10. Hukuk Dairesi 2016/15250 E. , 2016/13617 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili, davacının davalılara ait iş yerinde, 01.10.1985-01.06.1991 tarihleri arasında aralıksız çalıştığının ve 01.10.1985 tarihinin sigortalılık süresinin başlangıcı olarak sayılmasının tespitini talep etmiştir. Mahkemece dava kabul edilerek, davacının 01.10.1985-31.12.1985 tarihleri arası ... - ..."a ait işyerinde, 01.01.1986-31.08.1987 tarihleri arası ..."a ait işyerinde, 01.09.1987-01.06.1991 tarihleri arası ... Tic. A.Ş."de çalıştığının tespitine, sigortalılık başlangıcının 01.10.1985 tarihi olduğuna karar verilmiş ise de, verilen karar eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. 506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Diğer taraftan, anılan Kanunun 60"ıncı maddesinin (G) fıkrasında, bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceği belirtildikten sonra Geçici 54"üncü maddede, 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında söz konusu (G) fıkrasının uygulanmayacağı açıklanmış olup, fıkradaki “malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar” ibarelerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığı benimsenmelidir.
Somut olayda, davalı işverenlere ait işyerlerinin Kanun kapsamında olduğu dönemler tümüyle ve net olarak belirlenmemiş, davacının askerlik durumu araştırılmamış, bordro tanıkları dinlenmemiş, 506 sayılı Kanunun 60/G ve Geçici 54"üncü madde düzenlemeleri hükümde dikkate alınmamış, yani açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş, davalı işverenlere ait işyerlerinin 506 Sayılı Kanun kapsamında olduğu dönemler araştırılarak, çalışmaların hangi dönemde hangi işyerinde geçtiği net olarak belirlenmeli, dava dönemine ilişkin dönem bordrolarının tümü getirtilerek, dönem bordrolarından dava döneminde çalışması olan bordro tanıkları resen seçilip bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanık anlatımları arasında çelişkiler oluşursa giderilmeli, davacının askerlik durumu (sevk ve terhis tarihlerine içerecek şekilde) bağlı olduğu Askerlik Şubesi Başkanlığından sorulmalı, kabule göre de 506 sayılı Kanunun 60/G ve Geçici 54"üncü madde düzenlemeleri hüküm kurulurken dikkate alınmalı, böylece uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.