Esas No: 2012/5574
Karar No: 2014/6205
Karar Tarihi: 09.06.2014
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/5574 Esas 2014/6205 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve davalı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü yörede yapılan ve 25/09/2009 tarihinde askı ilânı yapılan evvelce sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile evvelce sınırlandırması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 2/B madde uygulaması sonucu hatalı işlemle ... Mahallesi 55 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 876378,02 m²’lik bölümünün orman sınırları içine alındığını belirterek işlemin iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın 01/11/2010 tarihli ziraat bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfiyle işaretli bölümün kırmızıya taralı 88195,55 m²’lik bölümünde 180 nolu Komisyonca yapılan kadastro tesbitinin iptaline, bu bölümünü ... Devlet Ormanı sınırlarına dahil edilmesi işleminin iptaline karar verilmiş, hüküm davacı ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
1) Davalı Orman Yönetiminin, dava konusu taşınmazın 01/11/2010 tarihli ziraat bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfiyle işaretli bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden;İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, çekişmeli taşınmazın belirtilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin, reddedilen bölümlere ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1944 yılında 3116 sayılı Kanun gereğince yapılan orman tahdidi sırasında taşınmaz tahdit dışında bırakılmıştır. Daha sonra 2006 yılında 180 nolu Orman Kadastro Komisyonu, 08.08.2006 tarihli işe başlama tutanağında, ... İli, ... İlçesi, (...) sınırları içinde bulunan ormanlarda; 3116 sayılı Kanuna göre yapılan tahdidin aplikasyonu ile 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulama çalışmaları yapmak üzere komisyonumuz işe başlamıştır.” denilmek suretiyle yörede aplikasyon ve 2/B uygulaması yapmak üzere işe başlanmış, çalışma sırasında 4785 sayılı Kanun kapsamında kalan ormanlarla karşılaşılması üzerine bu ormanlarında kadastrosu yapılmıştır.Taşınmazın bulunduğu yörede ilk orman tahdidi 1944 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılmıştır. 3116 sayılı Kanun, sadece hangi nitelikteki taşınmazların Devlet Ormanı sayılacağını göstermiş ve Devlet Ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir. Yörede, 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış bir orman kadastrosu bulunmadığından, bu Kanuna göre orman sayılan yerlerin kadastrosunun yapılması mümkündür. Nitekim 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7.maddesi ile, evvelce sınırlandırması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunun yapılması kabul edilmiştir. Ancak, bunun için çalışmayı yapacak orman kadastro komisyonunun bu yetkisinin bulunması gerekir. Somut olayda olduğu gibi, aplikasyon ve 2/B uygulaması yapmak üzere yetkilendirilmiş komisyonun bu yetkisinin dışına çıkarak orman kadastrosu da yapması hukuken bir sonuç doğurmaz. Komisyonun yetkisi dışında yapmış olduğu orman kadastrosu işlemi esasen yok hükmündedir. Bu nedenlerle; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 09/06/2014 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı yörede 2006 yılında 180 nolu orman kadastro komisyonu tarafından yapılıp 25/09/2009 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında ...Mahallesi 55 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 876378,02 m2"lik bölümünün orman sınırları içerisine alınması işleminin yanlış olduğunu ileri sürerek, bu yere ait sınırlamanın iptalini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yörede 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidi ve 1952 yılında yapılan tapulama çalışması ile 2006 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması çalışmaları bulunmaktadır.13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.Bilindiği gibi, 3116 sayılı Orman Kanunu, sadece hangi nitelikteki taşınmazların devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. Bu nedenle; somut olayda çekişmeli taşınmaz, 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda Devlet ormanı niteliğinde bulunmadığı için tahdidin dışında bırakılmıştır. Daha doğru bir anlatımla, o tarihte sadece devlet ormanlarının tahdidi yapıldığından, 3116 sayılı Kanuna göre devlet ormanı sayılmayan çekişmeli taşınmaz yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Bu halde, 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış bir ormanKadastrosu bulunmadığından, meselenin çözümü, Orman Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerde orman kadastro komisyonlarının çalışma şekli, görev ve yetkilerini düzenleyen hükümlerin değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. 6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin birinci fıkrasında; “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamalar ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fenni hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır" denilmek suretiyle orman kadastro komisyonlarının yetkileri belirlenmiş, aynı maddenin son fıkrasında ise; " Komisyonların çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.Çalışmanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin, Orman Kadastro Komisyonunun Görevleri başlıklı 10. maddesinde, “Orman kadastro komisyonları; a) Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarını tayin ve tespit etmek" şeklinde düzenlenmiş, aynı Yönetmeliğin, Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler başlıklı 26. maddesinin (c) bendi ile de; "4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş veya Devletleştirilmeye tâbi ormanların sınırlandırmasının yapılacağı" açıkça belirtilmiş olup, Sınırlama ve 2/B madde Uygulaması başlıklı 47. maddesinde de; “Orman kadastro komisyonları, ilk defa orman kadastrosu yapılacak yerlerde öncelikle orman kadastrosunu yapar, sonra 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi hükümlerini uygular.
Daha önce tahdidi veya orman kadastrosu yapılan yerlerde ise, önce orman tahdit ve kadastrosunun kısmen veya tamamen aplikasyonu, tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi ve herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu yapılarak orman sınırı belirlenir, bilahare 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uygulaması yapılır.” denilmek suretiyle aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunun da yapılacağı kabul edilmiştir.Yönetmeliğinin Orman Kadastro Komisyonlarına orman sınırlarını belirleme görevini yaparken “Belge ve bilgilerin toplanması” başlığı altında düzenlenen 20/b mad. de; “4785 sayılı Kananla Devletleştirilen ormanlara ait bilgi ve belgeleri” ve aynı maddenin “l. bendinde ise; “5658 sayılı Kanun kapsamında iade edilen ormanlara ait harita ve tutanakları” toplama görev ve sorumluluğu verilmiştir.Yani orman kadastro komisyonlarının tahdit yapma veya aplikasyonla sınırlı yetki kullanırken dahi bu belgeleri getirtmek ve çalışmalarında dikkate alma zorunluluğu bulunmaktadır.
