15. Ceza Dairesi 2013/26869 E. , 2016/3414 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/2 sevki ile 158/1, 62/1, 52/2, 53/1-2-3 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdaii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın Cafe dükkanı açtığı, ancak bu işyeri için Belediyeden ruhsat almadığı,Belediye Başkanlığında görevli Zabıta Müdürü tanık ..." un yanına giderek ruhsat almak istediğini söylediği, Zabıta Müdürünün " gerekli işlemlerinizi yapın, ruhsatınızı halledin,öyle gelin" dediği, bu sırada önceden katılanı tanıyan sanığın şikayetçi ile irtibata geçerek " Beni ... aradı, 300 TL para istedi, ruhsatı halledecek " dediği, katılanın sanığa bu parayı verdiği, sanığın daha sonraki günlerde de aynı gerekçelerle katılandan 150 TL ve 50 TL daha para istediği ve aldığı, daha sonra işyerinin Belediye görevlilerince mühürlenmesi üzerine, katılanın tanık Müdür ..." un yanına gittiği ve para almadığının anlaşılarak sanığı yakalatıkları,sanığın bu suretle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda,
Sanığın katılandan farklı zamanlarda menfaat temin etmiş olmasına rağmen hakkında TCK 43/1 maddesinin uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
TCK"nın 158. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bu düzenlemeyle, failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere, para veya başkaca menfaat almak, kabul etmektir. Kamu görevlisi, TCK"nın 6. maddesinde tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için, suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün, yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti, suçu nitelikli hâle getirmiştir. Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı, yada o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkarı ….Başsavcısına, …kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının, Kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK"nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza, failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi, basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda; katılan ..."in Zabıta müdürü katılan ..."ın yanına daha önceden sanık ile birlikte giderek, katılan ..."ın doğrulanan beyanı ile ruhsat işlemlerini sorması ve Zabıta müdürünün yol göstermesi sonrasında, sanığın katılan ... ile görüşerek ”... beni aradı,300 TL istiyor, senin ruhsat işini halledecek “şeklinde beyanı üzerine, katılanın sanığa para vermesi eyleminde, sanığın kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatma unsurunun bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına, 13.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.