebebiyet vermemesi için patlamaya hazır hâlde bulunmadığının da, ayrı ayrı paçalarda tutulduğunun bilinen bir gerek olduğu, malzemelerin ele geçirildiği mağaranın etrafında daha önceden patlatılan düdüklü tencere kalıntılarının bulunmasının da mağarada ele geçirilen maddelerin patlayıcı madde yapımında kullanılmak üzere hazırlandığını açık bir şekilde gösterdiği, bu nedenle ele geçirilen malzemelerin TCK"nın 174/1. maddesi kapsamında sayılamayacağına ilişkin Yargıtay bozma ilamının doğru olmadığı, hatta olayda TCK"nın 174/1. maddesi ile birlikte TCK"nın 35/2-1. maddesinin bile uygulanmasına gerek bulunmadığı, zira el yapımı patlayıcı madde için ilave ihtiyaç duyulan hiçbir maddenin gerekmediği, nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi"nin 08.06.2009 tarih ve 1945-6885 sayılı içtihatında da belirtildiği üzere "...örgüt üyesi olmayan sanığın terör örgütünün faaliyetlerinde kullanılmak üzere RDX ihtiva eden plastik patlayıcıyı temin etme eyleminin TCK"nın 315/1 maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerekirken..." şeklinde görüş beyan ettiği, bu içtihatta da ele geçirilen patlayıcı maddenin patlamaya hazır bulunmasının suçun unsuru olarak aramadığı,
- TCK"nın 315/1. maddesinde aynen "Yukarıdaki maddede tanımlanan örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silah temin eden, nakleden veya depolayan kişi, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenleme bulunduğu, malzemelerin bulunduğu mağaranın terör örgütü üyeleri tarafından sıklık ile kullanılan bir alan olduğunun olay sırasında elinde kalaşnikov marka tüfek ile kaçan başka fail ve çevrede patlatılan düdüklü tencere kalıntılarından anlaşıldığı, başka bir ifade ile sanıklar ile arasında irtibat kurulan mağaradaki malzemelerin terör örgütünün faaliyetlerinde kullanılmak masadıyla depolandığı ve sanıkların bu durumu bildiklerinin açık olduğu, yukarıda etraflıca açıklandığı üzere sanıklar ile terör örgütü PKK-KCK arasında üyeliği için yeterli delil bulunmadığı dikkate alındığında, sanıkların eylemlerinin bir bütün hâlinde TCK"nın 315/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğunun kabulü gerektiği, başka faillerin de mağarada bulunan malzemeler üzerinde zilyetliği bulunmasının sanıkların TCK"nın 37/1. maddesi kapsamında müşterek fail olmalarını engellemeyeceği, TCK"nın 315/1. maddesinde düzenlenen suçun bileşik suç hükmünde bulunduğu, bu nedenle TCK"nın 315/1. maddesi uyarınca cezalandırılan sanıkların ayrıca TCK"nın 174/1. maddesinde düzenlenen suçtan cezalandırılmayacakları, sanıkların eylemlerinin bu şekilde sübut bulduğu," gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanıkların silah sağlama suçundan mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.12.2016 tarihli ve 389504 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Yargıtay 16. Ceza Dairesince 07.02.2017 tarih ve 142-3427 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eylemlerinin silah sağlama suçunu mu yoksa silahlı terör örgütüne üye olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince sanıkların ayrıca tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veye el değiştirilmesi suçundan cezalandırılmaları gerekip gerekmediği hususunun da tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine uyuşmazlık konuları bu doğrultuda değerlendirilmiştir.
İncelenen dosya kapsamından,
07.06.2015 tarihinde saat 17.45 sıralarında Mardin ili, Artuklu ilçesi, Yalım Mahallesinin arka taraflarında bulunan kırsal alanda silahlı şahısların bulunduğu duyumu üzerine Mardin Özel Harekat Şube Müdürlüğü koordinesi ve öncülüğünde Mahallenin arka taraflarında genellikle mağaraların yoğun olarak bulunduğu alana hareket edildiği, ekiplerin Turkcell tepesi olarak adlandırılan alana gittiklerinde hedef küçültmek amacıyla eğilmiş vaziyette olan altı kişinin fark edilmesi üzerine kaçmaya başladıkları, sanıkların ellerinde silah bulunduğu ve görevli polislere silahlarını doğrultmaları üzerine polisler tarafından uyarı amaçlı havaya iki el ateş edildiği ve sanıkların yere yüzüstü yatmaları üzerine yakalandıkları,
07.06.2015 tarihli olay, yakalama ve teslim tesellüm tutanağına göre; alınan duyum üzerine gidilen Yalım Mahallesinde altı kişinin hedef küçültmek amaçlı eğilmiş vaziyette olduğu, bu şahıslardan üzerinde koyu renkli kıyafetler bulunan iki kişi ve üst kısmında açık renkli, alt kısmında ise koyu renkli kıyafet bulunan bir kişinin arazide bulunan taş ocağı istikametine doğru kaçtığı, üzerinde koyu renkli kıyafetler bulunan diğer üç kişinin ise Yalım Mahallesi istikametine doğru açık arazi üzerinden kaçtıklarının görülmesi üzerine telsiz irtibatı kurularak taş ocağı istikametine doğru kaçan kişilerin yakalanmasına yönelik arka tarafta bulunan tepede tedbir aldırılmasının sağlandığı, Yalım Mahallesi istikametine doğru kaçanların yakalanmaları için Yalım Ortaokulu arka tarafında tedbir alındığı, taş ocağı istikametine kaçan üç kişinin 2260 kod numaralı ekip tarafından tedbir alınan tepeye doğru yaklaşmaları üzerine, açık giyimli olan bir kişinin elinde uzun namlulu Kaleşnikof marka, koyu renk giyimli iki kişinin elinde ise pompalı tüfek olduğunun görüldüğü, “Dur Polis” ikazında bulunulduğu ancak üzerinde açık renk, alt tarafında ise koyu renk kıyafet bulunan yaklaşık 170-175 cm boylarında, siyah saçlı, kirli siyah sakallı, buğday tenli, elinde uzun namlulu Kaleşnikof marka silah bulunan şahsın tepenin arka tarafında bulunan kayalık alana doğru kaçmaya başladığı, şahısların ellerinde bulunan pompalı tüfekleri görevlilere doğrultmaları üzerine havaya doğru iki el ateş açılarak yere yatmaları söylendiği ve yüzüstü olarak yatan şahıslardan birisinin Erzincan nüfusuna kayıtlı sanık ..., diğerinin ise Mardin-Mazıdağı nüfusuna kayıtlı sanık ... olduğu, sanık ...’in elinde bulunan Magnum Aristo AR505 marka, 12/76NBDTS870 seri numaralı, 52 cm namlu uzunluğu ve toplam uzunluğu 98 cm olan pompalı tüfeğini yan tarafına bıraktığı, sanık ...’in marka modeli belli olmayan 33 cm namlu uzunluğu ve toplam uzunluğu 58 cm olan pompalı tüfeği yere bıraktığı, tüfeklerin yapılan kontrolünde atışa hazır vaziyette oldukları, sanık ...’e ait silahta toplam dört adet üzerinde CHEDDITE -12 ibaresi bulunan fişek, sanık ...’e ait silahta ise toplam yedi adet üzerinde CHEDDITE -12 ibaresi bulunan fişek bulunduğu,
