Esas No: 2018/4421
Karar No: 2018/13470
Karar Tarihi: 05.07.2018
a ilişkin olarak; - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/4421 Esas 2018/13470 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 125/1 ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 106/2-a, 125/1 ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun"un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/383 esas, 2014/29 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 30/05/2018 gün ve 94660652-105-34-6954-2018-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/06/2018 gün ve 2018/48854 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Aynı Mahkemenin 19/03/2015 tarihli aynen infaza ilişkin ek kararının, 16/01/2014 tarihli kararın kanun yararına bozulması halinde hukuken geçersiz olacağı düşünülerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesinde yer alan, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararının, sanığın annesi olan aynı zamanda dosyada mağdur sıfatı bulunan ..."a 16/02/2010 tarihinde tebliğ edildiği ve kesinleştirme işlemlerinin bu tebligata göre yapıldığı, ancak söz konusu tebligatın geçerli olmadığı, sanığa usulüne uygun tebligat yapılması ve kesinleştirme işlemlerinin bundan sonra yapılması gerektiği gözetilmeden, deneme süresinde suç işlediğinden bahisle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I- Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 125/1 ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 106/2-a, 125/1 ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun"un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/383 esas, 2014/29 sayılı kararının, aynı Mahkemenin 19/03/2015 tarihli aynen infaza ilişkin ek kararının, 16/01/2014 tarihli kararın kanun yararına bozulması halinde hukuken geçersiz olacağı düşünülerek yapılan incelemede, dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesinde yer alan, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararının, sanığın annesi olan aynı zamanda dosyada mağdur sıfatı bulunan ..."a 16/02/2010 tarihinde tebliğ edildiği ve kesinleştirme işlemlerinin bu tebligata göre yapıldığı, ancak söz konusu tebligatın geçerli olmadığı, sanığa usulüne uygun tebligat yapılması ve kesinleştirme işlemlerinin bundan sonra yapılması gerektiği gözetilmeden, deneme süresinde suç işlediğinden bahisle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 125/1 ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararının yöntemince kesinleşip kesinleşmediğinin ve buna bağlı olarak sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle hükümlerin açıklanmasına dair İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/383 esas, 2014/29 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e- Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Somut olayda suç tarihi nazara alındığında; sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması ve sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması koşulları aranmayacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda re"sen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
CMK"nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kenar başlıklı 231. maddesinin onuncu, on birinci ve on ikinci fıkraları; "(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. (11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. (12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir." biçimindedir.
Bu düzenleme dikkate alındığında, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, hakkındaki mahkûmiyet hükmü açıklanacak, yükümlülüklerin yerine getirilememesi durumunda da, kısmen infaza karar verilebileceği gibi koşulları bulunmakta ise, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi suretiyle yeni bir mahkûmiyet hükmü de tesis edilebilecektir. Hüküm açıklanırken Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/3-752 esas, 2014/200 sayılı kararında da açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nun 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu gibi hususlar dikkate alınabilecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07.03.2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17.01.2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01.03.2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır. Anayasanın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan "masumiyet karinesi" gereğince suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar herkesin masum sayılacağı cihetle, hükmün açıklanabilmesi için denetim süresi içinde işlendiği ihbar olunan kasıtlı suçla ilgili mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması gözetilmelidir.
