14. Hukuk Dairesi 2014/643 E. , 2014/6761 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskipazar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2012
NUMARASI : 2011/65-2012/74
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.08.2011 gününde verilen dilekçe ile suya vaki elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.09.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin kadimden beri içme, kullanma ve zirai sulama suyu olarak kullandıkları Söğütlü mevkiinden çıkan genel su niteliğindeki kaynak suyuna davalıların kanal kazmak, su toplama borusu döşemek, kaptaj yapmak ve izale hattı döşemek suretiyle el attıklarını ileri sürerek elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davalılar su kaynağının bulunduğu arazinin kendi tapulu taşınmazları olduğunu, köyün genelinin kullandığı suda bir eksilme olmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla mülkiyet ihlali yapmaksızın aldıkları su dışında kalan miktarın köy halkının ihtiyaçlarını karşılar nitelikte olduğu, haksız elatmanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.
Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.
Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.
Uygulamada kaynak; “yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yer altı suyu olarak kabul edilir.
Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK. md.756/2).
Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde).
Somut olayda, mahkemece 28.09.2011 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan jeoloji bilirkişisinin 18.10.2011 ve 16.01.2012 tarihli raporlarında davacıların içme, sulama ve kullanma amaçlı olarak yararlandıkları köy çeşmesinin deposuna gelen su kaynağı ile davalılar tarafından sulama amaçlı yapılan kazı sonucu su boruları ile kendi kaptajlarında biriktirilen suyun aynı havzadan beslendiği, genel su olduğu ve davalıların su kaynağına müdahaleleri sonucu mevcut kaynaktan köye inen suyun yüzde 30-40 civarında azaldığı, ancak sürekli ikamet edenler ve hayvan sayıları düşünüldüğünde dava konusu suyun boşa kullanılmadığı takdirde davalılara ve davacılara yeter miktarda olduğu tespit edilmiştir. Davalıların kaynaktan aldıkları su nedeniyle davacıların köyüne giden içme ve kullanma amaçlı suyun kaynağı aynı olup köyün yararlandığı suyun %30 oranında azaldığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğine göre davalıların su kaynağına müdahale ettikleri belirlenmiştir.
Bu durumda mahkemece, dava konusu edilen kaynak suyunun davalıların müdahalesi sonucu azaldığından tarafların içme, kullanma ve sulama miktarları belirlenerek, ortaklaşa yapılacak tek bir kaptajda suların toplanıp toplanamayacağı, kaptajda toplanan sudan tarafların ihtiyaçlarına yetecek suyu almalarını sağlayacak düzenek kurulup kurulamayacağı (şu çap ve ebatta boru veya vana sistemi vb.) ilişkin bilirkişi raporu alınarak içme suyunun önceliği gözetilmek suretiyle taraf ihtiyaçları ve öncelikli kullanım hakkına göre uygulanabilir su rejimi kurulmalıdır.
Değinilen yönler gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.