Sanık ... hakkında düzenlenen 07.06.2015 tarihli üst arama tutanağına göre;
- (1) Adet ... adına düzenlenmiş Halkların Demokratik Partisi (HDP) 7 Haziran 2015, 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi sandık müşahit kartının bulunduğu,
Sanık ... hakkında düzenlenen 07.06.2015 tarihli üst arama tutanağına göre;
- (4) Adet beyaz renkli üzerinde "CHEDDITE-12" ibaresi bulunan dom dom olarak tabir edilen dolu fişek,
- (1) adet Samsung marka, bataryasının alt tarafında "355262/05/222744/1-IMEI" yazılı telefon,
- (1) adet üzerinde "899002 930055 128818 1 V215213" numaraları bulunan Vodafone amblemli simkart,
- (1) adet "899002 9300 5512 8818 1" seri numaralı Vodafone ibareli sim kart muhafaza kabı,
- Üzerinde “47 Cengiz” ibaresi bulunan yaklaşık 6x5 cm ebatlarında beyaz bir kağıda sarılı vaziyette üzerinde Micro SD 2 gb ve "AOFECY344TW" ibaresi bulunan toplam (2) adet hafıza kartı,
- (1) Adet yaklaşık 10x20 cm ebadında “S1. İzolasyon” ila başlayıp, “giriş gücünü bulunuz” ibaresi ile son bulan doküman,
- (1) Adet beyaz renkli üzerinde 27 Aralık Pazar 2015 gününe ait üzerinde el yazımı “Kürden Juri” ile başlayıp arka sayfasında “Kürdistan tarihi” ibaresi ile son bulan takvim sayfası,
- (1) Adet Ahmet Temel Gurgoze Koyumazıdağı adresine kayıtlı "Dicle EPSAŞ" ibareli elektrik makbuzunun bulunduğu,
08.06.2015 tarihli tutanağa göre; saat 09.00 itibari ile sanıkların yakalanması ve olay yerinde yakalanmaları mümkün olmayan diğer şahısların ilk görüldükleri yer olan Mardin Merkez, Yalımköy Mahallesi ve Cevizpınar köyü arasında kalan kırsal alan ile arazi üzerindeki kaçış güzergâhlarında şahıslar tarafından yasa dışı faaliyetlerde kullanmak amacı ile temin edilen ve kırsal alana saklanan, güvenlik güçlerinden kaçarken düşürülen ya da atılan, dağlık alanda yer alan mağara içerisinde ve çevresinde,
- (36) adet içleri boşaltılmış "Feza Torpil" ibareli plastik torpil,
- "Perfect 7.0 Lt" ibareli kapak kısmı mor renkli tutma kulpu bulunan tencere dip tablasında pres baskı yazı ile "TSE CE 0036 home perfect made in turkey 2012" yazılı düdüklü tencere,
- (14) adet "Feza Torpil" ibareli açılmamış torpil kutusu ve kutular içinde bulunan torpiller,
- (16) adet üzerinde herhangi bir ibare ve fitili bulunmayan havai fişek kartuşu,
- Beyaz – siyah renkli bez parçası,
- Siyah renkli, ibaresiz yırtık poşet,
- "Paxil-Camsil" ibareli plastik şişe,
- (1) adet üzerinde "Yedi Portakal 2,5 litre" ibareli ağız kısmı poşet ile kapatılmış içerisinde kimyasal sıvı bulunan pet şişe,
- (4) adet 12 kalibre "CHEDDİTE" marka av tüfeği fişeği,
- (1) adet içerisi dolu iki litrelik "Coca Cola" ibareli pet şişe,
- Siyah renkli, ağız kısmı yırtık, ibaresiz poşet,
- (3) adet 200 ml lik "Coca Cola" ibareli cola kutusu,
- Özellikli olarak bantla sarılmış 2 adet fitil demeti ve 40 adet fitil,
- (120) adet "Feza Topril" ibareli torpil,
- (12) adet ibaresiz su bardağı,
- Siyah renkli, ibaresiz poşet içerisinde karışım hâlinde beyaz renkli kimyasal madde,
- (2) adet ibaresiz, şeffaf renkli poşetler içerisinde değişik miktarlarda kristalize madde,
- (5) adet "Papatya" ibareli hidrofil pamuk,
- (4) adet "Crown" ibareli kullanılmamış koli bandı,
- (4) adet 330 ml"lik "Coca Cola" ibareli kutu,
- (1) adet 330 ml"lik "Fanta Portakal" ibareli kutu,
- (1) adet 200 ml"lik "Fanta Portakal" ibareli kutu,
- (1) adet 330 ml"lik "Cappy Vişne Nektarı" ibareli kutu,
- (1) adet 250 ml"lik Red Bull ibareli enerji içeceği kutusu,
- Üzerinde "cc%33N Gemlik Gübre Sanayi A.Ş. 50 kg amanyum nitrat" ibareleri yazan içerisinde kürecik hâlinde beyaz renkli kimyasal madde bulunan çuval,
- (1) adet üzerinde "Köyceğiz damla doğal kaynak suyu 5 litre" ibareli içi kimyasal madde ile tamamen dolu pet şişe,
- (2) adet mavi renkli 24"lük kasa içerisinde üzerinde "Efes Pilsen bira 50 cl" ibaresi bulunan içleri boş halde 48 adet cam şişe,
- (2) adet "Efe Pilsen" ibareli plastik kasa,
- "Rapıdo" marka av tüfeğine ait boş fişek kutusu,
- (2) adet "Cal 12 slug" ibareli av tüfeğine ait boş fişek kutusu,
Söz konusu suç unsuru materyallerin saklandığı mağaraya yaklaşık 150 metre mesafede bulunan kiraz bahçesinde; parçalanmış düdüklü tencereye ait metal parçalar, beyaz renkli kimyasal madde, pamuk parçaları, düdüklü tencere kulpuna ait mor renkli plastik parça ve plastik parçanın bulunduğu, arama tutanağına olay yerine ait fotoğrafların ve krokileri eklendiği,
09.06.2015 tarihli tespit tutanağına göre; yapılan üst araması sonucu sanıklardan elde edilen "CHEDİTTE-12" ibaresi bulunan fişeklerin, mağarada yapılan aramada bulunan fişeklerle aynı olduğu,
Mardin Sulh Ceza Hâkimliğinin 09.06.2015 tarihli ve 1357 değişik iş sayılı kararı ile; sanıklardan elde edilen eşyalara yönelik el koyma işleminin onaylanmasına, dijital veri depolama aygıtlarının incelenmesine izin verilmesine, tüfek ve fişekler üzerinde inceleme yapılmasına, sanıklardan 5271 sayılı CMK’nın 75 ve 78. maddeleri uyarınca kan örneği alınmasına, aynı Kanun’un 79/1. maddesi uyarınca da Ankara Kriminal Polis Laboratuvarının bilirkişi olarak görevlendirilmesine karar verildiği,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 19.06.2015 tarihli uzmanlık raporuna göre; sanıklardan elde edilen silahların münhasıran avda ve sporda kullanılmak üzere imal edildikleri cihetle, 6136 sayılı Kanun kapsamında olmadığı, bu silahların bulundurulması ve taşınmasının 2521 sayılı Kanun’a tabi olduğu,