İncelenen dosyada; sanık ... hakkında 02/01/2007 tarihinde annesi ... ve kardeşi Selma Çelik"e yönelik hakaret ve tehdit eylemleri nedeniyle yargılanıp cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, yargılama neticesinde Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararıyla sanığın TCK"nın 106/2-a, 106/1-1. cümle ve 125/1. maddeleri uyarınca sırasıyla 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, yargılama sırasında şikayetçiler ... ve Selma Çelik"in davaya katılmak istemedikleri, sanığın mahkemede adres olarak "İhsaniye yolu üzeri Işıklar Köyü Kilsan A.Ş. Lojmaları No: 6 Kemerburgaz Eyüp İstanbul" adresini belirttiği, Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararının ise sanık yönünden "Cengiz Topel Caddesi Mithatpaşa Mahallesi No: 8 İç kapı No: 1 Eyüp İstanbul" adresine tebliğe çıkarılıp burada sanığın annesi olan ve aynı zamanda incelemeye konu dosyada şikayetçi konumunda bulunan ... imzasına 16/02/2010 tarihinde tebliğ edildiği, anılan kararın 24/02/2010 tarihinde kesinleştirildiği, sanığın denetim süresi içerisinde kardeşe karşı kasten yaralama suçunu işlediğinin ihbar edilmesi üzerine yapılan yargılamada sanığın duruşmaya katılmadığı, yargılama neticesinde bu kez İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/383 esas, 2014/29 sayılı kararıyla, sanığın TCK"nın 106/2-a, 106/1-1. cümle ve 125/1. maddeleri uyarınca sırasıyla 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezaların anılan Kanun"un 51. maddesi gereğince ertelenmesine hükmolunduğu, bu kararın da doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı ve Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edilip kesinleştirildiği, sanığın erteleme nedeniyle belirlenen denetim süresi içerisinde 28/03/2014 tarihinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle erteli cezaların aynen infazına karar verildiği, 24/07/2018 tarihinde hükümlerin infazlarının durdurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
CMK"nın 231. maddesinin on birinci fıkrasında, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde, mahkemenin hükmü açıklayacağı belirtilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07.03.2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17.01.2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01.03.2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayacaktır. Kararın kesinleşmesi; yoklukta verilenlerin yöntemince tebliğinden, huzurda verilenlerin de usulünce tefhiminden itibaren yasada öngörülen sürede kanun yoluna başvurulmaması ya da başvurulup reddedilmesi durumunda mümkün olacaktır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesinde tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu açıklamalar ışığında, geri bırakılan hükmün açıklanması için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yöntemince kesinleşmesi gerekmektedir. Eğer hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı yöntemince kesinleşmemiş ise, denetim süresi başlamayacak ve sanığın denetim süresi içerisinde suç işlediğinden bahsedilemeyecektir.
Somut olaya gelince; sanık hakkında kurulan hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararı, sanığın mahkemede adres olarak bildirdiği "İhsaniye yolu üzeri Işıklar .... Lojmaları No: 6 Kemerburgaz Eyüp İstanbul" yerine "Cengiz Topel Caddesi Mithatpaşa Mahallesi No: 8 İç kapı No: 1 Eyüp İstanbul" adresine tebliğe çıkarılıp burada incelemeye konu dosyada şikayetçi konumunda olması nedeniyle aralarında menfaat çatışması bulunan annesi ... imzasına 16/02/2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. Sanık adına çıkarılan tebligatın, sanığın bildirdiği son adresten farklı bir adreste incelemeye konu dosyada şikayetçi konumunda olması nedeniyle aralarında menfaat çatışması bulunan annesi ... imzasına tebliğ edilmesi nedeniyle usulsüz olması karşısında, denetim süresinin başlamadığı ve bu nedenle sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinden bahsedilemeyeceği gözetilmeden, geri bırakılan hükümlerin açıklanmasına ve sanığın TCK"nın 106/2-a, 106/1-1. cümle ve 125/1. maddeleri uyarınca sırasıyla 2 yıl hapis, 6 ay hapis ve iki kez 3 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezaların anılan Kanun"un 51. maddesi gereğince ertelenmesine dair İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/383 esas, 2014/29 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1- Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/383 esas, 2014/29 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasındaki bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedileceğine dair düzenleme ile bozma nedeninin sanığın cezalarının kaldırılması sonucunu doğurması nedeniyle,
Tehdit ve hakaret suçları nedeniyle sanığın cezalandırılmasına ilişkin hüküm fıkralarının;
"1- Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararının, sanığın bildirdiği son adresten farklı bir adreste, dosyada şikayetçi konumunda olması sebebiyle aralarında menfaat çatışması bulunan annesi ... imzasına tebliğ edilmesi nedeniyle tebligatın usulsüz olması karşısında, denetim süresinin başlamadığı ve bu nedenle sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinden bahsedilemeyeceği anlaşıldığından, HÜKÜMLERİN AÇIKLANMASINA YER OLMADIĞINA,
2- "Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına" biçiminde düzeltilmesine,
Sanık ..."ın, tehdit, hakaret ve kasten yaralama suçlarından cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Eyüp kapatılan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2009 tarihli ve 2008/278 esas, 2009/2135 sayılı kararına ilişkin kesinleştirme işlemlerinin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.