![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2017/193
Karar No: 2020/93
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/193 Esas 2020/93 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Sayısı : 172-162
İşgal ve faydalanma suçundan sanık ..."nın 5728 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun’un 93/1, 93/2, TCK’nın 62/2, 50/1-a, 52/2, 52/4 ve 6831 sayılı Kanun’un 93/3 maddesi yollamasıyla TCK’nın 54/4. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve müsadereye ilişkin Erzin (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 10.02.2010 tarihli ve 179-27 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 21.05.2012 tarih ve 9561-20516 sayı ile;
"Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen orman bilirkişi raporunda suça konu yerin takriben 10 yıl önce açılarak sanık tarafından kullanıma devam edildiğinin anlaşılmasına göre sanığın eyleminin işgal ve faydalanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfının tayininde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 17.03.2014 tarih ve 172-162 sayı ile;
"Mahkememizin bozma kararı incelendiğinde suçun zaten işgal ve faydalanma suçu olarak nitelendirildiği ve 6831 sayılı kanunun 93/1 maddesi gereğince sanığa ceza verildiği görülmüş ve bozmaya karşı direnilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır." gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.03.2016 tarihli ve 282406 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 510-1957 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 23.02.2017 tarih ve 507-1796 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı işgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle işlenip işlenmediği, bu bağlamda 6831 sayılı Kanun"un 93/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Orman muhafaza memurları tarafından düzenlenen 28.06.2009 tarihli suç tutanağına göre; Kızlarçayı köyü, Üçkoz yaylası, Sofu kayası mevkisinde yer alan Devlet ormanının 93 no’lu bölmesinde 200 metrekarelik alanda açma yapıldığının tespit edilmesi üzerine bu yerde çalışan şahsın ... olduğu, şahsa bölgenin orman olduğunu, neden açma yaptığının sorulduğu, şahsın cevaben yayla evi yapacağını söylediği, açma yapılan yerde ev yapımında kullanılan malzemelerin olduğu, çalışmalara yeni başlandığı, herhangi bir ağacın kesilmediği, şahsa açılan yere ev yaptığı takdirde ikinci suç tutanağının düzenleneceğinin söylendiği, tutanak ekinde tazminat raporu, basit kroki, amenajman haritası krokisi ve nüfus kayıt örneğinin bulunduğu, tazminat raporuna göre ise umum tazminat tutarının 113,70 TL olduğu, bu tutarın sanık tarafından 01.10.2009 tarihinde ödendiği,
Suç tutanağı doğrultusunda düzenlenen tutanağa göre; suç yerinin orman içi köyü, yanmış orman sahası, gençleştirme sahası veya muhafaza ormanı olmadığı, suç yerinden orman kadastrosunun geçtiği ancak kesinleşmediği,
28.09.2009 tarihli keşif zaptına göre; olay yerine tek katlı, üstünün bir kısmı çinko, diğer kısmı kiremit ile kaplı, briket örme, oturulabilir vaziyette yayla evi yapıldığının, 28.06.2009 tarihli suç tutanağı ile basit kroki tatbik edildiğinde olay yerinin aynı yer olduğunun anlaşıldığı, keşif sırasında bilirkişiler tarafından suça konu yere suç tutanağı, krokisi, memleket haritası ve amenajman haritasının uygulandığı ve gerekli incelemelerin yapıldığı, keşifte bulunan tutanak mümzi ...; tespit tutanağındaki yerin aynı yer olduğunu, tespit tarihinde sanığın ev yapımında kullanmak üzere malzemeleri getirdiğini, kendisine yapmaması için uyarıda bulunduklarını ve tutanağı tanzim ettiklerini beyan ettiği,
16.11.2009 tarihli orman bilirkişisinin raporunda;
1- Sanığın 2009 yılı Haziran-Temmuz aylarında toplam 200 metrekarelik orman alanında, dava konusu eskiden kalma 63 metrekare büyüklüğündeki yayla evini tadilat ve tamirat yaparak avlusu ile birlikte hâlen kullanmak suretiyle, toprağın üretim ve verim gücünden faydalanma amacı taşımaksızın işgal ve faydalanma eyleminde bulunduğunun,