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Vücut İzi Geliştirme Laboratuvar Büro Amirliğinin 19.06.2015 tarihli uzmanlık raporunda, 08.06.2015 tarihinde yapılan aramada elde edilen bulgular üzerinden on sekiz adet vücut izinin tespit edildiği,
Mardin Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü Biyometrik Veri İşlemleri Amirliğinin 30.06.2015 tarihli raporuna göre; 08.06.2015 tarihinde yapılan aramada ele geçirilen bulgular üzerinden elde edilen on sekiz adet parmak izleriyle sanıkların parmak izlerinin farklı olduğunun belirtildiği,
Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 31.08.2015 tarihli raporuna göre; sanıklara ait DNA genotiplerinin arama sonucu elde edilen bulgularda bulunan epitelyum hücrelerle uyumlu olmadığının tespit edildiği,
Mardin Emniyet Müdürlüğü Bomba İnceleme ve İmha Büro Amirliğinin 08.07.2015 tarihli raporuna göre;
- Düdüklü tencere ve metal içecek kutularının dış kap ve parça etkisi oluşturmak, fitillerin başlatıcı bant parçalarının bombaya ait unsurları birleştirmek ve bir arada tutmak, pamukların patlayıcı maddeyi bulunduğu kap içinde sıkıştırmak, cam bardaklarının parça etkisi oluşturmak için tespit edilen Amonyum Nitratsodyum Benzoat Potasyum Klorat ve şeker içeren maddelerin karıştırılması sureti ile elde edilecek bir tür patlayıcı maddenin ana patlayıcı madde olarak kullanılması sureti ile basınç ve parça etkili el yapımı bomba yapımında kullanılabilecek bomba yapım malzemeleri oldukları,
- Düdüklü tencerenin dış kap ve parça etkisi oluşturmak, pamukların patlayıcı maddeyi sıkıştırmak için kimya amonyum nitrat içeren bir tür patlayıcı maddenin ana patlayıcı madde olarak kullanıldığı ateşleme sistemine ait herhangi bir bulgu elde edilememiş olduğundan başlatıcının maytap fitili veya gecikmeli benzer başka bir sistem kullanılarak hazırlanmış basınç ve parça etkili bir adet patlamış el yapımı bomba yapıldığı,
- Cam şişelerin, dış kap benzinin yanıcı ve yangın başlatıcı olarak fitil irtibatı yapılmamış olsa da bez parçası veya iplik benzeri bir yapının şişe ağızlarına irtibatlandırılması ile bu şekilde el yapımı olarak hazırlanan düzeneğin atıldıktan sonra düştüğü yerde yangın çıkarmak amacıyla hazırlanacak molotof yapılabileceği,
- Havai fişek bataryalarının eğlence ve gösteri amaçlı kullanılması için izin alınması ve a sınıfı ateşleyici yeterlilik belgesi bulunması gerektiği, eğlence ve gösteri amaçlı fabrikasyon olarak ürertilen ve kimya analizi sonucu içeriğinde tespit edilen kükürt, potasyum nitrat, potasyum perklorat ve karabarut içerikli patlayıcı madde ana patlayıcı fitiller başlatıcı olarak kullanılmak sureti ile güvenlik güçlerine karşı mukavemet amaçlı kullanıldığı,
Bu itibarla incelemesi yapılan bomba yapım malzemelerinin, basınç ve parça etkili patlamış el yapımı bomba molotof ve havai fişek bataryalarının, kullanım amacına göre canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı, cansızlar üzerinde yakıcı yıkıcı ve tahrip edici özelliğe sahip olduğu,
Yerel Mahkemece olay yerinden elde edilen maddelerin TCK’nın 174. maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine yönelik alınan 04.10.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre; olay yerinde daha önceden de düdüklü tencere ve diğer kimyasal maddeler kullanılarak bir patlatmanın gerçekleştirilmiş olduğu, bu kimyasal maddelerin mevcut miktarları ile yardımcı madde olarak tencere, pamuk, koli bandı, cam bardak, metal içecek kutuları, boş bira şişeleri kullanılmak suretiyle TCK’nın 174. maddesi kapsamında tehlikeli maddelerin üretilebileceği, ele geçirilen bu eşyaların el yapımı bomba yapılması için yeterli olacağının belirtildiği,
Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü tarafından 08.06.2015 tarihinde Mardin Emniyet Müdürlüğüne gönderilen ve sanık ...’nin ailesine bıraktığı mektup içeriğinin;
“Ne desem sizin için bir önemi yok bunu biliyorum ama artık ben bir yol belirledim kendime. Ben bu sistemin pis, yoz yaşamında kendi benliğimi, kişiliğimi yaşatamıyorum. Umarım zamanla beni anlarsınız ben bu kararı vermeden önce çok uzun bir zaman düşündüm ailemi, okulu, yaşamı arkadaşlarımı hepsini gözden geçirdim ve bir karar verdim. Özgür hür irademle PKK ya katılım kararı. Bu kararıma lütfen saygı gösterin artık oğlunuz bir gerilla ve sizde bir gerilla ailesisiniz. Buna yakışır şekilde hareket edin beni böyle kabullenin bu davaya benimle birlikte sahip çıkın ağlamayın çünkü ben bu kararımda vazgeçmeyeceğim. Kimseyi rahatsız etmeyin soran olursa Cem Ankara’da Üniversitede spor akademisinde okuyor Cem telefon kullanmıyor bizi de ara sıra arıyor dersiniz sakın polise gidip başvurup benim başımı yakmayın 10 sene cezası var kimse beni geri döndüremez ve beni bulamaz boşu boşuna kimliğimi bozmayın polis gelirse kapıya üniversiteye gitti deyin ve polis ile iş birliği yapmayın kesinlikle onlara tek kelime bile söylemeyin oğlunuz ……(Anlaşılmıyor)yde gelsinler bulsunlar. Polis ile İşbirliği yapmayın. Anne özellikle sana söylüyorum ağlama bu kararıma saygı göster yakında geleceğim seni alıp gideceğim bu 1 sene içinde çok şey değişecek bunlara göre kendinizi hazırlayın merak etmeyin ben dağa da çıkmıyorum kimse bana para-pul, karı-kız, mal-mülk, vermedi vermeyecek hiçbiri de gözümde yok tek şey mücadele lütfen beni anlayın yakında çok güzel şeyler olacak sizleri aramayacağım çünkü neyle karşılaşacağımı bilmiyorum ben şehirlerde olacağım o yüzden silahla alakam yok, hiç merak etmeyin. Hiçbir şekilde boynunuzu bükmeyin artık bir gerilla ailesisiniz. Baba sende artık sorumluluklarının farkında olduğunu göster ve sana yakışır oğluna yakışır şekilde yaşa anneme sahip çık alkolü sigarayı bırak bu senden en büyük ricamdır. Eğer içmeye devam ediyorsan çok üzülürüm. Hepinize devrimci selamlar. Hiçbir şekilde ağlamayın.
