Ceza Genel Kurulu 2017/310 E. , 2020/90 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 178-441
Kasten yaralama suçundan sanık ..."ın beraatine ilişkin Pasinler (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.12.2013 tarihli ve 90-336 sayılı hükmün katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 02.04.2015 tarih ve 33140-11792 sayı ile;
“...Katılanın aşamalardaki istikrarlı beyanları ve bu beyanı doğrular nitelikteki doktor raporu karşısında, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun"un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Pasinler Asliye Ceza Mahkemesi ise 13.10.2015 tarih ve 178-441 sayı ile;
"...Katılan ve sanığın beyanları dışında olayı gören herhangi bir tanığın olmadığı, yanlarında 2012 doğumlu sadece kızlarının olduğu, katılanın talimatla alınan beyanı incelendiğinde olay günü eşi ile tartıştığını, tartışma neticesinde eşinin kendisine yumrukla vurduğunu ve kendisini boğmaya çalıştığını beyan ettiği ancak katılana ait adli muayene raporu incelendiğinde boğaz kısmında ve yüzünde herhangi bir lezyon ya da laserasyonların olmadığı, her iki kolunda ve göğüs duvarının ön yüzünde, sırtta ve omuz bölgesinde laserasyonların olduğu, katılanın beyanı ile adli muayene raporunun örtüşmediği, sanığın üzerine atılı eşi Saadet ..."ı kasten yaralama suçundan cezalandırılması istemi ile hakkında kamu davası açılmış ise de mahkûmiyete yeterli her türlü şüpheden uzak, inandırıcı ve kesin delil olmadığı," gerekçesiyle bozma kararına direnerek, önceki hükümdeki gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2016 tarihli ve 32113 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 220-1934 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 09.03.2017 tarih ve 501-2466 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
23.04.2013 tarihli tutanakta; katılanın saat 14.00 sıralarında 155 Polis İhbar Hattını aradığı, eşi olan sanık ...’ın kendisini darbettiğini bildirdiği, bunun üzerine olay yerine gidildiği, katılanın ikametinin dışında kolluk görevlilerini beklerken görüldüğü, 2012 doğumlu bebeği Cemre Bera ile ekip arabasına bindirilerek polis merkezine getirildiği bilgisine yer verildiği,
Pasinler İbrahim Hakkı Devlet Hastanesi Baştabipliğince düzenlenen 23.04.2013 tarihli raporda; katılanın her iki kol ön yüzünde şişlik, kızarıklık ve yüzeysel laserasyonlar mevcut olduğu, göğüs duvarı ön yüzde 15 cm uzunluğunda 2 adet, sırt sol ve omuz bölgesinde 15 cm uzunluğunda 1 adet laserasyonlar bulunduğunun tespit edildiği, raporda bulunan vücut diyagramında; başta her iki yanakta, her iki kol içinde, göğüs ve sırt bölgelerinde darp cebir izi bulunduğuna ilişkin işaretleme yapıldığı, katılanın yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği,
Katılan hakkında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenen 24.04.2013 tarihli raporda; sol omuzda oblik 3 cm’lik hiperemik bölge, sol ön kolda 2 cm’lik, sağ ön kolda 1 cm ve 2 cm’lik ekimozlar, sol dirsekte 3 cm’lik laserasyon, göğüste 2 cm’lik oblik 10 cm abrazyon, sağ dirsekte birer cm’lik 2 adet, çenede sağ bölgede 1 cm’lik ekimoz, sol preaurikuler bölgede birer cm’lik 2 adet ve 2 cm’lik 1 adet olmak üzere 3 ayrı ekimoz bölgesinin mevcut olduğu, sol skapuler bölgede 3 cm’lik ekimoz bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemi vasıtasıyla temin edilen nüfus kayıt tablosundan; 1985 Kütahya doğumlu katılan ... (...) ile 1980 Horasan doğumlu sanık ...’ın 15.06.2010 tarihinde evlendikleri, 2012 yılında Cemre Bera adını verdikleri kızlarının doğduğu, olaydan sonra katılanın açtığı boşanma davasının görüldüğü Kütahya Aile Mahkemesinin 13.05.2015 tarihli ve 867-526 sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği, bu hükmün 17.06.2015 tarihinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesince düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiği,
Kütahya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 06.11.2012 tarih ve 1049-890 sayılı kararından; sanık ... hakkında olaydan yaklaşık iki yıl önce, 02.09.2011 tarihinde katılanı tehdit ettiği iddiasıyla kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucu sanığın katılana sarf ettiği “Erzurum’a gelirsen seni yaşatmam, trafik kazası, yangın süsü verir seni öldürürüm” sözleri ile tehdit ettiğinden bahisle mahkûm edildiği 6 ay hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın itiraz edilmeksizin 19.12.2012 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... (...) Kollukta; öğretmen olduğunu, sanıkla yaklaşık 2,5 yıldır evli olduklarını, bu evlilikten on beş aylık bir kızlarının bulunduğunu, eşi olan sanığın Ziraat Bankasında memur olarak çalıştığını, evlendikleri günden beri sanığın kendisini “Seni öldürürüm, kolunu, bacağını kırarım” şeklinde sözlerle tehdit ettiğini, 2011 yılında sanığı bu nedenle şikâyet ettiğini, sanığın bu suçtan mahkûm olduğunu, olay günü sanığın kendisini ve bebeğini Erzurum’a gezmeye götürmek istediğini, sanıkla gitmek istemediği için aralarında tartışma çıktığını, sanığın kendisini yumrukla darbetmeye başladığını, başına, kollarına ve yüzüne yumrukla vurduğunu, bağırarak sanıktan evden çıkmasını istediğini, sanığın çıkmasından sonra polisi aradığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini,
İstinabe olunan Mahkemede; tartışma sırasında sanığın kendisini yumruklayarak boğmaya çalıştığını,
Tanık Süleyman Demirci Kollukta; Ziraat Bankası Pasinler Şubesinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını ve Bankaya ait lojmanda ikamet ettiğini, katılan ve sanığın da aynı binada ikamet ettiklerini, olay günü lojman bahçesinde bulunduğu için komşusu olan sanık ve katılan arasında yaşandığı iddia olunan kavgadan haberdar olmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; katılanla 2,5 yıldır evli olduklarını, Ziraat Bankasında çalıştığını, eşi olan katılanın kendisinden batı illerine tayin talebinde bulunmasını istediğini, bu nedenle aralarında tartışma yaşandığını, katılanın psikolojik sorunları olduğunu, olay günü katılanı Erzurum’a gezmeye götürmek istediğini, katılanın kabul etmediğini ve evin penceresini açarak bağırıp çağırmaya başladığını, katılanı tutarak pencerenin önünden salonun ortasına getirdiğini, katılanın elbiselerini yırtıp bağırmaya devam ettiğini, katılanın “Çık, git.” demesi üzerine evden ayrıldığını, katılana yumrukla vurmadığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Savunmuştur.