2- Dava konusu yayla evinin ve avlusunun orman içerisindeki ağaçların bitişiğinde inşa edilmiş olduğunun, toprağı kazılıp düzeltmesi yapılan ve içerisinde bir adet ev yapılmış olan toplam 200 metrekarelik dava konusu bu alanın muhtemelen bu tarihten geriye doğru 9-10 yıl önce ormandan açma, işgal ve faydalanma yapılmak suretiyle elde edilmiş olduğunun, sanığın eskiden kalma 63 metrekare yayla evini tadilat ve tamirat yaparak avlusu ile birlikte bu alanı hâlen kullanmak suretiyle şimdiki eyleminin eski işgal ve faydalanma eyleminin devamı niteliğinde olduğunun, yeniden bir orman örtüsünün tahrip edilmediğinin ve yayla evinin eski yayla evi yerine inşa edildiğinin,
3- Yayla evinin bahçesinde dikili olan 3-5 yaşlarında 2 adet kiraz ve 2 adet ceviz ağacı fidanlarının tesis niteliğinde olduğu ve yayla evinin inşaat bilirkişisinin raporunda tespit edilen değerde, meyve fidanlarının ise 50 TL değerinde olduğunun,
4- Dava konusu yerde orman kadastro çalışmalarının yapılmadığı ancak orman amenajman planı, meşçere haritası ve memleket haritasına göre bu yerin orman alanı olduğunun,
5- Ağaç kesilmediği ve yayla evi inşaatında kaçak orman emvali kullanılmadığı için orman emvali tazminat hesabının yapılmadığının,
6- Eskiden kalma yayla evini tadilat ve tamirat ederek ve avlusunu kullanıp meyve fidanlarını yetiştirerek eski işgal ve faydalanma eylemini devam ettirdiğinden ve yeni bir orman örtüsü tahribatı olmadığından ağaçlandırma gideri tazminatının hesaplanmadığının,
7- Yayla evinin bulunduğu 200 metrekarelik alanın ormandan ayrılması ile orman bütünlüğünün bozulacağı, ormanda daralmanın söz konusu olacağı, doğa, toprak ve su dengesine menfi etki edeceği, %35-40 meyil nedeni ile erezyona müsait olduğu, yayla evinin ormanda olması nedeni ile binanın müsadere edilerek sahadan men edilmesinin gerektiğinin,
8- Bu yerin kuzey, doğu ve batı olmak üzere üç tarafının ormanlarla çevrili olduğu, orman ve toprak muhafaza karakterini taşıdığı, toprağında humus bulunduğu, toprağın orman toprağı olduğu ve civar ormanlık alanlarla bütünlük arz ettiğinin,
9- 200 metrekarelik bu alanın 3116 ve 4785 sayılı Kanunlara göre evvelinin orman olması, 5658 sayılı Kanun’a göre iadeye tabi yerlerden olmaması, orman amenajman planı meşçere haritası ve memleket haritasında ormanlık alan olarak gözükmesi sebebiyle 6831 sayılı Kanun’a göre orman sayılan yerlerden olduğunun,
Belirtildiği,
16.11.2009 tarihli inşaat bilirkişisi raporuna göre; dava konusu yayla evi tesviye edilmiş toprak zemin üzerine oturtulmuş, 63 metrekare alana sahip ve tek katlı yapı olduğu, yapının sabit ve kalıcı nitelikteki tesis vasfında olan ancak sadece yaz aylarında kullanılan bir yapı olduğu, yapının taş duvar temel üzerine sıvasız briket duvar olarak inşa edildiği, üzeri çinko ile kaplanmış, ahşap oturtma basit çatı yapılı, ahşap kapı ve penceresi takılı olduğu, yapıda su, elektrik tesisatı ve döşeme işleri gibi %50 oranında eksik imalatların bulunduğu, bu hâliyle yapının net değerinin 2.236, 50 TL olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Orman bilirkişisi ... Mahkemede; düzenlediği raporun içeriğinin doğru olduğunu, 200 metrekarelik alanın içerisinde sanığın 3-5 yaşlarında 4 adet meyve fidanı yetiştirdiğini tespit ettiğini, tutanak tanıklarının gösterimiyle meyve fidanlarının suç tutanağına konu mahal içerisinde kaldığını tespit ettiğini,
Tutanak tanığı ... Mahkemede; suç tutanağının doğru ve altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, olay yerinde şahsın alanı düzenlediğini, ev yapmak için hazırlıkta bulunduğunu, şahsa ev yaptığı takdirde ikinci kez tutanak tutacakları hususunda uyarıda bulunduklarını, suça konu yerde sanık tarafından dikilmiş fidanların da bulunduğunu, tutanakta belirtilmemiş ise de fidanların da tutanağa konu olduğunu,
Tutanak tanığı... Mahkemede; suç tutanağının doğru ve altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, şahsın ev yapmak için hazırlık yaptığını, ilgili yeri düzenlediğini, malzemeleri getirdiğini ve aynı yer içerisine meyve fidanlarını diktiğini, tutanak düzenlendiği tarihte meyve fidanlarının orada bulunduğunu, şahsa ev yaptığı takdirde tekrar tutanak düzenleyecekleri hususunda uyarıda bulunduklarını,
İfade etmişlerdir.