Not: Baba telefon numara mı iptal ettir. Ben interneti kapattım, gelecek ayki faturayı ödersiniz.” şeklinde olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Tanık Sinan Ekinci mahkemede; sanık ...’in oğlu olduğunu, ekonomik sıkıntılarının bulunduğunu, sanığın okulu bırakmak istediği için tartıştıklarını, olay tarihinden önce mektup yazıp evden ayrılması üzerine hemen karakola gittiklerini ve kayıp ilanında bulunduklarını, sanığın kendisini korkutmak için "PKK"ya katılmak için gidiyorum" yazdığını, yoksa örgüt ile bir ilgisinin bulunmadığını,
Tanık Hazal Ekinci mahkemede; sanık ...’in oğlu olduğunu, eşinin alkol aldığını bu nedenle eşi ve oğlunun sürekli tartıştıklarını, sanığın evi terk ederken bir mektup bıraktığını bu mektupta PKK"ya katıldığını yazdığını, oğlunun babasını korkutmak için bu şekilde yazdığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... aşamalarda; PKK/KCK silahlı terör örgütünün gençlik yapılanması olan YDG-H hakkında bilgi sahibi olmadığını, 2015 yılının Şubat ayında Tekirdağ’daki ailesinin yanından tartışarak ayrıldığını, önce İstanbul"a ardından Diyarbakır"a geldiğini, burada arkadaşlarında kaldığını son olarak da Mardin’e geldiğini, HDP için seçim çalışması yaptığını, gezici müşahit olduğunu, olay günü açık kimliğini bilmediği Suriye uyruklu bir şahısla karşılaştığını, HDP"nin seçim kutlaması için tüfek almak istediğini, emniyet tarafından ele geçirilen tüfeği o kişiden 400 TL karşılığında satın aldığını, Suriyeli şahıs ile birlikte yanında sanık ...’le beraber emniyet tarafından yakalandıkları yere yakın bir yere doğru gittiklerini, silahı aldıkları şahsın sanık ..."e ve kendisine birer tane tüfek verdiğini, sonra askeri bir aracın geldiğini gördüklerini, Suriyeli şahsın kaçmalarını söylemesi üzerine kaçmak için hareket ettiklerini, karşı tepede özel harekat görevlilerinin önlerine çıktığını, tüfekleri yere attıklarını, Suriyeli şahsın olay yerinden kaçtığını, o sırada uzak bir tepede çoban gördüğünü başkaca kimseyi görmediğini, siyasi parti üyesi olarak seçim çalışması yaptığını, terör faaliyetinde bulunmadığını, sanık ... ile seçim çalışmalarında tanıştığını, el konulan silahı yalnız kutlama amaçlı kullanacağını, mağarada bulunan eşyaların kendisine ait olmadığını, eşyaların silahı kendilerine satan kişiye ait olduğunu, Suriyeli şahsın bu mağarayı kendilerine gösterdiğini gördüğü kadarıyla mağarada pet şişeler, bira şişeleri, torpil, tabanca, tencere ve çuval bulunduğunu, ailesi tarafından, Tekirdağ ili, Çerkezköy ilçesi, Terör Şubeye verilen mektubu ailesinin kendisini aramamaları için yazdığını, olay yeri yakınlarında patlatılan ve denemesi yapılan patlayıcı ile bir ilişkisinin olmadığını, sanık ...’in de kendisiyle beraber olduğunu, patlayıcı konusunda herhangi bir bilgisinin olmadığını, atılı suçlamaları kabul etmediğini,
Sanık ... aşamalarda; PKK/KCK silahlı terör örgütünün gençlik yapılanması olan YDG-H hakkında bilgi sahibi olmadığını, Mardin Artuklu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü 2. sınıf öğrencisi olduğunu, ailesinin Mazıdağı’nda oturduğunu, olay tarihinden 30 gün önce sanık ... ile tanıştığını, birlikte HDP için seçim çalışması yaptıklarını, olay günü Cem ile beraber Yalım denen beldenin dış tarafında bulundukları sırada orada tanımadığı ve daha önceden görmediği konuşmalarından Suriyeli olduğunu sandığı 3 kişi ile karşılaştığını, içlerinden bir tanesinin Cem’e “Seçim sonrası kutlama için silah istiyor musunuz” dediğini, kendilerinin de kabul ettiğini ve Cem"in 800 TL’ye iki tane tüfek aldığını, tüfekleri aldıktan sonra güvenlik kuvvetlerine ait araçların geldiğini görmeleri üzerine ellerinde silah olduğu ve korktukları için kaçtıklarını, olay anında yanlarında bulunan üç kişi haricinde başka kişilerin olmadığını, Mardin ilinde HDP’nin seçimlerde barajı geçtiği için kutlama amacı ile bu silahı aldıklarını, "İzalasyon.... Giriş gücünü bulunuz...." ibareleri yazılı ve üzerinde ele geçirilen kağıt parçasının bir okul notu olduğunu, kopya çekmek amaçlı cüzdanında durduğunu, kendisinin elektronikten anlamadığını yalnız tesisat elektriğinden anladığını, mağarada bulunan materyallerin kendisine ait olmadığını, söz konusu mağaraya gitmediğini, Cem"in de mağaraya gitmediğini, tarlada inşaatlarda çalışarak geçimini temin ettiğini, atılı suçlamaları kabul etmediğini
Savunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
1- Sanıkların eylemlerinin silah sağlama suçunu mu yoksa silahlı terör örgütüne üye olma suçunu mu oluşturduğu;
Uyuşmazlık konularında isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi bakımından, ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Terör konusunu özel bir kanunla düzenleme yoluna giden kanun koyucu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu"nun 1. maddesinde terörü; “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”; aynı Kanun"un 2. maddesinin birinci fıkrasında terör suçlusunu, "Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi..." şeklinde tanımlamış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, terör örgütüne mensup olmasa da örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayılacağını hüküm altına almıştır.
