10. Hukuk Dairesi 2020/8922 E. , 2021/8685 K.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, müteveffa davacı ile dahili davalı ... arasında hizmet akdine dayalı işçi işveren ilişkisi bulunmaması sebebi ile ..."un sigortalılığının iptali, 03.11.2015 tarihli iş yeri tescil bilgileri konulu yazısına istinaden müteveffa davacının işveren ve evinin iş yeri olarak tescili kararının iptali, Ek APHB ne ilişkin tahakkuk ettirilen primlerin iptali ile davalı Kurum denetmenlerince düzenlenen 10.08.2015 tarihli raporun iptali istemlerine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı Kurum ve dahili davalı vekilleri davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “davanın reddine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “istinaf başvurusunun esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacılar vekili sunmuş olduğu temyiz dilekçesi ile mütevveffa davacı ile dahili davalı arasında işçi-işveren ilişkisinin hiç bir zaman kurulmadığını, 01/07/2012 tarihli kira sözleşmesi ile bilirkişi raporunda yer alan kısmi süreli çalışmaya ilişkin tespitlerin dikkate alınmadığını, kiralanan yerin müştemilat değil konut olduğunu, dahili davalı tanıkları ile kamu tanıklarının net ve güvenilir beyanlarının da bulunmadığını özet olarak belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanakları 5510 sayılı Yasanın 59, 86, maddeleridir.
1- 5510 sayılı Kanunun, Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi başlığını taşıyan 59. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür.... Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Ne var ki, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan "tutanaklar" ile ifade edilen; Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkarına konu olmayan tutanaklardır.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Yasanın 86’inci maddesinde, kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü öngörülmüştür.
2-Öte yandan, 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Eldeki dava dosyasında, dahili davalının şikayeti üzerine Kurum tarafından gerçekleştirilen 07.08.2015 tarihli fiili denetim esnasında dahili davalının çiftlik evinde görülen müştemilatta ikamet ettiğinin görülmesi, dahili davalı tarafından “bahçıvanlık işleri, temizlik işleri, bekçilik işi yapıp aylık 750 TL ücret aldığının” beyan edilmesi, yine dahili davalı tarafından 750,00-TL nin hesabına intikal ettirildiğine dair ve göndericisinin belli olmadığı 20.03.2015 ve 22.04.2015 tarihli banka dekontlarının Kurumun denetim personeline sunulması, dahili davalının Mernis kayıtlarında 01.09.2008 tarihinden itibaren davacı çiftlik işyeri ile aynı adreste olduğunun tespit edilmesi üzerine Kurum tarafından düzenlenen 10/08/2015 tarih ve YD/173 sayılı denetim raporunda sonuç olarak dahili davalının 07.08.2014 tarihi itibariyle işe girişinin sağlanmasının, 07.08.2014 tarihi itibariyle 8110 iş kodunda “...” ünvanlı iş yeri dosyasının tescil edilmesinin yerinde olacağının belirtildiği, 16.03.2016 tarihli kurum yazısı ile dahili davalının 07.08.2014 - 07.08.2015 tarihleri arası çalışmalarının Kurum kayıtlarına işlendiği belirtilmek suretiyle müteveffa davacıdan tahakkuk eden prim ve prime ilişkin alacakların gecikme zammı ve gecikme cezası ile birlikte ödenmesinin istendiği, müteveffa davacının Kuruma 20.11.2015 tarihinde itirazda bulunduğu, 01.12.2015 Komisyon kararı ile itirazının reddolunduğu, eldeki davanın ise 09.03.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, öncelikle Kurum işlemlerinin iptaline yönelik eldeki davada davanın süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesine yönelik olarak Kurum işleminin/işlemlerinin müteveffa davacıya tebliğine dair kayıt ve belgelerin getirtilmemesi hatalı bulunmuştur. Bununla birlikte, mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği de ortadadır. Gerçekten çalışmanın geçtiği iddia edilen davacı çiftlik işyerinin kapsam ve kapasitesi, işyerinde yapılan hizmetlerin niteliğinin kısmı zamanlı çalışmayı gerektirip gerektirmediği, kaç kişi ile çalışılmasını gerektirdiği hususları belirlenmeden, hizmetlerinin dahili davalı tarafından mı yoksa eşi tarafından mı yapıldığı hususu açıklığa kavuşturulmadan, dahili davalının müteveffa davacıya ait araziler üzerinde tarımsal faaliyetinin olup olmadığı net olarak belirlenmeden yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, müteveffa davacının Kurum işlemlerinin iptali istemine yönelik ilgili Kurum işlemlerine yönelik davacının itirazları, Kurumun işlemleri ve ilgili işlemlerin davacıya tebliğine dair kayıt ve belgeler getirtilmeli, müteveffa davacının dahili davalının sigortalılığının iptali istemine yönelik olarak dahili davalının müteveffa davacıya karşı açmış olduğu işçilik alacağı dosyası getirtilemeli, dahili davalının eşine ait hizmet cetveli dosya arasına alınmalı, dahili davalının eşinin nerede ve ne şekilde, ne zamandan itibaren çalıştığı üzerinde durulmalı, ihtilaf konusu dönemde davacı çiftlik işyerinin bir kısmının icara bırakıldığı kişi veya kişiler ile çiftlik işyerinin bulunduğu yer Muhtar ve azaları, komşu konut sahipleri ve işyerleri çalışanları Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye ve muhtarlık marifetiyle tespit edilerek duruşmalarda tanık olarak dinlenmeli, dahili davalının eşinin çiftlik hizmetini yapıp yapmadığı, yapıyor ise, dahili davalının yaptığı hizmetlerin eşine yardım niteliğinde olup olmadığı, dahili davalının müteveffa davacının taşınmazları üzerinde icar ve ortaklık suretiyle ilaveten de hayvan beslemek suretiyle kendi nam ve hesabına bağımsız olarak tarımsal faaliyetinin olup olmadığı belirlenmelidir. Dahili davalının davacı nezdinde gerçek ve eylemli çalıştığının belirlenmesi halinde ise, davacı çiftlik işyerinin büyüklüğü, bahçesi, büyükbaş ve küçükbaş hayvaların olup olmadığı, yapılan işlerin niteliği gözönünde bulundurularak dahili davalının çiftlik hizmetlerini mevsimlik çalışma ile kısmi süreli olarak gerçekleştirip gerçekleştirmediği saptanmalı, kısmi süreli çalışma olduğunun anlaşılması halinde; gerektiğinde uzman bilirkişi görüşü de alınmak suretiyle, hükme konu dönem içinde bir günde kaç saat çalışmış olabileceği, haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenmeli ve yedi buçuk saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gününe karşılık olduğu hususu saptanarak, sigortalılık süresinin tespitine karar verilmeli, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.04.2011 gün, 21-130-256 sayılı kararı) ve tüm deliller toplandıktan elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 34. Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak yukarıda açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi hükmünün BOZULMASINA, yatırılan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.