Sanık kollukta; bahse konu mevkide yayla evi yaptığını, ev yaparken ağaç kesmediğini, bütün komşuları ev yaptığı için suç olduğunu bilmediğini, mahkemede ise atılı suçu kabul ettiğini, suça konu yere baraka şeklinde ev yaptığını, söz konusu yerin orman olduğunu ve buraya ev yapmanın suç olduğunu bilmediğini, komşularının baraka yapması sebebiyle kendisinin de baraka yaptığını, orman işletme müdürlüğünün de zararını giderdiğini, tutanak tutulduğu tarihte evi tamamlamadığını, şu an itibarıyla evin oturulacak vaziyette olduğunu, orman idaresinin zararını giderdiğini, bundan yaklaşık 5 yıl önce iki ceviz ağacı ile üç adet vişne ağacı diktiğini, bu ağaçların inşa ettiği evin yakınında bulunduğunu, bu ağaçları diktiği dönemde zeminde herhangi bir orman örtüsünün bulunmadığını, dolayısıyla bir orman örtüsü temizlemediğini, yayla evinin bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 10 yıllık olmadığını, muhtemelen yaylada bulunması ve sürekli yağış alması sebebiyle o şekilde gözüktüğünü, evin yapımında kullanılan kiremitler ve çinkonun kendisine ait başka bir evden getirdiği eski malzemeler olduğunu, bu nedenle yayla evinin eski olduğuna dair rapor düzenlendiğini, orman muhafaza memurlarının uyarılarına rağmen evi tamamladığını, evi yapmadan önce bu alanda çadır kurarak konakladığını, 6831 sayılı Kanun’un 93/2. maddesinin uygulanma ihtimaline binaen alınan ek savunmasında ekleyecek bir hususun olmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir biçimde çözümlenmesi için "işgal ve faydalanma" suçunun unsurlarının incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
Anayasa’nın “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. maddesi;
“Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
6831 sayılı Orman Kanunu"nun suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17. maddesinin birinci fıkrası;
“Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.” şeklinde düzenlenmişken,
Suç tarihinden sonra 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve karar tarihinde yürürlükte olan 6292 sayılı Kanun"un 13. maddesi ile;
“Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır...” şeklinde değiştirilmiştir.
6831 sayılı Orman Kanunu"nun 17. maddesinin ikinci fıkrası ise;
“Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollariyle elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir.”,
5728 sayılı Kanun’la değişik 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 93. maddesinin uyuşmazlık konusu ile ilgili ilk üç fıkrası ise;
“1) Bu Kanunun 17’nci maddesinde yasak edilen fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91’inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
2) İşgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
3) Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanununun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise Orman Genel Müdürlüğünce aynen muhafaza edilebileceği gibi ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar infaz olunur. İdarenin bu husustaki talebi halinde genel zabıta kuvvetleri idareye yardım etmekle mükelleftir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6831 sayılı Kanun"un ikinci faslının "Ormanların Muhafazası" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 17. maddenin 1. fıkrasına göre; her çeşit bina, ağıl inşası, hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi, orman içinde yerleşilmesi yasaklanmıştır. Aynı Kanun’un 17. maddenin 2. fıkrasında ise; Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamayacağı ve buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulacağı hüküm altına alınmıştır.
Orman hukuku mevzuatı gereğince orman alanlarına her türlü müdahale yasaklanmıştır. Orman örtüsünün tahrip edilmesi veya herhangi bir orman örtüsü tahrip edilmeksizin dahi olsa orman alanlarının farklı amaçlarla kullanımı işgal ve faydalanma suçunu oluşturur.
İşgal ve faydalanma suçunun oluşması için 6831 sayılı Kanun"da yasaklanan eylemlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Bu sebeple işgal ve faydalanma suçu seçimlik hareketli bir suçtur.