Bu genel terör ve terör suçlusu tanımları dışında 3713 sayılı Kanun"un 3. maddesinde doğrudan terör suçları, 4. maddesinde de dolaylı terör suçları düzenlenmiştir.
18.07.2006 tarihli ve 26232 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 17. maddesiyle, terör örgütünün tanımını yapan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu"nun birinci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış; madde gerekçesinde, Türkiye"nin de taraf olduğu Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"nin 2. maddesinin (a) bendine uygun olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 220. maddesinde suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt tanımlaması yapıldığı için, Terörle Mücadele Kanunu"nda ayrıca örgüt tanımlaması yapılmasına gerek görülmediği belirtilmiştir.
TCK"nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendine göre örgüt mensubu suçlu; suç işlemek için örgüt kuran, yöneten, bu örgüte katılan veya örgüt adına suç işleyen kişidir.
TCK"nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesinde;
“(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Örgütün silâhlı olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.
(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur...” hükmüne yer verilmiştir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa"da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir.
Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir.
TCK"nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arzeden örgütün varlığı için ileride ihtimal dahilindeki suç/suçları işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere, TCK"nın 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için,
a) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
d) Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir. Terör örgütleri ise ideolojik amaçları olan suç örgütleridir. Terör örgütlerini, suç örgütlerinden ayıran bu ideolojik amaç; 3713 sayılı Kanun"un 1. maddesinde gösterilen Cumhuriyetin Anayasa"da belirtilen niteliklerine karşı olabileceği gibi, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Türk Devleti ve Cumhuriyetin varlığına, Devlet otoritesini zaafa uğratmaya veya yıkmaya ya da ele geçirmeye, Devletin iç ve dış güvenliğine, kamu düzeni veya genel sağlığa ya da temel hak ve hürriyetlere yönelik de olabilmektedir.
3713 sayılı Kanun"un "Terör örgütleri" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.” hükmü ile TCK"nın 314. maddesine atıf yapılmıştır.
TCK"nın 314. maddesinde tanımlanan "Silahlı örgüt" suçu ise;
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir.
Örgütlü suçluluğun özel bir türü olarak öngörülen, TCK"nın "Silahlı Örgüt" başlıklı 314. maddesinde; TCK"nın ikinci kitap dördüncü kısmının dördüncü bölümünde yer alan devletin güvenliğine karşı suçlar ile beşinci bölümünde yer alan anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran, yöneten ve örgüte üye olanların cezalandırılmaları öngörülmüş ve maddenin son fıkrasında; suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümlerin, bu suç açısından aynen uygulanacağı düzenlenmiştir.
Uyuşmazlıkla ilgili silahlı terör örgütüne yardım etme suçuna ilişkin olarak;
TCK"nın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" başlıklı 220. maddesinin yedinci fıkrası suç tarihi itibarıyla; "Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır." şeklinde iken, 05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un 85. maddesiyle fıkraya; "Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir" cümlesi eklenmiştir. Anılan fıkraya ilişkin madde gerekçesinde "Örgüte hâkim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişinin, örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılması öngörülmüştür" açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu hükümler göz önüne alındığında, silahlı terör örgütü üyesi olmasa bile bu örgüte bilerek ve isteyerek yardım edenler, TCK"nın 314. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezalandırılacaklardır.
765 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nda, örgütün faaliyetleri doğrultusunda işlenen suçlardan da ayrıca sorumluluk esası kabul edilmiş, yardım etme eylemleri de yaptırım açısından örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişilerin örgüt üyesi olarak cezalandırılacağı hüküm altına alınırken, örgüte yardım sayılan eylemlerin nitelik bakımından örgüt üyeliğine denk sorumluluğu gerektirdiği kabul edilmiştir. Buna göre, örgüt üyesi olmaksızın, bilerek ve isteyerek örgütün bir iş, görev ya da hizmetinin yerine getirilmesi eylemi örgüt üyeliği olarak cezalandırılmakta iken; TCK"nun 220. maddesinin 7. fıkrasında 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, yapılan yardımın niteliğine göre cezanın üçte birine kadar indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Silahlı terör örgütüne yardım fiilinin oluşması için, failin örgüt üyeleriyle önceden bir anlaşma yapması veya yapılan planlara dahil olması zorunlu değildir. Yardım fiilinin örgüt üyelerinin tamamına veya üyelerden birine yapılması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, örgütün amacı ve kollektif faaliyetleri bilinerek ve istenerek yardım edilmesi zorunludur (Osman Yaşar, Hasan Tahsin Gökcan, Mustafa Artuç, Yorumlu - Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 6. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 8934.). Yardım edenler zamanlarının büyük bir bölümünü örgüte hasretmiş kişiler olmayıp kendi hayatlarının akışı içerisinde bazen örgüte ait işleri kabul eden şahıslardır.
Örgüte yardım etme suçuna ilişkin olarak öğretide; “Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen "bilerek" ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmek gerekir. Ancak, bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir” (İzzet Özgenç, Suç Örgütleri, Seçkin Yayıncılık, 7. Baskı, s. 38-39.); “Yardımın maddî bir yardım olması gerekli değildir. Örneğin suç örgütüne belli bir hususta bilgi ve belge sağlanması da yardım olarak kabul edilmelidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus yardımın örgüte yapılmasıdır. Kanun koyucu, yardımın niteliğini belirlemediği için örgüte bilerek ve isteyerek herhangi bir yardımda bulunan kişi bile bu durumda örgüt üyesi olarak cezalandırılacaktır. Örgüte sadece bir kez önemsiz nitelikte bir yardımda bulunan kişi bile, örneğin örgüt üyeleri arasında bir kez iletişim sağlayan kişi, bu hüküm nedeniyle örgüt üyesi gibi cezalandırılabilecektir” (Feridun Yenisey, Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Eğitim Modülü, s. 70.) şeklinde görüşler ileri sürülmüştür.
Gelinen noktada uyuşmazlığın çözümü için silah sağlama suçuna ayrıca değinilmesi gerekmektedir.
