Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
İİK.nun 170/1.maddesine göre "borçlu 168.maddenin (4) numaralı bendine göre kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı yolundaki itirazını bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir". Aynı kanunun 170/a maddesinde de "Borçlu, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre, takip hakkı olmadığını 168.maddenin 3.bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir. İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde  takibin müstenid olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir" hükmünü haiz olup aynı maddenin son fıkrasında da "her ne surette olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda borçlu tarafından 14.01.2009 tarihinde mahkeme nezdinde yapılan başvuruda takibe konu çekteki imzaya karşı çıkılmışsa da, yargılama sürerken yapılan 23.03.2009 tarihli  haciz  sırasında, borçlu tarafından "borcu kabul ederim. Toplam borcu ...belirtilen tarih ve miktarlarda ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur.
O halde mahkemece borçlunun imza itirazını geri aldığı düşünülmeksizin itirazın reddi yerine bu konuda inceleme yapılarak itirazın kabulü yönende hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.