Anılan Kanun’un ile yasaklanan eylemler;
1- Orman içerisinde her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, önceden mevcut olanların kullanılması,
2- Orman boşluğunun sürülüp, ekilmesi veya evvelce açılmış olan (kendisi veya başkası tarafından açılmış olan) yerlerin kullanılması, işlenilmesi,
3- Orman içine yerleşilmesi (mağaralarda, kaya altlarında, ağaç kovuklarında yerleşmek, uzun süreli çadır kurmak)
4- Orman içinde yol yapılması, kanal açılması veya su isale hattı geçirilmesi, boru döşenmesi, elektrik veya telefon hattı gibi üst hatların geçirilmesi,
5- Orman arazisinin duvar, çit, tel örgü vb. ile çevrilerek sahiplenilmesi,
6- Ormanlık alana devamlılık arz eder şekilde çöp, atık, posa, hafriyat ve benzeri kirletici şeylerin dökülmesi,
7- İzne tabi işlerin izinsiz yapılması,
Şeklinde sayılabilir.
İşgal ve faydalanma suçu temadi eden suçlardandır. Örneğin orman arazisinde herhangi bir yapı inşa edilmiş ise söz konusu yapı, kişiler tarafından kullanılmaya devam edildiği sürece işgal ve faydalanma olgusu devam edecektir. Bu sebeple işgal suçları temadi eden suçlardan olduğu için işgalin tutanakla tespit edildiği tarihte işgale son verilmiş ise suç tarihi tutanak tarihidir. İlk işgalin gerçekleştiği tarihin suç tarihinin belirlenmesi açısından bu anlamda bir önemi bulunmamakta olup önemli olan işgalin tespit edildiği son tarihtir.
İşgal ve faydalanma suçu ancak kasten işlenebilen bir suçtur. Cezalandırmak için genel kasıt yeterlidir. Özel kasıt aranmaz.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93. maddesinin ikinci fıkrasında ise işgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi hâlinde 6831 sayılı Kanun"un 93/1. maddesi uyarınca belirlenen temel ceza, aynı Kanun"un 93/2. maddesi uyarınca bir kat artırılacaktır. Cezanın artırılabilmesi için ikinci fıkrada belirtilen üç unsurdan bir veya bir kaçının varlığı yeterlidir. Birden çok sebebin birleşmesi hâlinde her sebep için ayrı artırım yapılamaz. Ceza ancak bir sefer artırılabilir ise de temel ceza belirlenirken bu husus dikkate alınabilecektir.
Maddede belirtilen yeniden tarla açma tabiri, bir başka deyişle tarlanın yeni açılması, orman ağaç ve ağaççıklarının kesilmesi veya diri orman örtüsünün tahrip edilmesi sonucu ormanın işgal edilmesi anlamına gelir. Ancak bu eylemler toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacı ile gerçekleştirilmelidir. Toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacını taşımayan başka türlü yararlanmaları amaçlayan eylemler ise Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalır.
Yeniden tarla açmak suretiyle işgal ve faydalanma suçunda aranan toprağın verim gücünden yararlanmak amacıyla ağaç kesilmesi veya örtü tahribi koşulları suçun yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi durumunda aranmamaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve suçun işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanunu’nun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Hatay ili, Erzin ilçesi, Kızlarçayı köyü, Üçkoz yaylası, Sofu kayası mevkisinde yer alan orman kadastrosu kesinleşmemiş Devlet ormanının 93 no’lu bölmesinde 200 metrekarelik alanda sanık tarafından açma yapılıp 63 metrekare alana sahip yayla evi inşa edilerek yine aynı alan içerisinde bulunan evin bahçesine 3-5 yaşlarında 2 ceviz ve 2 kiraz ağacı dikildiği anlaşılan olayda;
28.06.2009 tarihli suç tutanağı, keşif zaptı, bilirkişi raporları, tutanaklar, tutanak tanıkları olan ... ve... ile orman bilirkişisi ...’ın beyanları ve sanığın savunmaları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, sanığın 9-10 yıl önce çadır kurarak işgal ettiği ormanlık alanda daha sonra yayla evi inşa edip orman örtüsünü kaldırarak toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacıyla meyve fidanları dikmesi sebebiyle yeniden tarla açmak suretiyle işgal ve faydalanma suçunu işlediği, bu bağlamda 6831 sayılı Kanun"un 93/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Erzin (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli ve 172-162 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarihli ve 8 sayılı kararı ile 6831 sayılı Orman Kanunu"nda düzenlenen işlere ait dava dosyalarının devredilmesi nedeniyle aynı karar uyarınca Yargıtay 3. Ceza Dairesine ait anılan işlerin devredildiği Yargıtay 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.