Gösterdiği vahamet dikkate alınarak örgüte silah sağlama şeklindeki yardım eylemleri, bağımsız bir suç olarak düzenlenmiş, 5237 sayılı TCY’nın, “Silah sağlama” başlığını taşıyan 315. maddesinde, “Yukarıdaki maddede tanımlanan örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayan kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüne yer verilmiştir.
Maddede düzenlenen suç, örgüte yardımın özel bir şekli olup, Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak üzere, bunların amaçlarını bilerek, üretmek, satın almak ve ülkeye sokmak suretiyle silah, cephane veya nitelik ve nicelik yönünden vahim olan benzeri maddelerin temin edilmesi, nakledilmesi ve depolanması bağımsız bir suç olarak düzenlenmiş ve daha ağır bir yaptırıma bağlanmıştır.
Nitekim madde gerekçesinde, “Madde metninde, silâhlı örgüt suçu kapsamına giren örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak üzere silâh, cephane veya benzerî maddelerin sağlanmasını, imal veya icat veya bunların naklini veya bu maddelerin hazırlanmasını veya bu maksatla yabancı memleketlerden Türkiye"ye söz konusu maddelerin sokulmasını veya saklanması ve taşınmasını ayrıca cezalandırmaktadır.
Suçun manevî unsuru, söz konusu fiillerin, örgütlerin amaçları bilinerek gerçekleştirilmesidir.
Söz konusu maddelerin kullanılması suretiyle ve örgütün faaliyeti çerçevesinde çeşitli suçların işlenmesi hâlinde; bu silâh ve cephaneyi temin eden kişiler, aslında bu suçların işlenişine yardım eden olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Ancak, söz konusu fiiller bu madde kapsamında müstakil bir suç olarak tanımlandığı için, sadece bu suçtan dolayı cezaya hükmetmek gerekecektir” açıklamasına yer verilmiştir.
Bu suçun oluşması için failin, örgütün faaliyetlerinde kullanılacağını bilerek “üretmek, satın almak, ülkeye sokmak suretiyle silah temin etmek” veya “nakletmek” ya da “depolamak” şeklinde sayılan, seçimlik eylemlerden birisini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Suçun manevi unsuru ise, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere söz konusu eylemlerin, örgütün amaçlarını bilerek gerçekleştirilmesi, yani kasttır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Olay tarihinde, Mardin ili, Artuklu ilçesi, Yalım Mahallesinin arka taraflarında bulunan kırsal alanda silahlı şahısların bulunduğu duyumu üzerine bu alana Özel Harekat Şube Müdürlüğü koordinesinde yapılan operasyonda hedef küçültmek amacıyla eğilen altı kişinin kolluk görevlilerini görmeleri üzerine kaçmaya başladıkları, sanıklar ... ve ...’in ellerinde bulunan silahlarla polisler tarafından yapılan dur ikazı sonucu yakalandıkları, dört kişinin ise kaçtığı, sanıkların üzerinden çıkan eşyalara el konulduğu, ertesi gün olay yerinde yapılan arama-tarama faaliyetinde sanıkların yakalandıkları alanın yakınında bulunan mağarada patlayıcı madde imalatı için gerekli olan çok sayıda madde ve eşyanın ele geçirildiği, mağaranın 150 metre yakınında bulunan bahçede ise parçalanmış düdüklü tencereye ait metal parçalar, beyaz renkli kimyasal madde, pamuk parçalarının bulunduğu olayda;
TCK’nın 315. maddesinde düzenlenen silah sağlama suçunun örgüte yardımın özel bir şekli olup, bu suçun oluşması için silahlı terör örgütü üyesi olmayan failin, örgütün faaliyetlerinde kullanılacağını bilerek “üretmek, satın almak, ülkeye sokmak suretiyle silah temin etmek” veya “nakletmek” ya da “depolamak” şeklinde sayılan, seçimlik eylemlerden birisini gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Terör örgütlerinin amaç suçun işlenmesi yolunda güven, disiplin ve sıkı irtibata önem veren iş bölümüne dayalı, hiyerarşik düzene sahip yapılar olarak istihbarat, gizlilik, güvenlik ve denetim konularında duyarlı oldukları, işleyiş ve yapılanma itibarıyla bu özellikleri gösteren yapılar olduğu dikkate alındığında; sanıklar hakkındaki ihbar ve yakalanma biçimleri hakkında kayıp ihbarı bulunan sanık ...’nin evinden ayrılmadan önce ailesine bıraktığı mektupta PKK/KCK terör örgütüne katılacağını, “…ben şehirlerde olacağım o yüzden silahla alakam yok, hiç merak etmeyin…” şeklinde beyanda bulunarak evinden ayrıldığı, sanıkların üzerinden ele geçirilen "CHEDİTTE-12" marka fişeklerin aynı zamanda mağarada yapılan aramada da bulunması sanıkların savunmalarından mağara ve içerisindeki meteryallerden haberdar olduklarının anlaşılması, sanıkların yakalandığı yer ile mağaranın herkes tarafından bilinebilecek bir konumda olmadığı, sanıkların her ikisinin de olay yerinde olmaları eylemlerinin salt yardım düzeyini aşmamış eylemlerden nitelik itibariyle farklılık arz ettiği, gözetildiğinde sanıkların eylemlerinin PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanıkların eylemlerinin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
2- Sanıkların ayrıca tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçundan cezalandırılmaları gerekip gerekmediği;
5237 sayılı TCK’nın suç tarihi itibarıyla yürürlükle bulunan “Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması veya El Değiştirilmesi” başlıklı 174. maddesi;
“(1) Yetkili makamlardan gerekli izni almaksızın, patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeyi imal, ithal veya ihraç eden, ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakleden, muhafaza eden, satan, satın alan veya işleyen kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Yetkili makamların izni olmaksızın, bu fıkra kapsamına giren maddelerin imalinde, işlenmesinde veya kullanılmasında gerekli olan malzeme ve teçhizatı ihraç eden kişi de aynı ceza ile cezalandırılır.
(2) Bu fiillerin suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Önemsiz tür ve miktarda patlayıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, kullanılış amacı gözetilerek, bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiş olup, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 15. maddesi ile birinci fıkrada yer alan "üç yıldan" ibaresi "dört yıldan" şeklinde, "maddelerin imalinde, işlenmesinde veya kullanılmasında gerekli olan malzeme ve teçhizatı ihraç eden" ibaresi "maddeleri imal etmek, işlemek veya kullanmak amacıyla, gerekli olan malzeme ve teçhizatı ithal eden, ihraç eden, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden veya bulunduran" şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan "yarı oranında" ibaresi "bir kat" , ikinci fıkrasında yer alan "yarı oranında" ibaresi "bir kat" olarak değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrası hükmüyle, yetkili makamlardan gerekli izin alınmaksızın, patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeyi ülkeye sokmak, ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakletmek, muhafaza etmek, satmak, satın almak veya üretmek, suç hâline getirilmiştir. Bu bakımdan söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suç niteliği taşımaktadır.
