Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu kayıtlarında hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kayıt maliki O..."ın resmi soyadının bulunmaması nedeniyle soyadının tapuda işlenmesine karar verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan delillerden, dava konusu 539 ada 26 parsel sayılı taşınmazın A... oğlu O... adına kayıtlı olduğu, kaydın dayanağını oluşturan kadastro tutanağında "O... kanuni medeniden evvel ölmüş" şerhinin bulunduğu, davacının 539 ada 26 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanı A... oğlu O... E..."ye ait olduğundan bahisle eldeki davayı açtığı, nufusta da davacının mirasbırakanının O... E... olarak kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, her hangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, böyle bir durumda davacının tapu kayıtlarında intikal yaptırabilmesi için, “çoğun içinde az da vardır” kuralından hareketle, başka bir deyişle davacının talebinin, tapu maliki ile mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespitini de içerdiği gözetilerek bu yönden inceleme yapılarak tespit kararı verilebileceği açıktır.
6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girdiği 01.01.2011 tarihinden sonra tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla husumet yöneltmek gereken bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile tespiti istenen kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmeli, Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davacının talebinin tespit isteğini de içerdiği gözetilerek, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazın tapulama tutanağı, dayanağı belgelerin ve tüm tedavüllerinin getirtilerek kayıtta malik gözüken kişinin davacının mirasbırakanıyla ilgisinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, davacının iddiasının ispatlanması halinde tapu kaydındaki malik ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespitine aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.