Kasten yaralama suçu 5237 sayılı TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonuçları doğurmaya elverişli her türlü hareketle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile katılan ... (...)’ın 2010 yılında evlendikleri, müşterek bir kızlarının bulunduğu, Erzurum ili, Pasinler ilçesinde sanığın çalıştığı Bankaya ait lojmanda ikamet ettikleri, sanık ile katılan arasında evliliklerinin başından beri çeşitli nedenlerden kaynaklanan sorunlar bulunduğu, olay tarihinden yaklaşık iki yıl önce, sanığın katılanı tehdit ettiği gerekçesiyle yargılandığı ve mahkûm olduğu 6 ay hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, öğretmen olan katılanın 23.04.2013 tarihinde okulların tatil olması nedeniyle evde bulunduğu sırada, sanığın katılanı Erzurum il merkezine gezmeye götürmek istediği, katılanın bu teklifi kabul etmemesi üzerine sanıkla katılan arasında tartışma çıktığı, tartışma sırasında sanık ...’ın katılanı eliyle darbettiği, katılanın bağırması üzerine sanığın evi terk ettiği, polis ihbar hattını arayıp yardım isteyen katılan hakkında Pasinler İbrahim Hakkı Devlet Hastanesi Baştabipliğince düzenlenen 23.04.2013 tarihli raporda, katılanın her iki kol ön yüzünde şişlik, kızarıklık ve yüzeysel laserasyonlar mevcut olduğu, göğüs duvarı ön yüzde 15 cm uzunluğunda 2 adet, sırt sol ve omuz bölgesinde 15 cm uzunluğunda 1 adet laserasyonlar bulunduğunun ifade edildiği, rapordaki vücut diyagramında, başta her iki yanakta, her iki kol içinde, göğüs ve sırt bölgelerinde darp cebir izi bulunduğuna ilişkin işaretleme yapıldığı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenen 24.04.2013 tarihli raporda ise sol omuzda oblik 3 cm’lik hiperemik bölge, sol ön kolda 2 cm’lik, sağ ön kolda 1 cm ve 2 cm’lik ekimozlar, sol dirsekte 3 cm’lik laserasyon, göğüste 2 cm’lik oblik 10 cm abrazyon, sağ dirsekte birer cm’lik 2 adet, çenede sağ bölgede 1 cm’lik ekimoz, sol preaurikuler bölgede 1’er cm’lik 2 adet ve 2 cm’lik 1 adet 3 ayrı ekimoz bölgesi mevcut olduğu, sol skapuler bölgede 3 cm’lik ekimoz bulunduğu tespitlerine yer verildiği anlaşılan olayda; katılanının, yaşanan tartışma sırasında sanığın kendisini eliyle vurarak darbettiğine ilişkin aşamalardaki istikrarlı beyanları, bu beyanlarla örtüşen ve katılanın baş, kol, göğüs ve omuz bölgelerinde ekimoz ve laserasyonlar bulunduğuna ilişkin adli rapor içerikleri ile yaşanan tartışma sırasında katılanı kollarından tutarak salonun ortasına çektiğine ilişkin sanığın savunması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunun sübuta erdiği; sanığın katılanı yaralamadığına ilişkin soyut savunmasına itibar edilemeyeceği gibi Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenen 24.04.2013 tarihli raporda katılanın çene ve kulak çevresinde ekimozlar bulunduğunun bildirilmesine karşın “katılanın...yüzünde herhangi bir lezyon ya da laserasyonların olmadığı...katılanın beyanı ile adli muayene raporunun örtüşmediği,” şeklindeki dosya içerisindeki adli raporla da örtüşmeyen gerekçe ile Yerel Mahkemece sanığın beraatine karar verilmesinde isabet bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın kasten yaralama suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Pasinler Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2015 tarihli ve 178-441 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olduğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.