Bu madde, toplumu genel tehlikelere karşı korumanın yanı sıra; Uluslararası Nükleer Silâhların Yayılmasının Önlenmesi Andlaşması ve Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkındaki Sözleşme ile Türkiye’nin üstlenmiş bulunduğu yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacını taşımaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre; birinci fıkrada yer alan fiillerin suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi, cezanın artırılması sebebini oluşturmaktadır.
Üçüncü fıkrada ise, özellikle köy veya kırsal alanda yaşayan insanların çeşitli meşru ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, önemsiz tür ve miktarda patlayıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması hâlleri göz önünde bulundurularak, hükmedilecek cezada önemli ölçüde indirim yapabilmek hususunda mahkemeye takdir yetkisi tanınmıştır.
Suç niteliği itibarıyla, topluma zarar verme tehlikesi yaratan maddeler ile ilgili faaliyetlerin izinsiz olarak yürütülmesi yasaklanmıştır. Ayrıca bir zararın gerçekleşmesi şartı aranmamaktadır. Bu nedenle suç genel tehlike suçu niteliğindedir. Topluma zarar verici ve bu nedenle de toplum için tehlike oluşturan nitelikteki maddelerin kontrol altına alınabilmesi için, üretimi, satışı ve nakli izne tabi tutulmuştur. Suç ile toplumun hayat, sağlık ve malvarlığı değerleri ile Anayasanın 56. maddesinde düzenlenen sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı korunmaktadır. Suçun mağduru toplum ve bireylerdir. Suçun oluşabilmesi için maddede yazılan seçimlik hareketlerden herhangi birinin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Bu suçun, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi cezayı artıran bir nitelikli hâl olarak öngörülmüştür. Suçun oluşabilmesi için genel kast yeterli olup özel kast aranmamıştır (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 1. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 4920-4925.).
Öte Yandan;
TCK"nın 314 maddesinin 3. fıkrası "Suç işlenmek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler bu suç açısından aynen uygulanır"
TCK"nın 220/4. maddesinin 4. fıkrası " Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmedilmesi" şeklindeki yasal düzenlemeler gözetilerek silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilen sanıklar hakkında bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
(1) Numaralı uyuşmazlık konusunda ayrıntılı şekilde anlatılan olayda, sanıklar ... ve ...’in 07.06.2015 tarihinde yakalandıkları yere yakın bir alanda bulunan mağarada kolluk görevlilerince gerekli güvenlik tedbirleri alındıktan sonra uzman ekiplerin yardımı ile yapılan arama tarama faaliyetlerinde çok sayıda bomba yapım malzemelerinin ele geçirildiği, elde edilen malzemelerin bomba yapımında kullanılabilecek malzemeler oldukları, Mardin Emniyet Müdürlüğü Bomba İnceleme ve İmha Büro Amirliği raporuna göre, incelemesi yapılan bomba yapım malzemelerinin, basınç ve parça etkili patlamış el yapımı bomba, molotof ve havai fişek bataryalarının kullanım amacına göre canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı, cansızlar üzerinde yakıcı yıkıcı ve tahrip edici özelliğe sahip olduğu, olay yerinde daha önceden de düdüklü tencere ve diğer kimyasal maddeler kullanılarak bir patlamanın gerçekleştirilmiş olduğunun öğrenildiği, bu kimyasal maddelerin mevcut miktarları ile yardımcı madde olarak tencere, pamuk, koli bandı, cam bardak, metal içecek kutuları, boş bira şişeleri kullanılmak suretiyle TCK’nın 174. maddesi kapsamında tehlikeli maddelerin üretilebileceği, cam şişelerin, dış kap benzinin yanıcı ve yangın başlatıcı olarak fitil irtibatı yapılmamış olsa da bez parçası veya iplik benzeri bir yapının şişe ağızlarına irtibatlandırılması ile bu şekilde el yapımı olarak hazırlanan düzeneğin atıldıktan sonra düştüğü yerde yangın çıkarmak amacıyla hazırlanacak molotof yapılabileceği, ele geçirilen bu eşyaların el yapımı bomba yapılması için yeterli olacağının belirtildiği, yapılan üst aramasında sanık ...’e ait tüfekte toplam dört adet üzerinde "CHEDDITE -12" ibaresi bulunan fişek, sanık ...’e ait tüfekte ise toplam yedi adet üzerinde" CHEDDITE -12" ibaresi bulunan fişek bulunduğu, bulunan fişeklerin, mağarada yapılan aramada bulunan fişeklerle aynı olduğu anlaşılmaktadır.
Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi genel tehlike suçu niteliğinde olup, bu maddeleri ülkeye sokmak, ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakletmek, muhafaza etmek, satmak, satın almak veya üretmek şeklinde seçimlik hareketlerle işlenebilen suçlardandır. Aramada elde edilen maddelerin patlayıcı madde yapımında kullanılabileceği ve bu maddelerin basit bir şekilde birleştirilmeleri suretiyle bunun mümkün olabileceği, olay mahallinde düdüklü tencere ile diğer kimyasal maddeler kullanılarak patlama gerçekleştirilmiş olmasının sanıklardan elde edilen fişeklerin mağarada bulunan fişeklerle aynı olduğu ve bu suretle disiplin ve sıkı irtibata önem veren iş bölümüne dayalı örgütün üyesi olduğu anlaşılan sanıkların mağarada bulunan eşyalarla irtibatları da gözetildiğinde ayrıca tehlikeli maddelerin bulundurulması suçundan cezalandırılmaları gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanıkların eylemlerinin, Özel Daire kararından farklı olarak silahlı terör örgütüne üye olma suçunun yanında ayrıca tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçunu da oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Sanıklara yüklenen fiilin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğunun kabul edilmesinden sonra ele geçirilen ve patlayıcı madde yapımına yarayan eşyalar nedeniyle ayrıca TCK’nın 174. maddesinde düzenlenen tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçundan cezalındırılıp cezalandırılamayacakları konusu Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve sayın çoğunluk tarafından bu suçtan da cezalandırılmaları gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanaatimizce bu karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;
Dosya içeriğine göre ‘olay günü Artuklu ilçesi Yalım Mahallesinin arkasında bulunan kırsal alanda silahlı şahısların bulunduğunun ihbarı üzerine bu alana güvenlik kuvvetlerince operasyon yapıldığı, görülen altı kişinin güvenlik güçlerini farkederek eğilip hedef küçülttükleri ve gizlenmeye çalıştıkları sonra kaçmaya başladıkları, yapılan takip ve dur ikazı sonucu sanıklar Cem ve Cengiz’in silahlarıyla birlikte yakalandığı, diğer dört kişinin ise kaçtıkları ve kim olduklarının saptanamadığı, güvenlik nedeniyle olay bölgesinde ayrınıtılı arama ve tarama faaliyetinin takip eden gün yapılabildiği, yakalandıkları yerin yakınındaki mağarada patlayıcı madde yapmaya elverişli çok sayıda eşyanın ele geçirildiği, ayrıca buraya 150 metre mesafede bulunan bir meyve bahçesinde de düdüklü tencereye ait patlama sonucu oluştuğu değerlendirilen parçalar ile beyaz renkli kimyasal madde ve pamuk parçalarının bulunduğu’ sabit olup, bu konuda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçu TCK’nın 174.maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına göre yetkili makamlardan gerekli izin alınmadan, patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeyi ülkeye sokmak, ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakletmek, muhafaza etmek, satmak, satın almak veya üretmek, bu suçu oluşturmaktadır.Düzenlemede açıkça görüldüğü üzere seçimlik hareketli bir suç olup, belirtilen nitelikteki maddelerden birisinin ülkeye sokulması, nakledilmesi, muhafaza edilmesi, satın alınması gibi hareketlerden birisinin yapılması suçun oluşumu için yeterlidir.