Yine yönetmeliğin 26. maddesinde; “Devlet ormanı olarak sınırlandırılacak yerler başlığı altında orman kadastro komisyonlarınca nerelerin devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı belirtilirken “c” bendinde; "4785 sayılı Kanunla devletleştirilmiş veya devletleştirilmeye tabi ormanlar” belirtmesi yapılmıştır. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri ışığında somut olay incelendiğinde yörede 4785 sayılı Kanuna göre devletleştirilen veya devletleştirilmiş sayılan bir orman kadastrosu bulunmadığından, çekişmeli yerlerin kadastrosu yapılması mümkün olduğu gibi bu kapsamda kalan yerlerin yörede sadece orman sınırlarının tesbiti ve aplikasyon yetkisi ile çalışma yapan orman kadastro komisyonlarınca tebit edilecek haritasına işlenmesi de mümkündür. Ancak, orman kadastro komisyonlarınca yapılacak bu işlem yeni bir tahdit işlemi olmayıp, 4785 sayılı Kanun tarafından hiçbir işleme tabi olmaksızın Devletleştirilmiş veya Devletleştirilmesi gereken yerlerin tesbiti ve haritasına işlenerek orman sınırlarının belirlenmesinden ibaret olduğu için yapılan bu işlemi yeni bir tahdit gibi değerlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle; yapılan çalışmayı "her nasılsa dışarda kalmış ormanların tahtidi" şeklinde değerlendirmek mümkün olmadığı gibi, orman kadastro komisyonu tarafından tahdit yetkisinin kullanıldığı şeklinde algılamak da mümkün değildir. Onun için bu gibi durumlarda, belirlemeyi yapan komisyonun, dışarda kalmış ormanları tahdit içine alma yetkisi ile yetkilendirilmiş olup olmaması önem arzetmemektedir. Başka bir anlatımda yörede 4785 sayılı Kanunun yürürlüğü tarihinden sonra yapılmış ve kesinleşmiş bir tahdit işlemi varken 2896, 3302 veya 4999 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde görevlendirilen orman kadastro komisyonlarının sadece aplikasyon görevi ile görevlendirilmiş olması halinde; komisyonun sadece aplikasyon yapabileceği, dışarda kalan ormanların tahdit yetkisinin, görevlendirme yazısında açıkca belirtilmesi halinde kullanılabileceği, 1744 ve 3373 sayılı Kanun değişikliklerinde orman kadastro komisyonlarının dışarda kalmış ormanları tahdit yetkisi bulunmamakla birlikte, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra yörede ilk orman tahditi çalışması yapılıyor ise, 4785 sayılı Kanun tarafından devletleştirilen ormanların tesbitinin yapılarak haritasına işlenmesinin mümkün olduğu, bu işlemin de bir aplikasyon yetkisi içinde değerlendirilmesi gerekeceği, bu nedenle bu gibi durumlarda komisyonun tahdit yapma yetkisinin bulunmasının zorunlu olmadığı kuşku götürmez bir gerçektir. Çünkü, 4785 sayılı Kanun kapsamında Devletleştirilen veya Devletleştirilmiş sayılan yerlerin tesbiti ile orman tahdit haritasına işlenmesi yeni bir tahdit işlemi olmayıp yukarıda belirtilen Yönetmeliğin 10.maddesi hükmü gereğince, orman sınırının tesbit ve belirlenmenden ibarettir. Orman kadastro komisyonları bu tesbit ve haritasına işleme işlemini yapma yetkisini 6831 sayılı Kanunun 7/2. fıkrası gereğince çıkarılan ve 180 nolu Orman Kadastro Komisyonunun yörede yaptığı çalışma sırasında yürürlükte bulunan “6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosunun uygulanması hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 13 ve 14. fıkrasındaki “4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş ormanlar ile yukarıda (b), (d), (e), (f), (g), (i) ve (j) bentlerine göre orman rejimine girmiş olan sahaların herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olması bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmaz.Bu gibi yerlerin orman sınırları dışında kaldığı tesbit edildiğinde orman sınırları içine alınarak haritasına işlenir. Arazide orman sınırları buna göre düzeltilir. Tutanak defterinin sırası gelmiş sayfasında da durum etraflıca izah edilir” hükümlerinden almaktadır.Ancak, orman kadastro komisyonlarının bu işlemleri; bir tesbit - haritasına işleme ve Devletleştirme ile değişen yeni orman sınırlarının güncellenmesi niteliğinde sayıldığından, bu işleme karşı hak sahibi gerçek ve tüzel kişilerin herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı kalmaksızın dava yolu ile iptalini isteme hakkı vardır. Bu nedenle; davada sorunun çözümü çekişmeli taşınmazın 4785 sayılı Kanunun yürürlülük tarihi itibariyle memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarındaki konumunun bilimsel yollardan usulünce araştırılması ile mümkündür. Somut olayda yerel mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde uzman bilirkiler marifetiyle usulüne uygun yaptıralan inceleme sonucu çekişmeli taşınmazın dosyada mevcut 1959 tarihli memleket haritasına göre tamamının yeşil renkli ormanlık alanda kaldığı, bu nedenle öncesi itibari ile orman olduğu belirlendiğine göre, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü yolunda kurulan hükmün reddedilen kısım yönünden onanması, kabul edilen kısım yönünden bozulması yönündeki Dairemiz çoğunluğunun düşüncelerine katılamıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.