22. Hukuk Dairesi 2016/21255 E. , 2016/24903 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme; 15.03.2016 tarihli karar duruşmasında verilen kararın vekalet ücreti ve yargılama giderleri dışındaki kısmının tamamının davalı vekilinin yüzüne karşı tefhim edildiği, 5521 sayılı kanunun 8. maddesine göre temyiz süresinin tefhimden itibaren 8 gün olduğunun kanun yollarının gösterildiği bölümünde açıklandığı, davalı vekilinin bundan haberdar olduğu, temyiz dilekçesinin içeriğine göre temyiz edilen hususların yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olmayıp 15.03.2016 tarihinde tefhim edilen kısa kararda açıklanan hususlara ilişkin olduğu, davalı vekili tarafından süresinde tutum dilekçesi de verilmediği de dikkate alınarak temyiz başvurusunun süresinde olmadığı sebebi ile, davalı vekilinin temyiz istemini 07.04.2016 tarihli ek kararı ile reddetmiştir. Temyiz isteminin reddine ilişkin verilen ek karar davalı tarafça süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Hüküm 15.03.2016 tarihinde tefhim edilmiş olup gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun değildir. Gerekçeli kararın 01.04.2016 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği dikkate alındığında, davalı vekilinin 07.04.2016 tarihinde yaptığı temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin verdiği 07.04.2016 tarihli ek kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile ikale sözleşmesi imzalanarak davacının çıkışının yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, ikale sözleşmesinin düzenlenmesi aşamasında davacının iradesinin fesada uğratıldığı iddiasının tanık anlatımlarınca ispatlandığı, ayrıca işten ayrılış bildirgesindeki işten çıkış sebebinin davalı tarafça diğer sebepler olarak gösterildiği gerekçeleriyle, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki iş ilişkinin bozma sözleşmesi (ikale) yoluyla sona erip ermediği hususu temel uyuşmazlığı oluşturmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan iş güvencesi hükümleri işçiyi işverenin feshine karşı koruma amacını taşımaktadır. Sözleşmenin işverenin feshi dışındaki bir sebeple sona ermesi halinde iş güvencesi hükümleri uygulanamaz. Bu bağlamda sözleşme ikale (bozma sözleşmesi) ile sona ermişse işçi iş güvencesi hükümlerine dayanarak feshin geçersizliğine karar verilmesini talep edemeyecektir.
İkale, sözleşmenin tarafların ortak iradeleriyle sona erdirilmesidir. Niteliği itibariyle bir sözleşme olması sebebiyle ikale tarafların serbest iradelerine dayanmalıdır. Ayrıca ikale icabı işverenden gelmişse kanuni tazminatlarına ilaveten işçiye ek bir menfaatın sağlanması (makul yarar) gerekir. Aksi halde iş sözleşmesinin ikale ile sona erdirildiğinden söz edilemez.
Dosya içeriğine göre, 01.06.2009 tarihinden beri işyerinde yönetici asistanı olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin ikale (bozma sözleşmesi) imzalanmak suretiyle sona erdirildiği, kıdem ve ihbar tazminatları ile uzun yıllar süren iş ilişkisi nedeniyle beş aylık ücreti tutarında ek ödemenin davacıya ödendiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, yapılan ikale ile tazminatlarına ilaveten davacıya ek menfaat sağlandığı, davacı tarafından bu yöndeki iradesinin fesada uğratıldığına ilişkin ileri sürülen iddia davacı tanıklarınca doğrulanmış ise de, dinlenen üç tanığın davalı işverenle husumetli oldukları, diğer tanığın ise görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, davacının iş sözleşmesinin ikale ile sona ermesi sebebiyle davanın reddi gerekmektedir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.800,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 29,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7--Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 07.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.