Madde gerekçesine göre bu eylemlerin suç olarak kabul edilmesinin amacı, toplumu genel tehlikelere karşı korumak ve Uluslararası Nükleer Silâhların Yayılmasının Önlenmesi Andlaşması ve Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkındaki Sözleşme ile Türkiye’nin üstlenmiş bulunduğu yükümlülüklerin yerine getirilmesidir. Bu düzenlemeyle topluma zarar verme tehlikesi yaratan maddeler ile ilgili faaliyetlerin izinsiz olarak yürütülmesi yasaklanmıştır. Bir zararın gerçekleşmesi şartı aranmadığı için tehlike suçu niteliğindedir. Suç ile toplumun hayat, sağlık ve malvarlığı değerleri korunmakta olduğundan mağduru toplum ve bireylerdir. Suçun manevi unsuru ise genel kasttır, yani suçun kanuni tanımındaki unsurların mutlaka bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince;
Dosyadaki Mardin Emniyet Müdürlüğü Bomba İnceleme ve İmha Büro Amirliğince düzenlenen raporda ve sonradan alınan bilirkişi raporunda, ele geçirilen eşyaların TCK’nın 174. maddesi kapsamında patlayıcı madde olarak değerlendirilemeyeceği, bu malzemelerin ancak birleştirilmeleri sonucu patlayıcı maddenin yapılabileceği bildirilmiştir. Sanıkların yakalandıkları yerin yakınındaki mağarada ele geçirilen ve ancak birleştirilerek patlayıcı madde yapılması mümkün olan eşyaların incelenmesinde belirlenen on sekiz adet vücut izinin sanıklara ait olmadığı saptanmıştır. Yine buraya 150 metre mesafede bulunan düdüklü tencere parçalarının sanıkların yaptığı bomba düzeneğinin patlatılması sonucu oluştuğuna ilişkin tahmin dışında hiçbir kanıt dosyada yoktur.
Sanıkların tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçunu işlediklerinin kabul edilebilmesi için bu maddeleri ülkeye sokma, ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakletmek, muhafaza etmek, satmak, satın almak veya üretmek şeklinde seçimlik olarak gösterilen hareketlerden birisini kasten yaptıklarının usulüne uygun toplanmış kanıtlarala ispatlanması ve bunun kararda gösterilmesi gerekir. Somut olayda sözü edilen eşyalar üzerinde sanıklara ait bir iz saptanamamıştır. Malzemelerin ele geçirdiği yer sanıkların evi, arabası veya işyeri olmayıp, tamamen kontrolleri dışındaki bir mağaradır. Raporlarında ancak birleştirilmeleri suretiyle patlayıcı madde yapılabileceği belirtildiği halde sanıkların böyle bir bilgi ve deneyime sahip olduklarına ilişkin hiçbir kanıt dosyada bulunmamaktadır. Olay yerinde kaçan ve kimlikleri saptanamayan eşyaların ait alabileceği dört kişi daha bulunmaktadır. Silahlı terör örgütüne ait olduğu düşünülen bu malzemelerle sanıkları ilişkilendirecek, tahmin ve varsayımın ötesine geçen, cezalandırılmalarına yeter, her türlü kuşkudan uzak, somut, tarafsız ve kesin hiçbir kanıt yoktur. Ceza yargılama hukukunun temel prensilerinden birisi şüpheden sanığın yararlandırılmasıdır. Bu ilkeye ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre bir kişinin suçlu kabul edilebilmesi için mevcut kanıtlar karşısında atılı suçu işlemiş olma olasılığı dışında başka bir ihtimalin kalmaması, suçu işlediğinin kesin olarak ispatlanması gerekir. Somut olayda malzemelerin ele geçtiği yer, çok sayıda üye ve sempatizana sahip olduğu bilinen bir silahlı terör örgütünün faaliyet gösterdiği kırsal alandaki bir mağaradır. Sanıkların bu eşyalarla bağı kesin olarak saptanmadan cezalandırılmaları, örgüte ait her tehlikelli madde bulunduğunda nerede elde edildiğine bakılmadan sorumlu tutulmaları sonucunu doğurur ve bu da yasak olan ojektif sorumluluğun yolunu açar.
Sonuç olarak özetle; tahminden öte suçu işlediklerini kabule yeterli kanıt bulunmaması nedeniyle sanıkların ayrıca tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması veya el değiştirmesi suçundan da cezalandırılmalarının hukuka aykırı olacağı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun düşüncesine iştirak etmek mümkün olmamıştır." görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle sanıkların silahlı terör örgütüne üye olma suçunun yanında ayrıca tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması veya el değiştirmesi suçundan da cezalandırılmalarının hukuka aykırı olacağı görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.10.2016 tarihli ve 538-539 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanıklar ... ve ..."in eylemlerinin silahlı terör örgütüne üye olma ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçlarını oluşturduğu gözetilmeden silah sağlama suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Cumhuriyet savcısının temyiz talebinin lehe olması ve aleyhe yönelen temyiz bulunmaması karşısında, ceza miktarı bakımından aleyhe değiştirmeme ilkesinin GÖZETİLMESİNE,
3- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede (1) numaralı uyuşmazlık konusu bakımından oy birliğiyle, (2) numaralı uyuşmazlık konusu bakımından birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 13.02.2020 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.